- 120 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Nutk 3
Konuşmak bir nimettir,ancak güzel konuşma kabiliyetine sahip olmak apayrı bir nimettir. Fakat, bu kabiliyete sahip olan kişiler bunu gurur vesilesi yapmamalıdırlar.Çünkü insanları etkilemesinden dolayı nefsi bundan pay ister hırs ve gurura kapılır.Bu da onun felaketine sebep olur.
Ayrıca insanların başına gelen şeylerin birçoğu konuşmalarında ölçüyü ayarlayamamalarındandır.Çünkü "Lisan yırtıcı bir kuşa benzer,onu salıverir başıboş bırakan kişiyi parçalar. Yalan söz,vahşi kuşun pençeleri gibi yaralayıcıdır.
Yunus Emre de konuşmanın ve söylenilen sözlerin önemine dikkat çekmek için şöyle demiştir:
"Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ide bir söz"
Bunun için ahlakçıların çoğu zaruret olmadıkça susmayı tercih etmiş ve aynı şeyi bizlere de tavsiye etmişlerdir.Aynı şekilde Peygamberimiz Aleyhissaltü Vesselam’dan,ashab-ı kiram susmanın methine,çok konuşmanın kötülenmesine dair birçok hadis nakletmişlerdir. Örnek olması açısından burada bunlardan birkaçını zikredelim.Peygamber Efendimiz(s.a.v.) şöyle buyurmuşlar:
"Her kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin veya sussun." (Buhari,a.g.e.,Edep,31)
"Her kim dilini ve cinsi organını kötülüklerden koruyacağına dair bana garanti verirse,ben de ona cenneti garanti ederim." (Zebidi,Zeynüddin Ahmed,Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih,XII;193)
"Her işittiğini söylemek,kişiye,günah olarak yeter." (Ebu Davud,a.g.e.,Edep,80)
Bu hadisler bizlere,dilin terbiye edilmesi, kötülüklerden korunması gerektiğini bildirmektedir. Dilin fenalıklarından korunmasının anahtarı ise çok dinleyip,az konuşmaktır. Peygamber Efendimiz (a.s.m.)bu metodu en iyi uygulayanlardan olmuştur. Bizlerde o’nun yolundan giderek kurtuluşa erebiliriz.
Bu noktada önemli gördüğüm bir konuya temas etmeden geçemeyeceğim.Temas etmek istediğim konuyu Bediüzzaman çok veciz bir şekilde şöyle ifade etmiştir:
Senin üzerine haktır ki,her söylediğin hak olsun.Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur.Her dediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu demek,doğru değildir.
Her zaman doğruyu söylemeliyiz,Hak’tan doğruluktan ayrılmamalıyız.Tabii doğruyu söyleyeceğim diyerek her şart ve zeminde doğrunun söylenmesi uygun olmaz.Mesela,düşman bizi esir etmiş ve soruyor: "Ne kadar cephaneniz var,askeriniz ne kadar, nerelerde mevzilendiniz?" Biz de yalan söyleyemeyiz diye doğruyu söylersek en büyük yanlışı yapmış oluruz.Çünkü hadislerce de sabit olduğu üzere savaş bir hile olduğundan buradaki yanlış ifademiz düşmanın galip gelmesine engel teşkil eder.Başka bir örnek vermek icap ederse, Mehmet isminde ayağı topal birisinin olduğunu kabul edelim.Bu kişi yolda karşımızdan geliyor,biz de tanıştığımız için ona selam vereceğiz. Fakat,topallığıyla ilgili hiç bir gereklilik söz konusu değilken "Nasılsın topal Mehmet amca? " diyoruz. Söylediğimiz söz doğrudur,çünkü ayağı topaldır.Ancak sözümüz çok kırıcıdır, rencide edicidir ve söylenmemesi gereken bir ifadedir.Bu örneklerin çoğaltılması mümkündür.
Hz.Ali’nin de dil hakkındaki tavsiyeleri çok dikkate değerdir.
Dil bedenin denge organıdır.Dil doğru olmazsa diğer organlarda bozulur.Kendini gizle,anılma.Az konuş ki selamette olasın.Susmak cennete girmek için bir vesiledir.Sırrını söyleme dostuna,dostunun da dostu vardır,o da söyler dostuna.
Bu altın prensipleri kendimize mal edersek dünya ve ahirette mutluluğu yakalayanlardan oluruz.
Lisanın tehlikeli özellikleri olduğu gibi güzel özellikleri de vardır.Düşmanlarımıza karşı en büyük silahlardan biridir.Hele günümüzde mücadelenin soğuk savaşa dönüşmesiyle önemi daha da artmıştır.Peygamberimiz (a.s.m.) da bu konuya dikkatleri çekmiş ve bir hadis-i şeriflerinde mü’minlerin müşrikler karşısında mallarıyla,nefisleriyle ve lisanlarıyla cihad etmelerini emir buyurmuşlardır. (Darimi,cihad:37)
İnsanların düzgün konuşması ve fikirlerini en güzel bir şekilde anlatması ahir zamanın büyük silahlarındandır.Karşısındaki kişiyi ikna etmesi ve cezbesi altına alması için lisan kabiliyetini en iyi bir şekilde kullanmalıdır.
İnsanın sözüne şekil veren,kalbindeki niyettir.Bu bakımdan,her şeyden önce kalbi ıslah etmeli,bilhassa mü’minler hakkında iyi niyetler,
hüsn-ü zanlar beslemeli,mümkün oldukça sui zannın kalbe girmesine yer vermemelidir.
Öyleyse,dilimizi yalan,gıybet,iftira gibi kötülüklerden koruyup, gereksiz ve yetersiz söz söylemekten,kaba ve kırıcı söz kullanmaktan,
Gereksiz, övgü ve yergilerden uzak tutmalıyız.Az fakat öz konuşup,tatlı dilli olup,karşımızdaki insanları kırmadan hayırlı sözler söylemeliyiz.Bu prensiplere sahip olursak saadet ve mutluluk kapıları önümüzde ardına kadar açılmış olur.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.