- 244 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
YENİ YILIN İLK GÜNÜNDEN MERHABA
YENİ YILIN İLK GÜNÜNDEN MERHABA
Biten bir yılı dün gece 24.00 de kullanıp kullanıp paçavra gibi çöpe attık ve yeni başlayan yepyeni bir yıla da umutla gülerek sarıldık sanki kırk yıllık ahbapmışız gibi. Daha ilk günün başındayız ve bu sabahın ilk güneşini İzmir’de göremedik. Ülkemin nerelerine yağmur yağdı bilmiyorum ama İzmir’de yeni yılın ilk gününü yağmurla karşıladık. Ama iyiydi yağmur.
Rabbim şunu demiştir diye düşündüm; Ey insanlar!.. Yeni yılı yıkadım temizledim verdim size.
Eski yıllarda yaptığınız kötü şeyleri yapmayın.
Adil olun, hiçbir kulum diğer kullarıma eziyet etmesin. Hak yemesin, bir kulumun dahi hakkıyla yanıma gelmesin. Dünyayı cennet yapasınız diye verdim size. Cehenneme çevirmeyin…
Her yeni yıla girerken hoş geldin denir. Yeni dediğimize göre bir de bunun eskisi var demektir.
Her yeni biraz da eskimeye yüz tutmuş demektir. Geçen yıl yeni olan bugün eski oldu.
365 gün sonra 2024 de eski olacak. Bu bir devinim aslında…
Zaman ne çabuk geçiyor!..
2000 yılına girdiğimiz günleri hatırlıyorum. Milenyum çağına girdik diyerek ne de çok sevinmiştik. Milenyum Çağı da neyse artık? Sanki daha önce o çağa girip çıkan varmış, gitmiş görmüş gibi bir umut fırtınası esmişti dünyada...
Çifte bayram havasında girmiştik 2000 yılına. Hem yeni bir yıla hem de Milenyum çağına.
Üç bin yılda insanlık tarihinin geldiği yeni bir çağda yaşamak yani. Savaşların son bulduğu, barışın egemen olduğu, kardeşliğin huzurun geliştiği, doğanın korunduğu yeni bir çağ diye sunuldu.
Sihirli bir değnek değecek, dünya da kötülüğe dair ne var ne yok düzelecek sanmıştık.
Değişen ne var diye düşündüm.
Düzelen bir şey olmayacak elbet. Ama ben umutluyum. Hani derler ya; umut fakirin ekmeği. İşte öyle umutluyum…
Sonuçta vara vara açmazların, savaşların, doğanın talanının pervasızca sürdüğü limanlara vardık ki her an.
Tarihten ve doğadan alınmayan dersler ağır faturalar çıkarır. Sonuçlarını biz hissetmesek de çocuklarımız, torunlarımız çeker.
Ne yapmalı?..
En kabasından bu düzen değişmeli!..
İşte bu yüzden geçmişi özlüyorum. Büyümek için beşer, onar adım attığımız geçmiş yılları...
70’li, 80’li, 90’lı yıllarda büyüyenler için hayatta kalmanın bu kadar zor olmadığı o yılları...
Şimdi hiç bir şeyin tadı yok.
Çevreden gelen korku duygusunu yaşamadan, korunaksız, özgür davranan, bize verilen görevleri bitirmek için çabalayan, üzüntülerimizi yeri geldiğinde paylaşan yeri geldiğinde de saklayan, yardım sever, sevgi dolu, egosuz, gıybet yapmayan, arkadaşının, dostunun başarısını kıskanmayan insanlara ne oldu… Yediklerimizi, içtiklerimizi, gördüklerimizi geçtim, insanların da tadı yok!.. O günün gülen çocuklarına, büyüklerine kısacası insanlığa ne oldu?..
Sahi ne yaptılar bize böyle?..
Bilgi en kıymetli hazine… Bilgiyle ve pratikle gelişecek garipler akımı gecekondulardan gelip meydanları zapt ettiğinde fabrikaları, tarlaları kilitlediğinde zannetmeyin ki ülke batacak. O zaman kutlanacak yeni yıllar bayram olacak. Zarar gören, bir avuç azınlığın ve onların iktidar gücü olacaktır.
Müslim babanın bir şarkısı vardı. ‘Yakarsa dünyayı, garipler yakar’ diye.
Garipler yakacak sonunda dünyayı, doğrudur. Gerçekte haramileri tepede tuttuklarının farkına vardıklarında. Çünkü garipler olmasa fabrikalar, tarlalar, bilgisayarlar çalışmayacak.
Üretim araçlarına sahip olanların dünyaları parçalanacak. Milyonlarca garibin emekleri haramzadeler tarafından kullanılarak paraya çevriliyor. Garipler de karın tokluğuna şans oyunlarına bel bağlayıp ‘ya çıkarsa’ umuduyla yaşıyor.
Bu günkü dünyaya bir bakalım. Ama hangi gözlükle ya da hangi açıyla baktığımızı bir sorgulayalım. Egemenlerin açısından bakarsak bir başka, işçinin emekçinin açısından bakarsak bir başka dünya görürüz. Sonra da kendimize bakalım biz neredeyiz? Egemenlerin sınıfında mı? İşçinin, emekçinin, memurun olduğu sınıfta mı? Bırakalım ‘ya çıkarsa, yarın zengin olursam’ hayallerini. Can Yücel’in deyişiyle; ‘Sınıfını bil safa gel’. Unutmayalım hangi sınıfta olduğumuzu. Bunu hatırladığımızda gerçek yeni yıllara gireceğiz.
İnsanlar bilinçaltında her 31 Aralık’ta geride kalan hayatın sona erdiğini ve 1 Ocak’ta bambaşka bir dünyanın başlayacağını zannederler.
Oysa sadece takvimlerdeki rakamlardır değişen... Kimsenin huyu, alışkanlıkları, zaafları değişmez. Dünya da eskisi gibi döner ve her yazın arkasından hep sonbahar gelir.
Hem ne demiş Şems-i Tebrizi: "Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?..”
Yeni yıldan ne umarsanız umun, önce inanmak gerek. İnanın ki umudunuzun peşinden koşabilesiniz…
Herkese umutlarının peşinden koşabilecekleri, sevdiği şeylere ve kimselere vakit ayırabilecekleri güzel bir yıl diliyoruz.
2023 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kaldı. Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi diliyorum. Düş olmadan büyük şeyler yapılamaz. Umarım 2024 yılında tüm düşlerinizin gerçekleşir ve size daha fazla umut, daha fazla sevinç ve daha fazla mutluluk getirir.
Umarım bazı kesimler doğanın dengesini bozacak olamaz düşlerden vazgeçerler.
Ancak farkında olmadan ya da bazen farkına vararak, yaşamımızda yenilikleri istediğimiz halde geçmişe takılıp kalabiliyoruz.
Ne için?.. Kim için?..
Yalnızca kendi hırsımıza yenik düştüğümüz için. Geri adım atmamak için. Geri adım atınca ya da özeleştiride bulunduğumuzda sanki bu bir zayıflıkmış gibi algılanıyor. Önemli olan insanın öz eleştiri yapacak gücü ve cesareti göstermesi ‘çok önemli’ diye düşünüyorum.
Geride bıraktığımız yıl içerisinde yaşadıklarımızı değerlendirmek için herkesi biraz sağduyuya davet etmek istiyorum. Yaşamınız ile ilgili fark ettiklerinizi, başkalarıyla paylaşmanız gerekmiyor.
Kendinize itiraf etmeniz, kendinize yüksek sesle paylaşmanız yeterli. Bu bile çok önemli bir gelişim. Değişim herkes için. Gelişmek için değişmek şart. Değişim olmadan gelişim olmuyor. Önemli olan eksikliklerimizin olması değil. Eksikliklerimizin farkında olmamız ve eksikliklerimizi, tamamlamaya çalışma çabamız.
Peki kaç kişi bunu yapabiliyor?.. Ya da yapmak için çaba sarf ediyor?..
Herkes yaşamdan bir şeyler bekliyor. Yaşamda en iyisini hak ettiğini düşünüyor. Ancak hiç soruyor mu kendisine, peki ben yaşama ne veriyorum diye. Bir markete gittiğinizde bile alacağınız bir paket süt için bir bedel öderken, manevi değerlerin neden bedelsize hazır bir şekilde size gelmesini bekliyorsunuz?..
Beklemeyin isteyin ve almak için eylem zamanını bekleyin.
Nedir eylem zamanı?.. Elbette ki seçimlerdir…
Kurumların, siyasi partilerin, gündemdeki kişilerin, önce memleketimizin çıkarlarını, toplumsal barışı, huzuru, istikrarı gözetmelerini, uzlaşma sağlanmasını, şahsi ikbal beklentilerini geriye atmalarını, mevki planlamalarını Ülke merkezli-kişisel özverili değerlendirmelerini umalım ve isteyelim.
Uyum isteyelim, ahenk isteyelim ve istediğimizi de belli edelim.
Yazarak, konuşarak, anlatarak, en önemlisi de organize olarak, sivil toplum örgütlerimizle, basınımızla, medyamızla, gerektiğinde meydanlarımızda, gerektiğinde seçim sandıklarında bu Ülkenin sahibinin, bu millet olduğunu, milletin tercihinin de esas olduğunu, bu tercihin de demokrasilerde çoğunluk oyu ile belirlendiğini, bu sebeple de, ancak tartışmasız çoğunluğun tercihine, azınlığın saygı ile riayet etmesi gerektiğini de vurgulayalım…
Vurgulayalım ki, kimse kendinde milletten almadığı bir hak ve yetkiyi vehmetmesin.
Geçmişin, geleceğin muhasebe ve planlamaları doğru yapılsın.
Toplumsal barış olsun, ekonomik istikrar olsun, huzur olsun, sükûn olsun.
Dün gece saat 24.00 de geride bıraktığımız 2023 yılında kimi arzularına kavuştu, kimi beklentilerini bulamadı, kimileri de bu dünyadan sevapları ve günahlarıyla aramızdan ayrılıp ahrete intikal etti…
Her yeni yılda klasikleştiği üzere herkesin beklentileri var.
Bende de kendi adıma Türk Müslüman dünyasının birliğini huzurunu, refahını ve sağlığını istiyorum.
Ötekileştirilen değil kucaklaşan halklarla birlikte, bölgesinde dostuyla düşman, düşmanıyla dost olmayan bir ülkede yaşamayı arzuluyorum…
Yeni yıllar, yeni umutları da beraberinde getirsin istiyorum.
Sevgi istiyorum sevmekten vaz geçmek istemiyorum…
Sevelim sevilelim. İnsan sevgisi karşımızdakine içten gülebilmektir. Tükenme yoluna düşmüş insan sevgisini, yoluna çıkıp geri çevirebilmektir insan sevgisi. Tanıdık tanımadık her karşılaştığımıza, “seni gördüm, sana değer veriyorum” manası yüklenmiş bir selamı esirgememektir insan sevgisi. Her insani ihtirası yenip, güzel örnek olmanın en iyi nasihat olduğunu hissettirecek bir olgunlukla davranabilme gücüdür insan sevgisi. Hayat sevince sevilince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Ardında bırakılan koskoca bir yıl kaçırılan otobüsler, akıp giden zaman, kaybolan yıllar, üzüntüler, kederler, hayata dair ne varsa yaşanan hoşnutsuzlukları geride bırakıp yeni bir yıla yelken açıp umuda doğru yol almanız dileğiyle.
Bu yıla kadar yaşamdan ne bekliyorum ya da yaşam bana ne verdi, diyenlerdenseniz; geç kalmış sayılmazsınız. Şimdi ben yaşama ne verdim demenin belki de tam zamanı!
Koca bir yıl geçti gitti. Giderken neler götürdü?..
Kapımızı çalan yeni yıla “Hoş geldin” demeden önce şairin “iki el bir baş içindir” uyarısını dikkate alıp geçen yılların nefis muhasebesini yaparak “nerden geldim, nereye gideceğim” sorularına cevap aramak, sonra da gelen yeni yıla “HOŞGELDİN YENİ YIL” demek daha anlamlı olmaz mı?..
Gönlünüzden geçen ne varsa sizlerin olsun. Vatanımın her bir karış toprağında ki her bir ferdi ve yer küredeki tüm Türk ve gerçek Müslüman soydaşlarımız… Ülkemizde yaşayan dost gayri Müslüm vatandaşlarımız Mutlu Seneler... ‘Yaratandan dolayı yaratılanı seven’ ben hepinize sevgi ve muhabbetler iletiyorum…
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”
Herkese 2024 yılının en başta sağlık daha sonra ise kayıplarınızın az olduğu, kazançlarınızın daha sonra kayıplarla sizi hüsrana uğratmayacak kazançlar olmasını diliyorum. Her şey dilediğiniz gibi olsun...
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun... Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Hoş kalın hoşça kalın ama her dem sevgiyle dostça kalın... Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
01.01.2024
Ömer Sabri KURŞUN
YORUMLAR
Hislerime tercüman olan her satırının altına imza atabileceğim, haklı sitemlerle harika yazılmış ve öğütlerle bezenmiş muhteşem güzellikteki paylaşımınız için ayakta alkışlıyorum, kaleminiz dert görmesin.
Herkesin okuyup düşünmesi gereken bir paylaşım olduğu için umarım güne gelir ve okumayanlar da okur diye ümit ediyorum.
Yeni yılda her şeyin gönlünüzce olmasını ve sevdiklerinizle birlikte sağlık, mutluluk ve huzur içinde nice yıllar, hayırlı ömürler diliyorum.
Sonsuz selam, sevgi ve saygılarımla 🦋🌸🌷