- 225 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şerîat Nedir?
Son günlerde kendini bilmez belhüm edaller; Şerîat’e, İslâm’a, Kutsal değerlerimize ve Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.s.)’e, olmadık iftiralar yaparak hakaret etmektedirler. Biz Müslümanlar, herkesin kutsalına "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." (Kafirun Sûresi âyet:6) diyerek yaklaşım sergileriz. "Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah’a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." (Bakara Sûresi âyet:256)
Tâğut, Allah’tan başka tapılan her şey demektir. Nefsine ve Şeytanın vesvesesine uymayan muhlis, salih kimseler kolay kolay günah işlemezler. Aslında dinin koyduğu kaidelere uymamıza mâni olan, içimizdeki kötü arzulardır. Nefsini eğitmek suretiyle insan kendini kötülüklerden koruyabilir. İslâm insanları, din duygularını uyandırmak ve akıllarını doğru yönde işletmek suretiyle kendisine davet etmektedir. Kur’an’ın açıklamalarıyla doğru eğriden ayırt edilir hale gelmiştir. Bu irşadın ışığında İslâm’a ilk adımı atmak, hür iradeleriyle insanlara aittir.
Biz Müslümanlar, bütün Tâğutları reddediyoruz. Sadece ve sadece, Âlemlerin, her şeyin sahibi, ezeli, ebedi, hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şeyin kendisine muhtaç olduğu, Rahman ve Rahim, Allah (c.c.)’ın varlığına ve birliğine inanıyoruz. İnancımız gereği kimseyi zorla Müslüman yapmaya çalışmıyoruz. Hakikatleri anlatıp, muhataplarımıza sunuyoruz. Kabul etmek veya reddetmek her kişinin kendi hür iradesiyle vereceği karar ile netleşmektedir. Herkesin Müslüman olmasını arzu ederiz ancak kimseyi Müslüman olmaya zorlayamayız. Kutsal değerlerimize hakaret eden hainlere de tepkisiz kalamayız.
Şerîat Sözlükte: ‘Bir yöne doğru açılarak uzayıp gitmek, açıkta olan kesilmeyen akarsu, bu suya giden yol, açık ve doğru kurallar manalarına gelmektedir. Farklı tanımları yapılmakla birlikte terim olarak ise: bir semavi dine dayanan hükümler bütünü anlamındadır. Yani kişinin inandığı Rabbinin ve Peygamberinin talimatlarına göre hayatını yaşaması demektir. Aslında her semavi dinin hukuk sistemine Şerîat denilmektedir. Meydan Larousse Ansiklopedis cilt 18 sahife 510’da Şerîat’ı Museviye, Şerîat-ı İseviye ve Şerîat-ı Muhammediyeden ayrıntılı olarak bahsetmektedir. Biz Müslümanlar Şerîat-ı Muhammediyeye tabiyiz. “Eşhedü enlâ ilâhe illellah ve eşhedü enne Muhammed en abdühü ve Rasüluh” “Ben şahitlik ederim ki, Allah(c.c.)’tan başka İlâh yoktur. Ve yine şahitlik ederim ki, Hz. Muhammed (s.a.s.) Allah(c.c.)’ın kulu ve elçisidir.” Kelime-i Şehadetini; kişi kendi hür iradesi sonucunda, dili ile söyleyip, kalb-i ile de tasdik ederse Müslüman olmuş olur. Müslüman olan kişide eşi ve benzeri olmayan tek Allah (c.c.)’a ve Allah(c.c.)’ın gönderdiği Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.)’in talimatlarına göre hayatını tanzim etmek zorundadır. Kendi hür iradesiyle Müslüman olduktan sonra evinde, dışarıda, cami de, ticarette velhasıl hayatının tamamını İslam’a uygun yaşamakla mükelleftir. Kusurları hataları içinde Allah (c.c.)’tan Nasuh tövbe ile af, bağışlanma dilemelidir.
Türkiye de kahrolsun Şerîat diyenler esasında İslam’a düşmandırlar. İslam’a düşman olanların Yahudi Şerâtine, Hristiyan Şerîatına tabi olanların yaşamlarına, kıyafetlerine hiç olumsuz cümle kurduklarını hor, hakir gördüklerini duydunuz ve gördünüz mü? Duyamazsınız ve göremezsiniz. Şerîate düşmanlık edenlerin, Yahudiliğe, Hristiyanlığa düşmanlık ettikleri görülmemiş hatta onlar övülmüşlerdir. Şerîate düşmanlık edenler esasında İslam’a düşmandırlar.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din görevlileri Mezuniyet Töreninde : “Farklı maskeler altında sahnelenen Şerîat düşmanlığı var. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden Şerîata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaşayıp yaşamamak elbette bir tercih meselesidir. Ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur. Bunlar bilmedikleri, anlamaya tenezzül etmedikleri insanlara, değerlere ve sembollere karşı kör bir husumet beslediler. Şerîat’a yönelik sergilenen pervasızlıkların gerisinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı var” diyerek hakikati net bir şekilde belirtmişti. Cumhurbaşkanımızın ağzından hakikatleri duyan İslam düşmanları, kırmızı görmüş boğa misali saldırıya geçmişlerdir.
Dinin esasına taalluk eden temel prensipler, vahye dayanan bütün dinlerde aynıdır. Değişiklikler daha ziyade ibadetler ve beşerî münasebetler konusunda olup, bu değişiklikler, insan topluluklarının tekâmül etmiş olmasının bir sonucudur. İslâm dini, daha önceki peygamberlere gönderilen ve esasa taalluk eden dinî prensipler bakımından kendisine aykırı olmayan bütün hak dinleri kabul eder. İslâm dini, ilâhî dinler zincirinin son halkası olup insanlığının mânevî, ahlâkî ve içtimaî ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayan yegâne dindir. İslâm geldikten sonra başka bir din tanıyan, bir yol tutan kimsenin bu tutumu ile İslâm’a aykırı davranmış olduğu aşikârdır. Şu halde onun bu dininin ve bu yolunun İslâm dini nezdinde bir geçerliliği olamaz. Dünya ve ahiret kurtuluşu sadece ve sadece İslâm ile mümkündür.
Bu dünyaya imtihan için gönderilmiş bulunmaktayız. Yaptığımız her işten sorumlu olduğumuz gibi yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu bilmeliyiz. İslâm’ın emrettiği bütün ibadetleri şuurlu olarak en güzel bir şekilde yaşamalıyız. İnsanın yaratılıp dünyaya gönderilmesinin ana gayesi kulluk yapması içindir. Rol model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in örnek hayatını çok iyi bilmeli, O’nun hak, batıl mücadelesini ne pahasına olursa olsun savunmalı ve yaşamalıyız. İslam’a düşman olanlara da tepkimizi meşru dairede göstermeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Şerîate hakaret eden kişinin tutuklanması da olumlu sevindiricim bir gelimedir. İslam’ı doğru anlayıp anlatan ve yaşayan Mü’minlerden olmamız duâsıyla sıhhat ve âfiyetler dilerim.
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.