Kar’makalemiz
-//
Biz seninle akşamın geceye aktardığı usulcacık serinlikte buluşup, masallarda konuşurduk. Minnacık yetim hallerimizle sevgili… Yastığımızda yuvarlak iki oyuk, gözleri buğulu kitaplar, sayfaların üzerinde titrek yolculuk.
Her yarımız her yarımcığımızı tam anlayıp, tamamlar sanırdık. Sarmalandığımız o meşhur boşluğa, iki ince çizgi arasından bakan iki kutsi çocuktuk. Mahur besteler d’inlerdik, uykumuzu bölerdi o melankolik ve izahatsız sorgularımızın derin kâbusu.
Sevgiydi; tek şeyin, her şey olabileceğine inandığımız. Bir taraftan gerçekleşsin diye mücadele ettiğimiz bütün varlığımızla bağlandığımız o pembe rüyalarımız, akabinde gözlerimizin retinasını işgal eden kanlı uykularımız. Bir de bizi yeniden diriltip, yeniden öldüren hak’sızılıklarımız.
Kalem bu ya, bazen aşikar olur ucunda en gizli sırlarımız. Açığa çıkar birden, yaşarken gizlesek de yazarken gizleyemediğimiz duygularımız.
Kölesi olurdum beklediğim zamanların… Sayısını unuturdum, sen geldin sanıp sanıp kapıyı açmalarımın. Senin o göremediğim bakışların var ya aklımı ziyan ederdi, taklit eder dururdum senden duyduğum her sözü her hareketi.
‘’Peki ya ben’’ derdi kapıdan gülümseyerek girişin… Her şey ağlatırdı beni her şey… Bazen saç teli kalmış tarağın, bazen orada burada unuttuğun terlik, hele o yüzünü her yıkadığında iki de bir saçlarını düzelttiğin ayna. Şifonyerin kulpunda bıraktığın el izin, üşüdüğüm çok üşüdüğüm anlar, sensizliğin suallerle dolu izdihamında anlatılamazlar. Ah bir görseydin bunca severken seni, kısacık bir ayrılığın yarasızken bana bıraktığı açık yarayı. Ve o yaranın nasıl arsız arsız sızladığını.
“Bilmez miydin sevgili?” derdim, bende kan revan, sende sızlayan bu yara. Şaha kalkardı korkularım, bir elin iki parmak şaklatmasıyla. Buğulu aynalara çizerdim, soğuk yalnızlıklarımı harflere dökerek ve yüreğimin bütün parçalarını acımadan sökerek. Uçmasını öğrenmemiş kuşlar gelip çökerdi yanıbaşıma, yem verme bahanem onlara yaşamak için tek tesellim olurdu, hani uçurumun kenarında susamışken topuklarım intihara.
Göller, ırmaklar küser dedik aynı anda içimizi okurcasına birbirimize…
Ben sensiz bildiğin çorak toprak…
Sabırsız, yeşilsiz, bereketsiz .
Bir daha gitme.
Gelirim bak.
Rû & Şûrzan
YORUMLAR
Zorbey
Kalbi muhabbetle