- 358 Okunma
- 4 Yorum
- 9 Beğeni
Lulu'ya Böyle Söyledim (Elma Ağacı)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ağzım elma kokuyor, içim elma mevsimi. Geceden elma topladım geceden beri. Tarih dünden bugüne devrilirken, elmalar toplanmış, suları sıkılmış, damıtılmaya yatırılmış. Gecenin benzi soluk, bir kar havası. Civan bir öfke yığını mestur ve dingin, mesai saatleri tecavüze uğramış, İş güç döngü.
Her can sıkıntımı secde ile gidermeyi hayal etmiştim çocukken. Büyüdüm, hayallerim kırıldı, hayallerim kırılırken alın çatıma kırılışın remzi dokundu.
Tarih tarihe devrildi, secde kıyam ile birleşti. Ruhum fezaya kıyam edecek iken bulanık sularda boğuldu.
Şimdi tüm benliğim ile Vav kalakaldım. Elif dümdüz oldu, orta yerinden çatladı, öfkem Kaf misali, kalbim bir Kef inceliğinde, ha çatladı, ha çatlayacak.
Bilincim alışkanlıklarımdan mağfiret bekliyor. Dökülüyorum Lulu dökülüyorum. Yeşil tonum bizlere ömür, sarının kırk tonundayım. Sarının kırk tonunu ezberledim. Önceleyin iyiye yordum, tefsire soyundum, beter mukayesesine giriştim, bildiğin müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırdım.
Defterlerde başka başka benler buldum, oturdum geçmiş halimle muhabbete koyuldum. Uçurtmalar ve güvercinler şehrinde soluklandım, eyvan’larda uzandım, abbara’lardan geçtim, (mülkiyet ile komünizm burada elele) kilise’nin avlusunda Zeytin çiçeği kokladım, Camii avlusunda gülleri seyrettim, kahve kokulu bir dükkanın Allah’a açılan küçücük penceresinden çocukluğumun başını okşadım, kendime boyandım, oralardan pastel renkler edindim de kendime geldiğimde tüm renkleri yitirdim.
Sarının tonları kaldı geriye, (Kırk tondan birini ölüm almış da kalanı hep hayatın), sarardım, sarı oldum, sarıya bandım. Artık sarımsı bir hüzün sarmaşığıyım. Ağaç kurudu, elmaların suyu çekildi, üstündeki diş izleri çürüdü.
Azazil’in ödü kopardı elma dişlenmemiş olsaydı! Elma dişlendi, bilinç gelişti, insan isyan ederek bilendi ve insan nisyan ile öğrendi.
Böylelikle unutmak insanın öğretmeni oldu.
Unutmadım Lulu. Unuttum Lulu. Her unuttuğum şey iz bıraktı, her unutmadığım şey kör bir karanlıkta.
Elma ağacıyım ben. Kurumuş bir elma ağacı. Çatlaklarda suretim, toprağı yaran köklerim, damarlarımda yaratılışın hikaye olmayan halkaları ya da hiçlikten hiçliğe gidişin görünen alametleri.
İnsan benim yanımda dünkü çocuktur. İnsanın balık olduğu günleri bilirim.
Önce söz yoktu Lulu. Söz sonradan doğdu. Önce fizik vardı, kimya vardı, o aralarda geometri gelişti, biyolojiye kadar dünya kadar yol vardı. Kanunlardan gebe kalan varlık sözü doğurdu. Söz doğmadan önce hırıltı dolu bir süreç geçirdi. Söze gelene kadar bakışlar bilincin vesikası oldu. Öldü öldü dirildi sözler. Atalar ve torunlar arasındaki savaş sözü yüceltti. Açlık korkusu ölümler doğurdu, vahşet ve kaos mızrak uçlarının gelişim sürecini hızlandırdı.
Tanrılar ilk gebelikte bilincin tetiklenmesi ile doğdular. Ölü gebelikler de oldu ve bu tekrarlanan bir kısırdöngü halini aldı. Dionysos günümüzde ölü ama bâkiyesi duruyor, asma ağaçlarının gölgesinde yaşlı bir bunağın gölgesi şarapla yıkanıyor. Barış şarkıları mırıldanıyor Eirene, zeytin yaprakları arasında guruldayan güvercinleri besleyerek.
Tanrılar ve tanrıçalar mezbelesi bu yeryüzü Lulu. Tanrılardan Tanrı doğdu ama Tanrı tanrılara acımadı. Tanrılar meclisini ateşe veren Tanrı üç kıtada hüküm sürmeye başladı. Oğullar ve kızlar doğurdu, cinayetlerin vebali bulaştı inananlara, Oğullar ve Kızlar kurban edildi.
Bir elma ile başlayan bir hikaye bizimkisi. Gökten düşen üç elma hikayenin umut paragrafı.
Bir elma kadar hürmetimiz var bu âlemde.
Lulu, kendince kal kimseciklere benzeme.
Lulu’ya Böyle Söyledim.
YORUMLAR
Ucu bucağı olmayan insanlık ve kültür tarihinin kaotik evrelerinden geçtim.
Hem zalimdim, hem de zulme ugradım...
Tanrıyı aradı gözlerim, güvenilir bir tanrı... ama bulamadım. Ah hepsi, hepsi bir elma yüzünden...
Yine derindi yazı, yine felsefeydi başından sonuna kadar.
Gecikmeli de olsa okumuş oldum, iyi ki...
Teşeşkkürüm bıraktık Lulu ile sohbete,
Selam ve saygılarımla, değerli hocam.
Orhan KANZA
Saygılar sevgili Tüya.
Kaleminizi okumak çıktığım müthiş bir yolculuk adeta.
Bu bağlamda tüm içtenliğimle tebrik ediyorum dost yazarımı.
Sonsuz selam saygılarımla, efendim...
Orhan KANZA
Saygılar, selamlar.