- 1126 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sen De
SEN DE
Sevgili dostum,
Son zamanlarda sohbet ve hasta ziyaretlerinde bana garip gelen ama insanlara normal gelen şeyler yaşadım.
Sohbet ettiğim bir arkadaşım yüksek lisans yaptığını benim de yapmam lazım olduğunu falan söylemeye başladı. Şaşırdım. O yaptı diye benim de yapmam mı lazım ?
Bir hasta ziyaretinde hastanın kedi beslediğini, ailece kedileri sevdiklerini söylediler. Bizim neden beslemediğimiz bahis konusu oldu. Halbuki evde kedi tüyüne alerjisi olan insan olup olmadığını bilmeden bunları söylemesi de garibime gitti. Yaptığımız her şeyi başkalarının da yapmasını istemek garip.
Sevgili dostum,
Aynı şeyi ben yapsam mesela “Ben kitap okumayı severim sizde sevin” desem. Benim onların tavsiyelerinden daha garip bakmaya başlıyorlar. Hatta kitap hediye etsem bile kitaplıklarına dahi koyma nezaketine katlanmıyor çoğu insan ve bir süre sonra “sen bana kitap vermedin ki” diyebiliyorlar.
Sevgili dostum,
Onlarda kendi açılarından güzel tavsiyede bulunuyorlar ama herkesin alışkanlıklarının seçtiklerinin farklı olduğunun da toplum olarak farkına vararak başkalarına bir şey tavsiye ederken dikkatli olmamız gerekmez mi?
Değerli dostum,
Farklılıklar güzel şey, insanların birbirinin bilgi ve kültürel olarak zenginleşmelerini sağlar ama öyle düşünmeden karşımızdaki insanların şartlarına yaşam tarzlarını düşünmeden “sen niye hayvan beslemiyorsun?” diye sorumuza “hastamız var” , “ alerjimiz var” gibii cevaplar alırsak bu sefer mahçup olan bizler oluyoruz değil mi ? Bu yüzden sohbetlere daha dikkat etmemiz gerekiyor herhalde.
Sevgili dostum,
Gene insanların sevmediği hareketleri ısrarla yapmamız veya sevmediği kelimeleri konuşmamızda onların bizden sevgisini azaltmasını ve uzaklaşmasını sağlıyor. Çok zaman insanlar bunun farkına bile varamıyor. Gene uzaklaşan insanı “burnu büyüdü” diyerek suçlamaya kalkıyorlar sanki bu davranışın sebebi kendileri değilmiş gibi... İşte bu tutumdaki insanlar toksik davranışları ile insanı çok yoruyorlar. Anlamsız davranış ve sözleri dinlemek ve muhatap olmak insanı yoruyor kitap okumak dinlendiriyor. Huzur veriyor. Mutlu ediyor.
Sevgili dostum,
“Eğitimci” insanların kitap okumaması, okuyanı ve yazanı sevmemesi, saygı duymaması kadar acı bir şey göremiyorum. O yüzden de okumak huzur veriyor insana. Okumayı seven ve okuyan yazana saygı duyan eğitimcilere de saygı ve sevgimiz sonsuz her zaman.
Sevgili dostum,
Gelişmek istiyorak ülke olarak çocuklarımıza okumayı yazmayı sevdirmenin yollarını aramalıyız. Her türlü imkansızlıklara rağmen okuma sevgisi edinerek engelleri aşan ve başaran insnalar ile çocukları sık sık bir araya getirmeli, akrabalarda okuyan insanları evlerinde iş yerlerinde sık sık ziyaret ederek saygı ve sevgimizi göstermeliyiz ki, çocuklarda okuyana yazana sevgimizi görerek okumaya heves etsinler. Eminim çocuklarımız bizlerden daha iyi gözlemci ve bizden daha çok anlayışlı ve hevesli aynı zamanda sevgi dolular ve okuyanı seviyorlar.
Sevgili dostum,
“En çok sevdiklerimiz en çok kendimize benzettiklerimizdir” der bir büyük. Nerede ise bziim gibi düşünmeyen insanları ötelemekte yarışan bir toplumuz. Farklılıklara saygı gösteremediğimiz gibi “bizim söylediğimizi yapsan, bizim sözümüzü dinlesen iyi olur” diye tavır takınan o kadar çok insan var ki toplumda. Hatta bize değer vermediğini adı gibi bilen ama “sen kendi değerini bilmiyorsun” diye durmadan bangırdayan insanda çok. Böyle insanlara hayretle bakıyorum. Karşısındakine saygı göstermeyip de saygı beklemek...
Sevgili dostum,
Tavsiye isteyene tavsiyelerde bulunmak güzel şey ama , muhatabımız istemeden “sen neden yapmıyorsun, şunu şöyle yapsan iyi olur” türünden konuşmak da baskı gibi oluyor muhatabımıza. Ya da ben öyle hissediyorum. İsteyen zaten sorar önerini alır. İstemeyene selam verip geçmek en iyisi.
Sevgili dostum,
Aynı şeyi durmadan muhatabına yasaklarken “yapma etme” derken kendisi aynı şeyleri ısrarla yapanlara da hayret ediyorum. Yapmadığını başkalarına tavsiye etmesi de insan için olumsuz tavır oluyor. Çocuklar bile ne dediğimize değil ne yaptığımıza bakar. Büyüklerde zaman zaman demez mi “ biz anne ve babamızdan böyle gördülk” diye. “Duyduk” demezler “gördük” derler çoğu zaman. Bu çocukların keskin gözlemciliğini gösterir.
Sevgili dostum,
Burada anlatmak istediğim kimseye istemeden tavsiyede bulunmamanın önemi. Ne kadar samimi olsak da muhatabımızn durumu tavsiye ettiklerimize uygun olmayabilir.Onun özel durumuna bakarak konuşmak ve onu kıracak ve üzecek sözlerden kaçınmak da sanırım insan olmanın gereği.
Sevgili dostum,
Biz yaşadığımız olaylardan ders alarak olması gereken ve olmaması gereken toplumun genel kurallarını , insanların daha huzurlu olması için naçizane öneriler olarak yazıyorum sana mektup olarak. Bu yazdıklarımız kimseyi ima etmeden ayar verme amacı taşımadan yazdığımız ve gönül diyarından gelen düşüncelerin yazıya dökülmesinden ibaret. İsteyen kabul eder isteyen oınaylamaz. İsteyen doğru bulur isteyen yanlış. Ona da saygımız var.
Sevgili dostum,
Mektuplarımızı okuyunca zaten sende kabul ettiklerini ve etmediklerini çay içerek ettiğimiz sohbetlerde açıkça bana anlatıyorsun. Ben de dikkatle dinleyerek gerekçemi sana anlatıyorum. Bu da dostluğumuzun pekişmesine ve kenetlenmesine sebep oluyor
Sevgili dostum,
Yaşadıklarımızı anlatırken zaman geçiyor. “Söz uçar yazı kalır” derler. Yıllar sonra bu mektubu sen de bende okurken bakalım neler düşüneceğiz. Ya da okuyan . Ama gerçekler her zaman diridir ve ölmez.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.