- 233 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MİRAÇ HADİSESİ VE MİRACA YOLCULUK
MİRAÇ HADİSESİ VE MİRACA YOLCULUK
Miraç olayı Kuran’da İsra suresinin 1. ayetinde yer almaktadır. İsra Suresi 1. ayetinin meali: "Bir gece, kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir."
Miraç olayı kur ’anı kerimde böyle zikredilmektedir. Dikkat edilirse Mescidi haramdan mescidi aksaya bir yolculuktan bahsediliyor. Bu yolculuk o zamanın şartlarında öyle kolayca yapılabilecek bir yolculuk değildir. Peygamberimizin miraca çıkmasında üzgün olmasının da katkısı vardır. Çok mahcup ve üzgün olduğu bir ayda gerçekleşmiştir. Amcası Ebu Talibin ve Hz. Hatice validemizin vefatı çok üzmüştür. Bu yüzdende çok mahzun olmuştur. Mekke müşriklerinin de zulmü artmış üzülmesine bunlarda vesile olmuştur.
Miraç olayını kabul edip etmemek arasında o kadar büyük önem var ki. Bir ölçüde inananların sınavı gibidir. Kabul edip, inananlar bir tarafa, inkâr edip sapıtanlar bir yana dahil olmuşlar. Dolayısıyla müşrik ve Müslümanlar belli olmuş. Münafıklar ise; İnananların arasından ayıklanmıştır. Büyük koruma sağlayan amcası Ebû Talip’ in ve her zaman en yakın destekçisi olan Hz. Hatice validemizin art arda vefat etmesi, Hz. Peygamber’i derinden yaraladı. Bazen insan o kadar bunalır ki ölümü bile düşünür. Böyle bir zamanda, müşrikle dolu böyle bir mekânda olmaktan, çok bunalmıştı. Üzülmüş ve sarsılmıştı. Hatta bu yıla, bu yüzden, ‘’hüzün yılı’’ denilmiştir.
Hicretten bir buçuk yıl önceye tekabül eden bu yılda, olağan üstü bir olay
gerçekleşti. Allah Hz. Peygamberin üzüntüsünü gidermek onun gönlünü hoş etmek ve birazcık olsun rahatlatmak için ve bazı görevleri, Resulü Ekrem’e tevdi etmek için miracını gerçekleştirmiştir. Esas meselede burada Allah kendini tanıtmak, kendini bildirmek, kendisini göstermeyi, murat ettiği için karşısına getirmiştir. Bu meselenin bir yüzü diğer yüzü ise, Mekkelilerin peygamberimizi kabullenip, korumaya almalarını sağlamak içindir. İmanları güçlü olursa korumaları da o derece güçlü olur. Bunun olabilmesi içinde bir mucizeye gerek vardır. Böylece Resulü Ekrem, Mekke halkının güçlü korumasına alınıp muhafaza edilmiştir. Çünkü Mekke Müşriklerinin en çok da Kudüs’e yolculuğa ve yedi kat semaya nasıl çıkılacağı konusunu itiraz edebileceklerini ezeli ilmiyle bilen Allah, Hz. Peygamber’e bazı işaretlerini göstermekti.
Olağanüstü olarak gerçekleşen bu olaya müşrikler aşırı tepki verdiler, bazı zayıf müminlerin imanları sarsıldı, ancak Müslümanların büyük çoğunluğu, tam bir güvenle olayı tasdik ettiler. Ancak bu olayın Kur’an tarafından teyit edilmesi, Müslümanların zihnindeki bütün şüpheleri giderdi. Bütün karabulutları dağıttı. Berrak sabah güneşi gibi olayı berraklığa kavuşturdu. Günümüze hem Isra Suresi birinci ayetiyle hem de birden çok rivayetle gelmiş olması olayın gerçekliğini göstermesi açısından önemlidir.
Miraç hadisesinde bazı ihtilaflar varsa da olayın gerçek olup olmadığına değil, bedenen mi, ruhen mi olduğunadır. İslam alimleri miraç gerçekleştiği zaman yatağının soğumamış olması bize işin bedenen ve ruhen olduğuna bir işarettir diye ifade etmişlerdir. İhtilaf, olayın kendisi veya bütünü hakkında değil, ruhen mi yoksa ruh ve beden bütünlüğü içinde mi? gerçekleştiği hususundadır.
Günümüzde bazılarınca yapılan aykırı değerlendirmeler, bütünü gözden kaçırmaktan kaynaklı olduğu izlemini vermektedir. Müslümanların neredeyse tamamı tarafından büyük bir kabule mazhar olmuş olan bu olay, günümüzde birçok İslam ülkesinde mübarek gecelerden biri olarak kabul edilir ve kutlanır.
Recep Ayının 27 inci gecesi gerçekleşen miraç hadisesinde en büyük rolü Cebrail Aleyhisselam oynamıştır. Resulü Ekrem’in üzüntüsünün, kederinin doruk noktasında olduğu bir gecede karındaşı Cebrail ve Burak’la Mekke’den Mescidi Aksaya yolculuğa çıktılar. Bir rivayete göre, Burağın ayağının biri burada, birisi ise gözünün gördüğü yere basıyordu. Resul-i Kibriya Efendimiz, Ka ‘be-i Muazzam’ının Hatim kısmında yatarken Hazret-i Cebrail gelip göğsünü yardı; kalbini zemzem suyu ile yıkadıktan sonra içine hikmet doldurup eski haline koydu, sonra Burak getirildi. Habib-i Kibriya Efendimiz, ona bindirildi. Cebrail Burak ve Resulü Ekrem beraberce yol aldılar. Resulü-i Ekrem Efendimiz, Cebrail ile birlikte Mescidi Aksaya vardı. Peygamber Efendimize, orada birinde süt, birinde şerbet ve diğerinde ise su bulunan üç bardak takdim edildi. Takdim esnasında "Eğer, suyu alırsa kendisi de ümmeti de ihtiyaçsız ve kanaatkâr olur. Şerbeti alırsa kendisi de ümmeti de mahrumiyete duçar olur. Şayet sütü alırsa kendisi de ümmeti de doğruyu bulur." diye bir ses işitti.
Resul-i Ekrem, süt bardağını alıp içti. Bunun üzerine Cebrail, "Ya Muhammed" dedi. "Sen, fıtri ve tabiî olanı seçtin. Sen de ümmetin de doğru yola iletildiniz. "Resul-i Ekrem Efendimizin, Mescid-i Aksa’ da bütün peygamberlere imam olarak namaz kıldırması demek onların şeriatlarının asıllarına vâris-i mutlak olduğunu göstermesi demekti. Bugün bizimde içinde olduğumuz Nakşi yolundaki Evvabin namazı Allah’u alem işte o seçkin cemaatin namazıdır. Beytü’l- Makdis’e de yüksek makamlara çıkmak için Mir ‘aç merdiveni kuruldu. Peygamber Efendimiz, bu merdivene Cebrail ile birlikte bindirildi ve birlikte yükseldiler. Nihâyet dünya semasına vardılar.
Bundan sonra gök kapısı açıldı ve dünya Seması’ nın üstüne çıktılar. Resul-i Ekrem Efendimiz, orada oturan bir zât gördü. Sağ ve sol yanında birtakım karaltılar vardı. Sağına bakınca gülüyor, soluna bakınca ağlıyordu. Resul-i Ekrem Efendimize, "Hoş geldin, safa geldin, Salih peygamber, Salih oğul!" dedi.
Peygamber Efendimiz, Cebrail’e,
"Bu kim?" diye sordu.
Hz. Cebrail şu cevabı verdi: "Bu senin baban Âdem’dir. Şu sağındaki, solundaki karaltılar da çocuklarının ruhlarıdır. Sağındakiler Cennetlik, solundakiler Cehennemlik olanlardır. Sağına bakınca güler, soluna bakınca ağlar." Buradan ikinci semaya yükseldiler. Gök kapısı açıldı ve Resul-i Kibriya Efendimiz, orada Hz. Yahya ve Hz. İsa ile karşılaştı. Hz. Cebrail, "Bu gördüklerin Yahya ve İsa’dır. Onlara selâm ver." dedi. Selâmlaştılar ve onlar Peygamber Efendimize, “Hoş geldin, safa geldin Salih peygamber, Salih kardeş." Dediler. Bundan sonra Resul-i Kibriya Efendimiz Cebrail ile birlikte aynı minval üzere üçüncü katta Hz. Yusuf, dördüncü katta Hz. İdris, beşinci katta Hz. Harun, altıncı katta Hz. Musa ve yedinci katta da Hz. İbrâhim ile görüştü. Onların hepsi de kendisine "hoş geldin" de bulundular ve miracını tebrik ettiler.
Sidre-i Münteha’da Cebrail, yedinci kat semadan Resul-i Ekrem Efendimizi alıp yükseklere çıkardı. Daha sonra Habib-i Kibriya’nın karşısına Sidre-i Münteha sahası açıldı.
Cebrail, "İşte, bu Sidre-i Münteha’dır. Ben, buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım." dedi ve oradan ileriye tek adım atmadı. Resul-i Ekrem Efendimiz, Sidre-i Münteha’dan dört nehirin aktığını gördü. Ayrıca Peygamber Efendimiz, burada Cebrail’i bir kere daha aslî şekil ve suretinde gördü. Daha önce de kendilerine Risâlet vazifesi verildiği sırada onu Mekke’nin Ciyad mevkiinde ufku kaplayan haşmetli kanatlarıyla görmüştü.
Resul-i Kibriya Efendimiz daha sonra yanında, Cebrail olmadığı halde "imkân ve vücut ortasında Kâb-ı Kavseyn ile işaret olunan" makama vardı. Bundan sonra mekândan münezzeh Zât-ı Zül-Celâlin sohbeti ve cemâliyle müşerref oldu.
Resul-i Ekrem Efendimiz, Miraç gecesinde birçok İlâhî tecellilere, hitap ve iltifatlara mazhar kılındı. Erkân-ı imaniyenin halkiyatlarını göz ile gördü; melâikeyi, Cenneti, ahireti, hatta Zât-ı Zül-Celâl’i müşahede etti. Ayrıca bu gecede her gün beş vakitte namaz kılınması emredildi. Bir Rivayette de Velayet emri verildi. Cenabı-ı Hak, ilk önce her gün 50 vakit namazı farz kıldı. Peygamber Efendimiz, dönüşünde Hz. Musa’ya uğrayınca o, ‘’Allah senin ümmetine neyi farz kıldı diye sordu. Peygamber Efendimiz,"50 vakit namazı farz kıldı" dedi. Musa Aleyhisselam dön rabbine yalvar senin ümmetin o yükü kaldıramaz dedi. Resulü Ekrem efendimiz birkaç kez döndü. Namaz beş vakite düşürüldü. Allah son gidişinde "Ya Muhammed, Benim katımda, hüküm değişmez! Onlar, her gece ve gündüzde 5 vakit namazdır. Her namaz için de 10 ecir vardır ki, bu da 50 namaz eder. "Musa Aleyhisselam yine dönmesini istemişse de ‘’Haya ederim deyip’’ dönmedi
Böylece, 5 vakit namaz farz kılındı. Resul-i Kibriya Efendimiz tarafından Miraç gecesinin cinlere ve insanlara bir hediyesi oldu.
=============================AR======================
Kürreyi Arz üzerinde bulunan Müslümanların MİRAÇ KANDİLİNİ kutluyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.