- 497 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
"BU DA GEÇER YA HU"
Hayatımız inişli çıkışlıdır. Bazen zorluklar insanı bunaltırken bir anda her şey yoluna giriverir. Hasret çeken insan, gün gelir sevdikleriyle kucaklaşır.
Hastalık nedeniyle acılar yaşarken yeniden eski sağlığına kavuşuverir. Fakirlik kıskacında boğuşurken bir an hayatına sihirli bir el değmiş gibi ferahlar. Ya da bunların tam tersi… Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Kısacası hayatta hiçbir şey aynı çizgide devam etmez.
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır ve ona yardım etmeleri için ricada bulunur. Köylüler, bunun için maddi güçlerinin olmadığını söyleyerek onu köyün zenginlerinden olan Şakir’in çiftliğine yönlendirirler. Derviş çiftlikte çok güzel ağırlanır ve ihtiyaçları karşılanır. Gitme vakti geldiğinde vedalaşırken Şakir’e, "Bu kadar zengin olduğun için şükret" der. Şakir de ona, "Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir, bu da geçer" diye karşılık verir. Derviş çiftlikten ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür.
Yıllar sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer ve Şakir’e uğramak ister. Yolda köylülerden Şakir’in sel felaketinden dolayı her şeyini kaybettiğini ve köyün diğer zengini olan Haddad’ın hizmetkârlığını yapmaya başladığını öğrenir. Haddad’ın çiftliğine gittiğinde Şakir’in iyice yaşlanıp fakirleştiğini ve üzerinde eski püskü giysiler olduğunu görür. Şakir dervişi yine aynı mütevazılık ve misafirperverlikle ağırlar. Derviş vedalaşırken Şakir’e durumundan dolayı çok üzgün olduğunu söyler. Şakir de ona, "Üzülme. Unutma bu da geçer" cevabını verir.
Derviş gezmeye devam eder ve 7 yıl sonra yolu yine aynı bölgeye düşer. Bu gelişinde her şey son bıraktığından çok farklıdır. Haddad yıllar önce ölmüş ve ailesinden kimse olmadığı için tüm servetini en sadık hizmetkârı olan Şakir’e bırakmıştır. Böylece Şakir yeniden köyün en zengini olmuştur. Derviş, eski dostuna yeniden her şeyin yoluna girmiş olmasına çok sevindiğini söyler ve aldığı cevap yine aynıdır: Bu da geçer.
Bir zaman sonra derviş Şakir’i arar ve köylüler ona Şakir’in mezarının bulunduğu tepeyi işaret eder. Derviş, mezarına ulaştığında mezar taşının üstünde "Bu da geçer" yazdığını görür ve "Ölümün nesi geçecek?.." diyerek sinirlenir. Bir süre sonra dostunun mezarını ziyaret etmek istediğinde büyük bir sel felaketinden dolayı tepeye ve Şakir’e dair geriye hiçbir şeyin kalmadığını öğrenir.
O dönemlerde ülkenin sultanı; kendisi için mutsuz olduğunda ona umut verecek, mutlu olduğunda ise onun rehavete kapılıp tembelleşmesini önleyecek bir yüzük yapılmasını ister. Hiç kimse sultanı tatmin edecek bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları dervişten yardım ister. Derviş, sultanın kuyumcusuna bir mektup gönderir ve kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur. Sultan, ilk başta son derece sade olan bu yüzüğü anlamlandıramaz fakat sonra üzerinde gördüğü "Bu da geçer" yazısı ile yüzünde kocaman bir gülümseme belirir.
Hikâyeden de anlayacağımız üzere, bazen hayatımızdaki en parlak ışığımız bir anda sönüp bizi karanlıkta bırakabilir bazen de zifiri karanlığın içinden bir güneş doğup hayatımızı yeniden aydınlatabilir.
Bugün nice gönlü daralmış, umutsuzluğa kapılmış, ülkenin ve milletin geleceğinden karamsarlığa düşmüşler, bilsin ki bu da geçer.
Zenginliğin, şanın, şöhretin zevkiyle, neşesiyle sarhoşluk yaşayanlar, bilsin ki bu da geçer.
Makamın, yetkinin, kudretin gücüyle kendinden geçenler, gururlananalar, bilsin ki bu da geçer.
Aşkın, ayrılığın, hasretin, özlemin derdiyle kavrulanlar, bilsin ki bu da geçer.
Hastalığın, derdin, acının çaresizliğine düşenler, bilsin ki bu da geçer.
Fakirliğin, yokluğun, açlığın kimsesizliğin kıskacında boğulanlar, bilsin ki bu da geçer.
Evini, yurdunu, çocuğunu, babasını, sevdiğini kaybeden, bunların acıyla uykusuz gecelerde acı çekenler, bilsin ki bu da geçer.
Bu dünyada, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık, bu haksızlık, bu zulüm, bu düzen baki kalmaz, bilin ki bu da geçer.
Yaşadığımız her şey gelip geçicidir ve cümlenin sonuna eklenen "Ya Hu (Ya Allah)" kelimesi ile kastedildiği gibi her şey Allah’tan gelir. Ne mutluluğumuzda rahatlayıp kontrolü elden bırakmalıyız ne de mutsuzluğumuzda umutsuzluğa kapılıp isyan etmeliyiz. İçinde bulunduğumuz durum ne olursa olsun unutmayalım ki bu da geçer ya Hu!..
“Bu da geçer” diyelim ki, lafımızı duysun hayat.
Hayat bir geçit töreniyse, bu da geçer.
Geçer be geçer. Buda geçer yeter ki sabret dünyada en hızlı şey zamandır buda geçer buda geçer. Alışmalısın buda geçer..
Evet buda geçer, ne kırıklar gördü bu kalp, ne can kırıkları açıldı dilim dilim, yama yama. Unutulmuş rafına konmuş onca gama.
Kırılır kırmaz çünkü sevgisi var insana.
Bu gün varız yarın yokuz…
Yarın, bugün geçmiş olacak. Bir sonra ki gün yarın da dün olacak.
Kimler görecek bu günü, yarını kimler için bu gün "geçmiş" olacak bilmiyoruz.
Bekliyoruz bir tarihi bir de bakıyoruz geçeli aylar olmuş.
Zaman akıp geçiyor... Pişmanlık olmasın hiç, kayıplar olmasın, ayrılıklar olmasın...
Yarın bu günden güzel olsun...
Ömür dediğimiz nedir ki…
Özenle sakladığınız bir sarı lira gibi ömrümüz:
Vakit gelip sandıktan çıkardığınızda, bir de bakıyorsunuz ki tedavülden kalkmış…
Her günün bitiminde bir şeyler öğrenebiliyorsanız, ömrünüz size vazgeçilmez dostlar kazandırıyorsa. Sabaha daha bir gülerek açabiliyorsanız gözlerinizi, büyüdüğünüze üzülmeyiniz. Bırakın günler sizde iz bıraksın, bırakın çizgileriniz ve aklarınız artsın, yeter ki yarınınız dünü aratmasın dostlar…
Hadi kahveni al, otur bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sen de katıl bu serüvene...
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’
Bugün ve bundan sonraki her gün, farkındalıkla dünyaya bakmanız dileğiyle…
Sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu ülkenin sahipleri, yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu, umutlu ve sağlıklı, içinde güzel dakikaların, saatlerin olduğu bir Cuma günü dilerim. Sevgi ve mutluluk gönül sofranızın baş tacı olsun... Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun...
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#