üsküdar sahilde sigara içmen gerek ya da kar
bir kadehin içinde duruyor deniz, ki kadeh muhtemelen avuçlarımızda. köpük köpük gündüze üfleyip geceyi içeceğiz birazdan. öyle kudretliyiz bu gece. bilmelisiniz ki, bu arz yalnız tanrının bildiği bir suyun nevidir. yine o suda yaşamaya gayret eden balıklar biziz. bu bir hikaye değil, belki gerçek. aksini kim iddia edebilir? gözlerin yüzgeçlerle ve bir metrobüse doğru yürüyenlerin küçük balık sürülerine ortaklığını düşünmemiş olmalısınız. hepimiz bir mısır gemisini yürütür gibi bu garabet sularda gözlerimizi yürütecek, kirpiklerimizle küreklerimizi çekecek ve buna yaşamak diyeceğiz.
milyar kapının eşiğinden, beşinci yıldızın solundan döndüm, sonra bir çay bardağı bana dokundu. manzarayı ekrandan bir kere gördüm diye bütün heyecanı kaçtı dedim, bir önemi yok şaşırmak uzun zamandır tedavülden kalktı. en son ne zaman şaşırdınız? hiç. nereye bakıyorum, gök siyah, ona bakıyorum. tanrı birazdan ufka gidecek, açık denizle çitileyecek bu siyah boyayı. geçecek elbette biliyorum. tabii ki güneşte gelince hemencecik kuruyacak. allah çamaşır yıkamaz, tövbe estağfurullah. halbuki ben allah’a çamaşır yıkayabileceğini düşündüğüm için inanıyorum.
sesler ve renkler var, soğuk bir kış ve ben varım. bir karıncaya hâlâ yem olmadığım için nabzım atıyor, nefes alıyorum üstelik bugün varım, küçüğüm belki ama varım. üstelik bir hattattan yongalarımı toplamayı öğrendim.
YORUMLAR
"hepimiz bir mısır gemisini yürütür gibi bu garabet sularda gözlerimizi yürütecek, kirpiklerimizle küreklerimizi çekecek ve buna yaşamak diyeceğiz."
Aaa diye okuduğum bölüm olunca buraya teyelleyeyim dedim. Yazılarınızı ilk kez okuyorum. Forumdaki düşünceleriniz çok ilgimi çekiyordu. Tekrar yazmanıza mutlu oldum.
Selamlar
Gece siyah ipeğe benzemekte, bulutlar üstümüze sümkürmekte; ancak gizli kahramanlıklarımız, karanlık denizde yürüttüğümüz bir mısır gemisinin mücadelesi gibidir. Gözlerimiz, yüzgeçlerle ahenkle çalkalanırken, kirpiklerimiz kürek gibi suya inip çıkar, yaşamın özüne dair bir ritüeli yerine getiririz…
Denizin içinde duran kadeh, avuçlarımızın arasında; köpük köpük gündüzü üfleriz, geceyi içeriz, çünkü biz bu geceye kudret katanlarız. Arz, tanrının sırlı sularında bir hikaye değil, gerçektir; biz ise o sularda yaşamaya çabalayan balıklarız. Çünkü kim iddia edebilir ki gözlerimiz, metrobüse doğru yürüyenlerin küçük balık sürülerine ortaklık etmeyi düşünmez?
Milyar kapının eşiğinden dönüş, beşinci yıldızın solundan gelir; bir çay bardağı dokunur bana. Heyecanı kaçsa da manzara, gördüğümüz ekrandan bir kere bile olsa, şaşırmak uzun zamandır tedavülden kalkmıştır. Ama ben hala şaşkınlığın eşiğindeyim; gökyüzü siyah, Tanrı ufka doğru ilerleyecek ve güneş, çitileyecek bu karanlık boyayı geçecek. Allah, çamaşır yıkayamaz, ancak ben çamaşır yıkanabileceğini düşündüğüm için inanıyorum…
Sesler var, renkler var, soğuk bir kış var ve ben varım. Belki küçüğüm, ama bir karıncaya hâlâ yem olmadığım için nabzım atıyor, nefes alıyorum. Çünkü ben bugün varım, ve bir hattattan yongalarımı toplamayı öğrendim…
Üsküdardan selamları…
Z î n
neyse. size de selamlar.