- 214 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hiçbir Yaşam Çift Kişilik Değildir
(Mazgalın ÖTEKİ Yüzü- Denemeler.)
Yabancısı olduğu bir ezelden gelip yine yabancısı olduğu bir ebede doğru giderken insan, kaydı beyaz kâğıtların kirli yüzüne dökülmemiş koca bir hayatı yalnız başına yaşar. Avuçlarında umut taşıyan çocuklar geçer yırtık kunduralarıyla kenar mahallelerden. Sırtlandıkları gam yüküyle, dünün yorgunluğunu dünde bırakıp, her gün yenilenen sabahtan gün geçtikçe eskiyen geceye doğru koşturup durur sabır taşı gibi kadınlar. Akşam alacasında evlerine doğru yorgun argın dönerken gözlerinde yarının kaygısını taşıyan babalar hikâyenin satır başıdır.
Yaprak dökümü ayı vurur kıyıya. Güz yaprakları hüznün üstüne yığılmak için sessizce ayrılırken dalından, rüzgâr avazı çıktığı kadar bağırmaya başlar. Yavaş yavaş zirvelerine ak düşmeye başlarken karşı dağların, evladın babasız, kadının kocasız kaldığı, ocağın manasız tüttüğü zamanlar olur. Çocukta, kadın da ve uzak bir yerlerde adam da aynı yalnızlığı ayrı ayrı yaşar.
Cemiyet hayatını hiç görmediği halde resmiyet kokan, ancak sabah güneşi gibi içinizi ısıtan adamlar geçer ömrünüzden. Sırtınızı dayadığınızda ardında dağ gibi duran adamlar. Yine de bir anne terliği ardından “Vayy babaa yiyesicee!” diye bir beddua duyulur sokakların o dar patikalarından.
Kendini yıllarca kendi kabuğuna hapsetmiş insanlar olur. Bir sarmaşık fütursuzluğunca uzayıp gitmek yerine acelece geçen zamanın karşısına bir çınar ağacı gibi dikilip nice fırtınalara göğüs gererek, nice zemheriler yaşayarak geçiren. Her gün bir gün daha çalarken ömürlerinden, saf tebessümlerinin ardında mesafelerini tüketmiş kahkahalardan, matemler peydahlar hayat. Şafak gecenin yüzünü tırmalarken yalnızlığın kor gibi sardığı bu insanlar, gecenin üçüncü yarısında demlenir ancak.
Hazan sarısından sesler duyarsınız ağlamaklı. Geri dönüşü olmayan terk edişler düşer yürekleri burkan bakışlardan. Sürgün tadında ürpertici, vuslat tadında çekici bir kavganın sonunda alnınıza çizilen derin çizgilerde ne yazılmışsa nasibinize o düşer.
Gittikçe kalabalıklaşan dünyada sürekli yalnızlaşan ve her yalnızlığına yeni yetme bir gün ismi takan insan, hep yarım kalan koşturmaların sahibidir. Bir gün kendi yükünü yüzüstü bıraktığında ise artık kimse omuzlayamaz. Çünkü parmak izi gibidir yaşam. Hiçbiri çift kişilik değildir...
( Babalar gününe atfen)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.