- 249 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mendil ve aşk
MENDİL VE AŞK
“Üsküdar’a gider iken bir mendil” bulur, mendilinin içine lokum doldururdu eski insanlar; gidenlerin arkasından mendil sallanır, dilberler kendilerini takip eden genci beğenmişlerse yere mendillerini atarlar, mendilin kendilerine geri verilmesini beklerlerdi. Böylece mendil tanışıp görüşmeye, muhabbete vesile olurdu…
Delikanlı sevdiğine “Bir mendil işle yolla/Ucunu gümüşle yolla/İçine beş incir koy/Birini dişle yolla” diye seslenirdi. Kız da ona “Duvara mıh çakarım/Sen sallan, ben, bakarım/Mendilin kirlendiyse/Sen gönder, ben yıkarım” derdi.
Evlenmeden önce söz mendili verilir, gelinin arabasına, atına mendil bağlanırdı.
Kişiler aşk özlemini “Sallasana sallasana mendilini/Akşam oldu, yollasana sevdiğimi” diye dile getirirlerdi. Kaybettikleri sevgililerini “Mendilimin yeşili/Ben kaybettim eşimi/Al bu mendil sende dursun/Sil gözünün yaşını” türküsüyle anarlardı…
Ama kağıt mendil çıkalı ve moda olalı bütün bu güzelliklerin pabucu dama atıldı. Herkes bu mendilin ham maddesi nerden geliyor, çevreye ve ekonomiye zararı nedir diye hiç düşünmeden kağıt mendil kullanıyor. Yıkama zahmeti yok. Silme işi bitince buruşturup atıyorsun. Şimdiki aşklar da öyle. Mendil kadar değeri kalmadı sevgi ve dostluğun