Hiç unutulmayacak yüz anne yüzüdür.-- hz. muhammed
İlhan Kemal
İlhan Kemal
@ilhankemal

Uçurum

9 Mart 2024 Cumartesi
Yorum

Uçurum

7

Yorum

6

Beğeni

0,0

Puan

437

Okunma

Okuduğunuz yazı 9.3.2024 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Uçurum

Uçurum




Uzun süre uçuruma bakarsan uçurum da sana bakar.

İlhan’ın uçurumu dokuz milimetrelik bir namluydu. Işık derine gitmiyor, namlunun içi de dışı gibi kara renkli kalıyordu. Daha neşeli günlerinde olsa kelime oyunları yapar, meşhur sözü “Uzun süre yara bakarsan yar da sana bakar” şeklinde çift anlamıyla söylerdi. Ama şimdi sözün orijinalini bile hatırlamıyordu. Gözleri uçuruma takılı kalmıştı.

Bir bahar sabahı, herkes okula ya da işe gittikten sonra kahvaltı masasında, yüzü pencereye dönük oturmuştu. Ağaçlar yeşillenmeye, çalılar çiçeklenmeye başlamıştı. Mutfak ve bitişikteki oturma odası boyunca uzanan terasa astıkları yemliğe kuşlar geliyordu. İsmini bilmediği uzun gagalıdan nefret ederdi. Yemliğe gelir, tüm yemleri etrafa saçar, sonra da saçtıklarını yemeden giderdi. Eğer önceki gece yağmur yağmışsa yere düşenler heba olurdu. Neyseki yağışların seyreldiği günlerdeydiler. Diğer kısa gagalı kuşlar terasa konup, düşenleri topluyorlardı. Güzel bir sahneydi, eğer İlhan buna baksaydı. Ama İlhan’ın gözleri hala uçurumdaydı.

Glock 19, bilenlerin malumu, popüler bir silahtır. Nato standartı 9x19 parabellum mermi atar. Aklına gelip atmasın diye darbeye ve düşmeye karşı dayanıklıdır. On beş tane mermisi vardır ama işini doğru yapan için bir tanesi yeter. Ağızdan içeri namluyu enseye değil de damağa doğru tutarsa o dokuz milimetre işini görür, hatta yoluna devam edip yeni boyanmış tavanda kendine yuva yapar.

Bazıları mizansen yaratır son olarak yığılıp kalacakları yerde, kimi zaman yatakta, bazen koltukta. En sevdikleri içkiden, şarapsa bir kadeh, viskiyse bir bardak, tamamen bitirilmeden yandaki sehpada yer alır. Kimisi mektup yazar geride bıraktıklarına ya da onlardan sadece birine. Hatta mühürleyen bile olur mektubunu. İlhan’ın da böyle bir mührü ve mühürleme için kullandığı balmumu vardı. Eğer bir mektup yazmış olsa onun üzerine I ve K harflerinden oluşan mührünü basabilirdi. Tabii bütün bunları sonrasını düşünebilenler için detaylardır. İlhan’ın gözleri gibi aklı da sadece uçurumdaydı.

Kuşların yemliğinin az ilerisinde, bahçenin içindeki kuş evinin üzerine bir kardinal kuşu kondu. Kuş evi, insanların evine çok yakın olduğu için hiç bir kuş kendini güvende hissetmemiş, oraya yuvalamamıştı. Şimdi ise onun tepesine konan kardinal yuvanın beyazlığına, çimlerin ve fondaki ormanın yeşilliğine başkaldırıcasına kırmızıydı. Yine başka bir zaman olsa İlhan’ın aklına Dük Notaras’ın “Kontantinopolis’te kardinal mitresi göreceğime Türk sarığı görürüm” gelirdi. Ama o başka bir zamandı. Şimdiki zamanda kardinal kuşu günah çıkarmak üzere gelen rahibi andırıyordu. Belki de öyleydi. Uzun süre yuvanın üzerinde tünedi. Diğer kuşlar yemliğe gelip gittiler. Ama o kardinal, kısa hareketlerle çevirdiği başını pencere yönünden ayırmadı. Ne zaman ki bir kıvılcım gördü, bir patlama duydu, o da diğerleri gibi panikle havalandı.

Patlamanın gerisi gelmedi. Çok geçmeden kuşlar yemliğin üzerine ve civarına tekrar çöktüler. Yuvanın ise üzeri boş kaldı. O kardinal ya uzaklara gitti, ya da diğer kuşların arasına karıştı. Ara ara uzun gagalı kuş geldi. Tekrar tekrar tüm yemleri saçtı. Bu devinim epey uzun süre devam etti. Hatta bir araba evin garajının önünde park ettiğinde de kesilmedi. Araçtan yedi sekiz yaşlarında bir kız çocuğu çıktı. Ağır adımlarla, sırtındaki okul çantasını elindeki yemek ve bilgisayar çantalarıyla dengeleyerek evin kapına geldi. Dirseği ile bir kaç kere zile bastı. Onun sonuç alamadığını gören genç kız arabasından çıkıp kendisi de kapıyı çaldı. Kapı hiç açılmadı. Aralarında bir şeyler konuşup birlikte arabaya döndüler. Arabada genç dadılık yaptığı çocuğun annesine mesaj attı ve sonra geri vitese takıp garaj yolundan çıktılar ve genç kızın paralel sokaktaki evine gittiler. Annenin işten dönüşü orada bekleyeceklerdi.

İlhan’ın telefonu da mesajlar, aramalar almaya devam etti. Saat dördü on geçe kahve makinesi günün son kahvesini hazırlamaya başladı. Şöminenin bacasından içeri girip oturma odasına sızan bir karafatma ahşap zeminde hızla ilerledi. Ne zamanki önü kızıl siyah bir sıvıyla kesildi, o zaman ilerleyişini durdu. Sıvıya yaklaştı ve tadına baktı. Damağına gelen hoşuna gitmiş olmalıydı ki aradan iki saat kadar geçip sokak kapısı açıldığında fatma da hala birikintinin içindeydi.

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Uçurum Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Uçurum yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Uçurum yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Oğuzhan KÜLTE
Oğuzhan KÜLTE, @oguzhankulte
11.3.2024 10:50:46
Sonu hem yoruma açık ve hüzünle de bitse, seçeneklerin var olduğunu bilerek şu hayatı nefeslenmek gereğine inanıyorum. Sürükleyici, tasvirleri son derece cezbedici bir öyküydü. Değerli kalemi tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
10.3.2024 21:13:39
Günün çalışmasını kutluyorum
Elif_V_Mim
Elif_V_Mim, @elif-v-mim
10.3.2024 16:38:53
O karafatma iki saat içinde devasa olmuştur. Pireler de çok küçüktür. Kan içtikçe büyürler. Kocaman olurlar. Keneler de aynı.

Cinayet sonrası temizlik zordur. En iyisi böcek kullanmak. Delil kalmaz.

Agatha Christie romanı okumak akla zarar. Siz de yazabilirsiniz bence.
Konuyu sevmedim ama yazım tarzı güzel.

Hiçkimse hayatı mücadele etmeden bırakmamalıdır. Özellikle küçük bir kızı varsa...

Elif_V_Mim tarafından 10.3.2024 16:40:08 zamanında düzenlenmiştir.
sine  ezhar
sine ezhar, @sineezhar
10.3.2024 16:18:58

Kısacası hayata yön vermek hem elimizde hem değil. İlhan 'a kadar ve kendince noktalamak hayatı kahramanımızın inisiyatifinde.

Böceğin orada kalması ve sonrası arabadan inen kız için...neyse, konumuz bu değil.

Evet, güzel bir öykü ve güne de gelmiş, iyi de olmuş. Sizi okumak sevindirdi beni. Ama zaten yetkin bir kalemsiniz.

Ne diyelim siz iyi vakitlerde yazın, biz okuyalım.









sine ezhar tarafından 10.3.2024 16:19:51 zamanında düzenlenmiştir.
Nevmizan
Nevmizan, @nevmizan
10.3.2024 09:46:33
Israrla eserde çatışma isteyen büyüklere karşı mesafeliyim. Olmalı mı? Oluyorsa olsun.

Çatışma olmayınca da dudak bükmesinler.

Ama burada olanı beğendim. Güzel sahne tasviri. Pencerenin dışında hayat akarken ve bu akış kuşlarla resmedilmişken, inanç unsuru kardinal kuşu ile dillendirilmişken, odanın içinde bir yaşamın son buluşu...

Yazar ne yazar, okur ne okur muğlak olsa da...
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
10.3.2024 00:56:39
Birçok bilinen yazarlara taş çıkaracak kalitede, belki kitap çalışmanız vardır bilmiyorum, epey yazınız varmış, fırsat buldukça okuyacağım.
Başarılarınız daim olsun
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
10.3.2024 00:19:17
Emek verilmiş, en ince detaylar ustalıkla anlatılmış bir yazı.
Yazarlık böyle bir şey işte...
Tebrikler.
Yazının üstüne gül bıraktım.
Selam ve Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.