- 425 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
Martinez
Etrafıma pek dikkat etmem.
Geldiğim yeri, gittiğim yeri karıştırmışlığım çok oldu.
Hele ki omuz omuzu sökmeyen bu kalabalıkta.
Cüzdanımı yürütseler haberim olmaz.
“Suat abi gittin mi?” diye sordu bir ses. Aynı anda sol koluma giren kızı hemen tanıdım.
İş için sık sık geldiğim bu şehirde, kaldığım mütevazi pansiyonun bir ara resepsiyonistiydi. Birkaç defa yalnızlığıma eşlik etmişliği vardı. İyiydi Alev.
‘Abi de nereden çıktı, biraz tuhaf olmuyor mu?’ diye düşünmeden edemedim.
“Nereye gittim mi?” diye sordum.
“Hani tatile gidecektin ya!”
“Haa evet, gittim gittim.. Didim’e!”
Tatile gidecek halim mi var.
Didim’i salladım resmen.
En son 10 yıl kadar önce bir sendikanın lüks tesisini yapmak için 5 ay kalmışlığım var. Şu anda epey değişmiştir. Sorsa bilemem.
Sormadı.
Diğer yanında peydahlanan, bana başıyla selam veren, sivri burunlu, uzun boylu tüy sıkleti sordum kaş göz işaretiyle.
“Martinez sevgilim, dedi, yeni sevgilim. Yakında evlenip onun ülkesine gideceğiz!”
Bu kadar.
Zar zor ilerlediğimiz kalabalığın arasında birden yok oldular.
Alev de, Martinez de birden buhar olup uçtu.
Kenara çekilip ayak parmaklarımın üstünde yükselerek kalabalığı uzun süre taradım.
Yer yarıldı içine girdi ikisi de.
Az ilerideki kafeye oturdum bir şeyler içme bahanesiyle. Şeytan dürttü bir kez. ‘Martinez’i eker, birazdan damlar’ diye düşünüyorum. ’Ben onu göremesem de o beni görür!’
Kalabalıklar azaldı, cadde tenhalaştı, çıt yok.
Kaldığım pansiyona gittim çaresiz.
‘Oraya gelir, diyorum, duramaz, kesin oraya gelir..’
Kapı çalındı “işte geldi” dedim. Umutla açtım kapıyı. İki polis, “Bizimle karakola geleceksin” dediler. Ne oluyor demeye kalmadan karakolda aldım soluğu.
Masasında oturan komiser “Martinez’i neden öldürdün?” diye gürledi.
Şaşırdım, “Ne Martinez’i, ne öldürmesi” dedim hayretle.
Çeşitli sorular sordu. Şimdiye kadar nerede olduğumu, ne yaptığımı sordu. “İşin içinde kıskançlık mı var?” dedi sık sık.
Neyi kıskanacağım anlamadım.
Bir memur çağırdı “Atın nezarete, sabah nöbetçi mahkemeye çıkacak!”
Sabaha kadar uyuyamadım.
Sabah erkenden beni komserin odasına tekrar götürdüler.
“Hakkında cinayetle ilgili ihbar vardı. Allah’tan sanık yakalanmış! Hadi geçmiş olsun” deyip bıraktı beni.
Zehir olan geceme mi yanayım, çektiğim uykusuzluğa mı?
Kapıdan çıktım, karşı kaldırımda Alev sırıtıyor.
Bir şey dememe fırsat vermeden “Ben ihbar etmiştim. Meğerse sokak serserileri cüzdanı için öldürmüşler. İçindeki parayı paylaşamayınca birbirlerini şikâyet ettiler de suçlu yakalandı!”
Koluma girdi.
Sersemliğimden faydalanarak kaldığım odaya sürükledi resmen.
Kudurmuş gibiydi! Martinez’i falan çoktan unutmuştu..
SZ
.