- 188 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kanatlanıyor Bunlar
O gün bayağı yorucu bir gün geçirmiş, neredeyse ayaklarımda, vücudumda derman kalmamıştı... Üç harfliler durmadan rüyama giriyor, çıkıyor bir daha giriyor ve beni rahat bırakmıyorlardı... İnsanda o üç harfliler ile rüyada karşılaşınca, bir kötü oluyor bir kötü oluyor, sormayın gitsin. Ha siz o üç harflileri diyorsunuz, onlar değil, onlar değil... Hani bu market olan üç harfliler, ben onlardan bahsediyorum...
Güçücücük limitli kredi kartım, son hızla gelip başımın üstünde durdu. Bana dönerek ’’Hadi atla da seni gezdireyim biraz.’’ dedi... Bindik mecburen ... Bir süratli gidiyor, adeta uçuyoruz göklerde. O üç harflilerin önünden geçiyoruz, daldık birisine. Marketin içinde rafları dolaşıyoruz, ama nasıl bir de bana sorun, ralli yapıyoruz adeta markette...
Raflara bakıyoruz her şeyin fiyatına zam gelmiş. Süratle çıkıyoruz marketten, öbür üç harfli markete dalıyoruz. Kartım bana dönerek ’’Bak sen daha emekli maaş zammını bile almadın hemen fiyatlara giydirmişler.’’ Uyku sersemliğindeyim hala ’’Ne giydirmişler anlamadım.’’ Kartım bana dönerek ’’Uyu sen daha uyu uyanamadın fiyatlara diyorum iyi geçirmişler.’’ Durum birden elimi kafama vuruyorum ’’Ah ulan ah bende bunun hesabını sormaz mıyım?’’ Kartım gayet sakin ’’Sormazsın sormaz, ben seni bilmez miyim.’’
Bir şeyler alsak da bari bir iki marketten girmişken, öyle dönsek eve diye düşünüyorum, ama sadece düşüncede kalıyor. Rakamlar rakamlar başımın üstünden adeta resmi geçit yapıyor. Patates otuz lira, soğan yirmi lira, elma kırk lira, maydanoz, dereotu bile on lira ... Of ki offff! Nasıl çıkarız bu işin içinden...
Çikolataların bile fiyatı artmış. Artık torunlara bile çikolata alırken kırk kere düşüneceğiz herhalde. Kartım ’’Ben varım ya ne düşünüyorsun cırt cırt çekersin.’’ Vay be kıyağına bak kartımın bana yaptığı. ’’İyi de ekstre geldiği zaman ödememe de yardım edersin o zaman.’’ Mırın ve de kırın sesleri havada şöyle bir gitti geldi kartımdan. ’’Vallahi ona ben karışmam ekstre atlatırsın asgarisini ödeyip.’’ iyi be oda var doğru ya... ’’İyi de o zamanda faiz iteliyorsun bana.’’ Kartım durur mu... ’’Vallahi ben itelemiyorum banka iteliyor benim bir günahım yok.’’ Öyle diyorsun yani...
Ne zaman bitecek bu rüya yahu! Rüya demek de doğru değil kabus kabus bu resmen. Jet gibi uçuyoruz marketlerin içinde, ama her ne hikmetse bir şey almaya kalktık mı kartımdan çıt yok. Kartım ’’Bak sana küsüyorum ama ha!’’ Kartım bu hemen cevap hazır ’’Bana ne küsüyorsun bilader baştakilere küs, ben sana yardımcı olmaya çalışıyorum.’’ Peh peh peh ki peh! ’’Ne yardımcısı ancak içeri atıyorsun beni, bundan sonra az kullanacağım seni .’’ Kıs kıs güler kredi kartım ’’Çok gördük öyle söyleyenleri çok gördük sonrada hepsi kucağımıza düştü düşüyor da sende geleceksin yine benim kuvvetli kollarıma.’’
YORUMLAR
Merhaba Ahmet bey, çuvaldızı ne kadar nazik kullanıyorsunuz. kutlarım .
Sizi okumak bir zevktir benim için.
Selam ve sevgiler.
Ahmet Zeytinci
Kredi kartı ne yapsın ki?
Her şey çıldırmış üstüne geliyor.
Sahibi asgari ödeme tutarını bile zar zor ödüyor.
Taa nereleri düşünüyor.
Sahibinin ayağı bir tökezlese Allah korusun temerrüt faizi bilmem ne üzerine çullanacaklar.
Kredi kartı ne yapsın.
Onu düşün bunu düşün kafayı yiyecek.
Bütün umudu emekli maaş zammındaydı ondan da havagazı aldı.
Garibimin "belki biraz rahatlarım" umudu da güme gitti.
Çok güzel bir yazı, mükemmel bir ironi.
Var ol kardeşim.
Selam ve saygılar.
Ahmet Zeytinci
Can Dostum.
Sen hep pozitif bakar kendine has üslubunla acıyı bile bal eylersin.
İyi ki öylesin iyi ki öyle yazıyorsun.
Kredi kartıyla ilgili bende çok önceden bir yazı yazmıştım.
Yorum yerine o yazıyı kopyaladım. yapıştırdım.
Yorum okuyuculara kalmış.
Seni kutluyor selam ve Saygılarımı gönderiyorum.
Evdeydi. Başını ellerinin arasına aldı. Dirseklerini masaya koydu.
"Offf" dedi.
"Offff… Offff"
Yerinden kalktı. Kenarını açtığı perdeden sokağa baktı.
"Belki de buraya bir kamyon gelecek, buzdolabı, çamaşır makinesi daha başka ne bulursalar alıp götürecekler? Ben nasıl bakarım komşuların yüzüne. Öleyim daha iyi…"
Telaşlandı.
“Sakin olmalıyım, daha henüz her şey bitmedi” dedi.
Yüzünü yıkadı. Yatak odasına geçti. Gardırobu açtı. Eline ilk gelenleri giydi. Dışarı çıktı.
Nereye gidecekti? Kararsızdı. Farkında değildi. Adımları onu alışık olduğu yere sürüklüyordu. Geldiğini karşıdan gördüler.
“Bana geliyor” dedi birisi.
Diğerleri;“ Hayır, hayır bana geliyor”…
Cebinden cüzdanını çıkarttı. Saydı. 1, 2, 3, 4, 5, 6…
İlk sıradakine yaklaştı. Birini çekti.
DIIT, DIIT, DUUT, DIIT
ŞIKIR, ŞIKIR, ŞIKIR . Aldığı paraları cebine koymadan diğerine yöneldi.
Ne demişti O” ?
" ……… Son gün. Eğer ödeme yapmazsan, yapılacaklar belli. Ben son kez uyarıyorum."
DIIT, DIIT, DUUT, DUUT.
"Aç ağzını, aç" dedi.
Açılan yere kalın bir desteyi koydu.
ŞIIIRRKK.
"Sağ ol ağabey. Bana hiç kızma. Bana yukarıdan ne söylerseler ben de sana onu aktarıyorum."
Rahatlamıştı. Oradan ayrıldı. Ardından hep birlikte bağırdılar.
"Güle güle ağabey yine bekleriz."
O gittikten sonra aralarında konuştular;
"Haydi, yine iyisin. Paçayı kurtardın "
"Evet, öyle oldu. Bunları sıkıştırmazsan ödemezler. Ben işimi hallettim. Bundan sonrasını da biraz evvel veren düşünsün"
Hep beraber güldüler. Sonra gözlerini yeni gelene çevirdiler.
Markete uğrayacaktı. Vaz geçti.
“ Bu marketçiler de çok uyanık. Sepetleri bilerek büyük yapıyorlar. İki kalem bir ihtiyaç için dahi gitsen, sepeti doldurup öyle çıkıyorsun” diye düşündü.
Yolunun üzerindeki mağazaya uğradı. Çoktandır aklına koyduğu montu alacaktı. Ayakkabılar, kazaklar da indirimdeydi. Onlardan da aldı. Uzatılan aletin tuşlarına bastı.
Eve gidecekti. Telefonu çaldı.
"Ağabey nerede kaldın? Seni bekliyoruz."
"Eve gidiyordum da..."
"Ne var evde ağabey. Evdeki suya su koyuyorsun yine su oluyor. Ama burada ki hayat suyu öyle mi? Su koyuyorsun, beyazlaşıyor. İçiyorsun dünyan değişiyor. Hadi gel nazlanma seni bekliyoruz. Haydi haydi…!"
Eve gitmekten vaz geçti. Neşesi yerine gelmiş, canlanmıştı. Arkadaşlarıyla buluşacak, defalarca dinlediği fıkraları yine dinleyecek, kahkahalarla gülecekti.
Hesap ödeme vakti geldiğinde arkadaşlarından bazıları tuvalete gidecek, bazıları derin sohbete dalacaktı yine cebindekilerden birini çıkaracak, hesabı ödeyecekti. Olsundu…
Ağabey olmak kolay mıydı?
Bir an evvel sahte mutluluğa kavuşmak istiyordu.
Hızlandı.