- 212 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TARİH VE EDEBİYAT DERSLERİNDEN ÇIKARILACAK DERS NE OLMALIDIR?
1. Kültür ve uygarlık alanındaki her yeni temas, toplum hayatındaki yerleşik değerleri sarsar.
2. Yaşama tarzını ortaya çıkaran maddi ve manevi dünyaya ait toplum değerleri, her yeni temastan etkilenir.
3. Yeniye uyanlar ile değişime direnenler arasında çatışmaya, toplumda ikilik ve cepheleşmeye sebep olur.
4. Dil ve edebiyat, daima bu ikiliğin tam göbeğinde kalır.
5. Özellikle dil, bu etkiyi iki yönden yaşar. Değişimin şiddetini hem kendi bünyesinde hisseder, hem de toplum yaşantısındaki değişime ayna olur.
6. Toplumsal yaşantının yeni kültür ve uygarlık temaslarıyla etkileşip yenilenmesi kaçınılmazdır.
7. Dil aracılığıyla tarihe düşülen not, olumlu veya olumsuz sonuçlar doğursa da, ‘gerektiği için ve gerektiği kadar’ değişmiş toplum varlığının yaşayan izleri, tezahürleri olarak yaşamsal bir gerçeklik ve bir zorunluluktur.
8. Devletin siyasi, askeri, ekonomik örgütlenmesi; inanç dünyası ve baskın kültür etkileri ile yurt tutulan coğrafyanın üretim ve tüketim alışkanlıklarını belirleyen yeraltı-yerüstü varlık dünyası ve komşu ülkelerle olan ilişkinin süresi ve derecesi bu yaşanmışlıkların yazılı-basılı eserlerde, onların âdeta dille çekilmiş fotoğrafıdır.
9. Bu gerçekliği yadsımakla bu zorunluluğu küçümsemekle çağınızı yüceltmiş olmazsınız.
10. Osmanlı Türkçesini ve imparatorluk edebiyatını kendi devrinden, oluş koşullarından, devlet örgütlenmesinden ayrı değerlendirmek ilmi olmayacağı gibi, mümkün de değildir.
11. Bugünkü Türkiye Türkçesi adına geçmişten çıkarılacak uyarı ve dersler için de dil ve tarih bilgisine ihtiyacımız vardır.
12. Asırlar boyunca kaleme alınmış yazılı eserler üzerinden tespit ettiğimiz; “Göçebe Türkçesi, İmparatorluk / Osmanlı Türkçesi ve Çağdaş Türkçe” ana başlıkları altında özetlenecek Türkiye Türkçesinin geçiş ve değişim aşamaları, gelişigüzel ve keyfi ortaya atılmış dil bünyesindeki farklılıkların adlandırılması değildir.
13. Dede Korkut Hikâyelerinin dili ve dünyası, yazıya geçirildiği dönemden itibaren, öyle olması gerektiği için öyledir. Fuzulî ve Bâkî divanı da, Mehmet Akif Safahat’ı da yaşanan, algılanan hayattan ayrı bir şey söylememişlerdir. Bu eser ve şahsiyetlerin dille tanıklığı ayrıca, işte bu yüzden değerli ve önemlidir.
14. Tarih ve edebiyat derslerini not almak, dersten geçmek için öğrenmek mecburiyeti elbette sıkıcıdır. Burada öğretmenlerimizin kitaba ve bilgiye açlığı kışkırtmak gibi bir görevi vardır.
15. Çocuklarımız şunu hissetmelidir öncelikle: “Kimse bize atlı-göçebe toplum dilini ya da Divan edebiyatı zevkini, kavramlarını dayatmıyor. Onlar gibi yazın söyleşin diyen de yok! Sadece öğrenim yoluyla mensubu olduğumuz bugünkü Türkiye toplumuna aidiyetimiz pekişsin isteniyor. Bunun içinse doğru seçilmiş bilgi ve belgelerin tanıklığında milletin tarihi yolculuğuna, hataları ve sevaplarıyla geçmişten günümüze yaşantısına merakla ve hevesle eğilmeliyiz."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.