- 145 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Nutk 1
Dil, lisan, konuşma özelliği yalnız insanlara has bir özelliktir.Dünyada var kılınan diğer varlıklar bu özelliğe insanın sahip olduğu manada sahip olmadığı için,insan diğer varlıklara karşı üstünlük elde etmiştir.Bu açıdan insan,kendisine bahşedilen nimetlerin en güzellerinden ve kıymetlilerinden olan ifade etme özelliği ve hissettiğini dile getirme kabiliyeti sayesinde diğer varlıklar arasında ayrı bir makam elde etmiştir.Cenab-ı hak bu hususu Kur’an’ı Kerim’de açıkça dile getirerek şöyle buyurmuşlardır:
"İnsanı yarattı ve ona konuşmayı öğretti." Rahman,55/3-4
Verilen her nimetin bir karşılığı,külfeti ve insanların üzerine yüklediği bir mesuliyeti vardır. Bu açıdan "Her nimet bir külfet karşılığıdır " denilmiştir. Şöyle bir düşündüğümüzde bu sözün kadar doğru olduğu ve her şeyin bir bedeli olduğu görülür. Bu bedel ödenmeden istenilen maksada ulaşmak pek mümkün değildir.Tabii bu kural bu şekliyle dünyaya ait bir kuraldır. Cenab-ı Allah kereminden,merhametinden hiçbir bedel almadan bütün nimetleri önümüze sermiştir.Bu çerçevede bir bedel değil fakat, verilen sayısız nimete bedel şükür ifadesi olarak bizden gerçek manada kulluk istemektedir.
Bize küçük bir iyilik yapana teşekkür ediyoruz, minnet duyuyoruz. Ya her şeyi ayağımızın altına serip,emrimize veren Yüce Yaratıcımıza nasıl teşekkür edebilir ve minnetlerimizi arz edebiliriz? Cevabı çok basittir, en başta bunları vereni tanıyıp, emri dahilinde hareket ederek.
Dikkat edilecek olursa dil ne büyük bir nimettir, düşündüklerimizi onun sayesinde kelimelere döküp ifade edebiliyor, meramımızı insanlara anlatabiliyoruz.Konuşma özürlü insanların çektiği çileyi görünce sanırım bu nimetin değeri daha iyi anlaşılmaktadır.Tabii dilin bu kabiliyetini takdir ederken dilin, hislerimizin, düşüncelerimizin hepsini ifade etmede kabiliyetinin yeterli gelmediği de unutulmamalı ve bunu bu şekilde düzenleyen Yüce Yaratıcının bu şekilde insanlara başka mesajlar vermek istediğini de göz ardı etmemeliyiz.İç dünyamız, düşüncelerimiz çok karmaşık ve harika yaratılışa sahiptir.Bazen düşünürüz söyleyemeyiz,hissederiz fakat ifade edemeyiz.Dilimiz iç dünyamızı dışarıya tam olarak aksettirmeye muvaffak olmaz, kelimeler bunun için yetersiz kalır.Fakat bütün bunlara rağmen dilin aksettirdikleri ve bunu nasıl başardığı düşünüldüğünde Cenab-ı Allah’ın yüceliği ve sanatı bir kez daha perçinlenmektedir.
İşte insandaki bu konuşma özelliğini "nutk" kelimesiyle ifade ediyoruz. Bundan kastedilen ise "Akılla bilinen şeyleri anlayan kuvvete ve fikir yürütüp tedbir düşünmeye iktidarı olan, güzel ahlak ve işleri,kötü ve çirkin olanlarından ayırdetmeye güç sahibi olmaktır.Bu özellik insanda -Allah’ı- tanıyıp,kemal sıfatlarını kavramaya,varlık silsilesinde olan mücerret akılları, temiz ruhları,gezegenleri,yıldızları,tek ve birleşik unsurları ufuklar ve ruhlarda dercedilmiş olan apaçık ayetleri ve parlak delilleri bilmeye vesile olur.Nazari kuvvetle bu kısmı tahsil eder. Ameli kuvvet cihetinden razı olunmuş ahlak ve öğülmüş işleri,çirkin ahlak ve pis işlerden farkedip, saadeti kazanmak ve fazileti elde etmek için Allah’ın verdiği "nutk" hassasını kullanır.
Bu sebepledir ki,insanın melekler üzerine üstünlüğü Adem (a.s.)’ın ilmi ile olduğu gösterildi.
"Ben cinleri insanları da (başka bir hikmetle değil)ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." Zariat,51/56 Bazı tefsircilerimiz ayetteki "bana kulluk etsin" cümlesini "beni tanısınlar" şeklinde izah etmişlerdir. Bu ifadedeki "tanıma" kuru kuruya bilme anlamında değildir. Zaten böyle olmadığı içindir ki insanoğlu diğer varlıklardan üstün kılınmıştır. Fakat ısrarla ifade etmeye çalıştığımız gibi madem üstün kılınmışız, buna layık olmamız gerekmektedir.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.