- 235 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR RÜYA VE FIRAT YILMAZ ÇAKIROĞLU
Bilim adamları rüyayı; “Uykunun REM evresinde gerçekleşen işitsel ve görsel algıya bağlı duygular bütünü.” olarak tanımlıyor.
İslami kaynaklara göre ise rüya üçe ayrılır.
- Rahmani Rüya: Buna rüyayı sadıka yahut rüyayı saliha da denir. Bu tür rüyaların doğrudan Hak tarafından telkinler olduğuna inanılır. Hz. Peygamber (sav) bu tür rüyaları müjdeleyiciler anlamına gelen mübeşşirat olarak nitelendirmiş ve nübüvvetin bitiminden sonra da mübeşşiratın devam edeceğini bildirmiştir.
- Şeytani Rüya: Şeytanın aldatma ve vesveselerinden doğan karışık hayaller, yalan ve batıl düşler, insanı kötülüğe sevk eden telkinlerdir.
- Nesfani Rüya: Nefsin hayal ve kuruntuları uyku esnasındaki dış etkiler ve günlük meşgalelere ilişkin rüyalardır.
Salih rüyaların kaynağı konusunda ihtilaf vardır. Mu’tezile kelamcılarına göre; uyku halinde idrak olmadığı için rüyada görülenler hayaldir. Kelamcılar, rüyada görülenlerin mânâ aleminden rü’yet alemine semboller şeklinde ilham olduğunu savunur. Tasavvuf ehline göre ise rüya, ruhun uykuda misal alemini seyretmesi ve bu esnada gördüklerini uyanınca hatırlamasından ibarettir.
“Bütün bunları niye yazıyorsun?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Dün Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU ile ilgili paylaştığım şiirden sonra bir kardeşimiz mesaj yoluyla ulaşarak bir rüyasından bahsetti. Rüya tabirinden anlamam ancak beni çok etkiledi. Kendisinden izin alarak sizinle paylaşmak istedim.
Kardeşimiz diyor ki; “Ağabey Fırat Çakıroğlu ile ilgili geçenlerde bir rüya gördüm. Kalabalık bir yerdeyiz, salon gibi bir yer. Bir toplantı var. Fırat ve bir arkadaşı da orada fakat yanındaki kişiyi tanımıyorum. Toplantı bitince çıkışta Fırat ve arkadaşı çok fazla kişinin saldırısına uğruyor. Fırat ve yanındaki kişi mertçe yiğitçe yumruklarıyla hepsiyle mücadele ediyordu. Fırat onlarca kişinin ortasında kalıyor fakat ne yapıp edip aralarından sıyrılıyordu. Kalabalık o kadar fazlaydı ki hiç kimse müdahale edemiyordu. Fırat sonunda yere düştü fakat onlarca kişiyi de yere serdi. Kalabalık hayretle izledi. Fırat yerdeydi ama insanlar saygıyla bakıyorlardı ona.
Dün gece geç saatlerde sizin paylaştığınız şiiri okuyunca aklıma bu rüya geldi. Ve şeytani bir vesvese ile aklımdan, “Acaba Fırat gerçekten şehit mi düştü yoksa bir heyecanla kuru bir kavga uğruna gençliğinden mi oldu?” diye geçirdim bir an.
O düşünceyle uykuya dalmışım. Rüyamda ise kalabalık bir cemaatin bulunduğu bir Camii de bir cuma saati Fırat kürsüde imam kıyafetleriyle vaaz vermekte ve cemaat pür dikkat Fırat’ı dinlemekteydi. Cemaatin arasında hareketimizin önde gelenleri de vardı. Bu rüya beni çok etkiledi ve sizinle paylaşmak istedim.”
Ben de okuyunca ürperdim ve sizlere aktarmak istedim.
Bu vesile ile Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU öznesinde tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Aziz ruhları şad olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.