FİLİSTİNLİ KAN AĞLARKEN BİZLER
Kurt ile kuzu bir akarsu yatağından su içiyorlarmış. Kurt kuzuya haşin haşin bakarak, suyumu niçin bulandırıyorsun diye çıkışmış. Kuzu masum masum benim senin suyunu bulandırmış olmama imkân yok demiş ve eklemiş çünkü demiş ben senden daha aşağı taraftan su içiyorum. Kurt bu canavar ya hani canavarlığını yapacak. Demiş ki senin anan geçen yıl bulandırmıştı. Onun için cezasını sen ödeyeceksin demiş.
Şimdi dünyada gözü doymayan iki ayaklı canavarların türediği ve insanlara kan kusturduğu bir zamandan geçiyoruz. Kurt ile kuzu hikâyesi bu canavarların, eli kanlı vampirlerin, kuduz it gibi etrafa saldırıp yakıp yıktıklarını gördükçe masum kalıyor hem de çok masum. Hikâyede anlatılan konu bir şekilde belki açıklanabilir, malum rızık dünyası birilerinin ayakta kalmaları için bazen zayıf halkalar çözülür. Birde bazı hikâyeler vardır. Zalimin karşısında durup gücünün yettiği nispetinde de olsa zulmü dünyaya gücünün yettiğince haykırmak. İngilizler bugünkü Filistin topraklarını işgal ettiği zaman Filistinlilerin topraklarından, zor kullanarak, kanun dışı yollarla satın aldıkları toprak parçası %1 oranında idi. Kaldı ki satın alınan bu toprak parçasını hiçbir Filistinli satmamıştır. Çünkü o topraklarda Süryaniler, az sayı dada olsa Mecusiler(yani ateşe tapanlar), Ermeniler, Hristiyanlar, Yahudiler, Araplar ve Türkler yaşıyordu. Dikkat edilirse sadece yaptığınızı çekin diye hep bir ağızdan Filistinlileri suçluyoruz. Hırsızın hiç mi? Suçu yok. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış” misali, koro halinde zalimin değirmenine su taşıyoruz.
Malum ramazan ayı geldi çattı. Biz şimdi Müslümanlığımızı tam manası ile yaşarız Allah’ın izni ile soframızın başköşesinde coca kolalar, mutfağımızda deterjanlar, banyomuzda hacışakir sabunlar, çamaşır makinasında ariel türsellerle kirlenen ellerimizi ve çamaşırlarımızı yıkarız oh ne güzel mis gibi. Camiye sadece ramazanlarda teraviye gidip üç beş kuruşta fakir fukaraya milletin gözüne soka soka hayır kolisi dağıttık mı? Gelsin cennetin başköşesi. Dünyanın her tarafında mazlumlar zulüm altında olduğu sürece Müslümanların bu kafada gittiği süre zarfında bırak cenneti kokusunu bile alması imkânsız görünüyor. Vallahi ey insanlar davul bizim elimizde tokmağı zalimlere teslim etmişiz maalesef, tokmak bu yerinde durur mu bir kere davula iki kere kafamıza iniyor. Aklımızı başımıza almalı insan gibi yaşamalı mazlumları ve mahzunları korumalıyız. Şimdi ayağa kalkma zulme karşı durma zamanı yani İbrahim’in ateşine su taşımak için karınca olma zamanı… Her şey gönlünüzce olsun hoşcakalın.
Muammer KARS 02.03.2024
YORUMLAR
İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca gibi olmuş yüreğiniz kuzuları çakalların elinden kurtarma zamanı gelmiştir lakin fiziki şartlar hala Uygun değil bin düşünüp bir kere karar veriyoruz bir türlü kurtarmaya adım atamıyoruz boykota devam diyerek destekliyorum yazınızı
Kaleminiz hiç susmasın
Saygılarımla