- 200 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ARKADAŞLIK ÜZERİNE
Bugünkü yazımda arkadaşlık, dostluk kavramından biraz söz etmek istiyorum.
Yaşantımızda büyük yer tutan, ruhumuzu besleyen önemli bir kavramdır arkadaşlık.
Gerçeğini bulduğunuzda çok şanslı olduğumuz bu kavram, yaşlanan dünyanın değişen koşullarına uygun olarak da kanımca sürekli bir farklılık gösteriyor.
En temiz, en kirlenmemiş haliyle çocukluk yıllarında yaşıyoruz bu güzelliği.
Aynı okul sıralarında yan yana oturduğumuz, mahallede ya da komşumuz olan küçük çocuklarla yaşadığımız çocukluk çağı arkadaşlığımız daha sonrasında yerini ergenliğe, üniversite ve iş yaşamındaki dostluklara bırakıyor. Her yaş döneminin de yapısal olarak yavaş yavaş farklılıklar gösteren özellikleri var doğal olarak.
İlk gençlik yıllarınızda, herkese tercih ettiğiniz, kimseye laf söyletmediğiniz, birlikte güldüğünüz, kahkahalar attığınız, aileden gizlediğiniz sırlarınızı paylaştığınız kişidir arkadaş. Çocukluk ve ergenlik yıllarında en temiz en saf duygularla iletişim kurduğunuz kişidir ya da kişilerdir.
Gençlik yıllarında olgunlaşmaya başlayan duygularla birlikte, benzer hayat paylaşımları ve gençlik ateşi ile birlikte yoğrulur arkadaşlık duygusu.
Aslında insanların zaman geçtikçe daha da olgunlaşıp, daha da değer bilir bir ruh yapısına sahip olmaları gerektiğini düşünmek son derece mantıklı. Ancak nedense gerçek yaşamda alınan yaşla ve edinilen deneyimlerle kurulan arkadaşlıklar çoğunlukla bu mantığa uygun bir şekilde gelişmiyor.Belki de kişi yaşamındaki zorluklara ve sorunlara yenik düşüp, ilişkilerinde bunu karşısındakine yansıtabiliyor.
Belli bir olgunluk çağuna gelince, en temiz, en el dokunulmamış arkadaşlık duygularının, hep çocukluk ve genç yaşlardaki dönemlerde kaldığını görüyor ve deneyimliyoruz.
Zaman ilerledikçe yaşanan sıkıntılar, zorlaşan yaşam şartları ve daha bir çok etkenden, belki de yavaş yavaş kirlenen ruh yapısı doğal olarak sonradan kurulan ilişkileri de etkiliyor. Kişileri daha sabırsız, daha güvenilmez yapabiliyor.
Erken yaşlarda kolaylıkla arkadaş olunabilirken, olgunluk çağında tanışan insanlar birbirlerine kolay kolay güvenmiyorlar ve dostluk denilen bağ tam olarak kurulamıyor.
Bu anlamda arkadaşlıklarını, dostluklarını, yaşamlarının ilk gençlik yıllarından, olgun yaşa kadar sürdürebilmiş olanların şansları, çok daha büyük kanımca. Çünkü uzun bir yaşam dönemini içine alan ve geçmişteki paylaşımları yaşayan kişilerin dostlukları çok daha uzun vadede ve sağlam oluyor çoğumuzun deneyimlediği üzere.
Güvenilebilirlik, karakter yapısı gibi konular geçmişten bugüne gelen yıllanmış ilişkilere güvenin başlıca etkenleri.
Peki nedir dostluğu önemli ve değerli kılan?
Öncelikle güven tabi. Çok özel sırlarınızı paylaştığınız konuların güvende kendisinde kaldığını bilmeniz, önemli bir bağlılık duygusu. Başarılarınızı örneğin, paylaştığınızda sizinle birlikte gerçekten mutlu olması, kıskançlık duygusundan arınmışçasına mutlu olması önemli bir arkadaşlık özelliği.
Sizin olmadığınız yerde sizin haklarınızı savunması, iyi ve kötü günde yanınızda olması ve tabii ki sizin de aynı şekilde tüm bu özellikleri karşılıklı yaşayabilmeniz gerçek dostluğu pekiştiren özellikler.
Tüm bir yaşam içerisinde o kadar çok kişiyle karşılaşıyoruz ki, belli yaşlara geldiğimizde, eğer tüm bu insanların tamamı hayatımızda olsaydı, herhalde bir orduyla yürüyor olabilirdik. Oysa ki bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar, hatta bazen daha da az sayıda gerçek dost yaşantımızda kalıcı olarak yer alıyorlar.
Olgunluk çağında tanıştığımız, belli alanlarda paylaşım yapıp, gerçekten arkadaşlık duygusuna karşılıklı sahip olduğunuzu zannettiğimiz kişiler de çıkıyor tabii ki karşımıza. Ama günlük yaşamda karşılaştığımız küçük küçük olaylarlardan giderek yaşadığımız minik sınavlarla, aslında sadece hoşça vakit geçirmek için bir arada olduğumuzu, daha derin düşünmememiz gerektiğini bize kanıtlıyorlar.
Özellikle günümüzde gerçek bir dost gerçek bir arkadaşla karşılaşmak kolay bir şey değil şüphesizki.
Dostluğun ve arkadaşlığın ruhuna yaraşır olması gereken özellikler, günümüzün şartlarında grileşmiş ve bencilleşmiş ilişkiler olarak bazen erozyona uğrasa da, dostluk, insanoğlunun dünya var oldukça özlemini çektiği bir kavram olarak kalacaktır şüphesiz
Bir zamanlar bir yerlerde okumuştum şöyle diyordu
” Bazı insanlar yaşamlarınıza girer, birlikte bir şeyler paylaşırsınız ve bir gün giittiklerinde arkalarında en ufak bir iz bırakmadıklarını fark edersiniz.
Sonra bir gün, yaşamanıza yine birileri girer. Onlarla da paylaşımlarınız yaşanmışlıklarınız olur, ve bir gün olup gittiklerinde kalbinizde kocaman kocaman ayak izleri bırakmışlardır ve artık siz eskisi gibi değilsinizdir.
Tüm dostlara kalplerinde kocaman ayak izleri bırakan bembeyaz, pırıl pırıl arkadaşlıklar diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.