KAPALI KAPILAR ARDINDA
Herkesin saklayıp da görmek istemediği şeyler vardır. Bu bazen
bizi rahatsız eder bazen de garip bir şekilde huzurlu hissetmemizi
sağlar. Peki içimizi dökme fırsatı varken, o dökülecek birkaç
kelimeyi içimizde tutmayı neden tercih ederiz? Güvenmediğimiz
için midir tüm bu içine kapanık hallerimiz? Yoksa korku mu bizi
engeller tüm bu rahatlama seanslarından? Diyorum da acaba
güvenmediğimiz şey kendimiz olabilir miyiz? Neden olmasın ki?
Zaten büyük ihtimalle de durum bundan ibarettir. Lakin biraz
düşününce insan hak vermiyor da değil. Çünkü en çok neyden
korkuyorsak, işte o korku bizi ele geçiriyor. Tam da o yerden darbe
alıp sendeliyoruz. Hatta bazen yıkılıyor, kendimize gelemiyoruz.
Düşündüm de bazen tüm açıklığıyla her şeyi bir şekilde anlatmak,
gerçekten de iyi hissettiriyor. Ama bunu illa bir insana anlatmaya
gerek yok. Alın karşınıza bir hayvanı, gerekirse deli gibi hissedin
ama anlatın. Ya da illa birisinin sizi dinlemesine gerek yok. Geç
aynanın karşısına kendine anlat. Bu hepsinden daha rahatlatıcı
bile olabilir. Bizi bizden daha iyi kim anlayabilir ki zaten? Önemli
olan paylaşmak ise paylaşmanın türü hiç ama hiç fark etmez.
Anlatmanın ve üstünüzden kalkan yükün getirdiği hafifliğin tadına
varırsanız eğer, inanın bana bu tat yeterde artar bile.
Bunu bir dene.
Bu sana seni anlatmak. Bu sana seni tanıtmak.
Bu kendini kendin gibi anlamak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.