- 1050 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAK ORTASINDAN CANSIZ BİR GENÇ VE DE ÖLÜMCÜL SANRILAR...
Görmüyorladı sokak ortasında yapa yalnız bir insan ve de elinde tutuşmuş birkaç satırlık kağıt.
Sonsuz yüreğin anlık atışlarındaki heyecan.
Hayat öyle insanlara dönüşür ki bilinmez soğuk bir kaldırım ortasındaki sokaktan yapayalnız bir ceset.
Kaşif’in hayat serüveninin başlayıp ile bitişi arasındaki ara çizgiye odaklanmalıydı.
Tütsülerin karanlıklar arasından dans edercesine yayılan kokusundan ilerleyen bir odanın çapraz köşesinden başlayan bir hayat.
Annesi çok zamanlarca terk edilmiş eski Avrupalı kadınlardan göç etme bir aileden geliyor sanılırdı.
Çok fazla konuşmaz ve de her vakit kimseyle hiçbir sözcüğün dahi çıkmayacağı kenetlenmiş suretiyle ufak bir evin yansımalarıyla geceleri aydınlatan bir gece Kaşif dünyaya gelmiş ve asıl sorunlarsa ondan sonradır başlamış ve hayatın ilerleyişi çok da daha çetindi.
Kaşif , çocuksu yılların yaramaz sancılarıyla sarsıntılı bedeninden gün ışımasından batışına değin yaptığı yaramazlık çevrede çok da yankılanır bir hale gelmişti.
Babasının onu daha doğmadan çetin bir kış gecesi bir fırtınada hayatını kaybettiğini bilmediği o yıllar hayalin gerçeğe olan sahte gülümsemesi , içlerdeki susmaz kuşların ilkbahar cıvıltılarını anımsatır ve derindi.
Zaman gök kubbe altında öyle bir çökmüştü ki Kaşif’in bakışlarının soğukluğunun nedenleri anlamak çok da vahim olmaz, anlayamaz değillerdi.
Sabahları ilk kuş sesleriyle soluğu aldığı evinin yanındaki demirli çınar ağacı onun koruyucusu ve de dert ortağı denilebilirdi.
Hele ki her rüzgarın dallarına dokunuşuyla gelen ses onun kendisiyle olan ruhani seslenişi, duyularının manasal olarak vücut bulduğunun bir göstergesiydi.
Kar yağdığı zamanlar çok üzülür Çınar ağacının üşümesindendir aşırı dertlenir ,yemeğini dahi eksik ederdi.
Nasıl ki bir insanın tek dostu tabi ki insan değil de bir kedi vs. ise Kaşif’inde tek dostu Çınar ağacı ve de ona sarılmanın verdiklerini anlatabilmek kelimelerin acizliği ,soğuk hissini çözmek ki suya yazı yazmaktan da soyut bir gerçekti.
Günler ve de eksilmeden zamanın insan bedenine yaptıkları Kaşif’in genç bir deli kanlı olması , Çınar ağacıyla olan bağımlılığı bir açmaza sürüklenen hayat döngüsünün kırılmaz bir düş yığınının altından kalkamaz dertlerin çıkacağının olasılığıyla kalınmış ,
bir gün ayrılığın sönen yıldızlardan haberdar bir vakit gerçekleşeceğini ruhlardan sallantılık travma sözcüklerin çıkmaz elim bir hastalığıyla söylenebilirdi.
Kaşif şehrin uzak bir yerinde cansız bulundu!
Evet ama neden ?
Çocukluğunun ve de öyküye anlatılan hayata bakıldığında bu soru hala gizem.
Elindeki sımsıkı tuttuğu kağıt parçaları ve de yüzündeki açık gözlerden taşan kızıllık söylenecek sözlerin nasıl yersizliğini ifade eder onu insanların çarpışan zihinlerine ki sormak kayıtsız kalınamaz böylesi durumu açıklamanın yanında hafif dahi kalınan , suallerin çarpışan sonuçlarına doğru iz düşüm bir sona doğru ölüme götüren şey ki
nedenlerini çözmek fazla bir hayat bilgisinden haberdar mı olmak demektir onu hala çözülemez.
Kaşif bir gece ansızın bir sokak ortasında kimselerin bilmediği bir sualden cansız yatar kalması annesinin yakarışlarından cansız ,üzeri kağıtlarca örtülmüş çekilen fotoğraflarından daha da dram olacak şey pek mümkün görülemez.
Kaşif’in çocukluğuyla ölümü arasındaki boşluk hala bir sır.
Elindeki sımsıkı tutulmuş kağıtlardan çözeceğimiz ne varsa onun üzerinden bir sonuç sizce nasıl bir durumlara doğru sürükler onu bilmeye zorlanan herkesin sonsuz şüphelerinden sadece bir tanesi binlercesinden.
Ölüm şüphelilerinden kimler mesul , sebepleri ve de ortaya çıkacak devasal ölüm ağı.
İnsanın bu kadar bilinmez bir canın ölüme doğru kaybolan çıkmazı ,merakının da ötesi hatta suallerinden en dip noktası.
Kaşif, neden ,nasıl öldü?
Onu ölüme doğru sürükleyenler ne?
Şu konuda hemfikir olunmalı bu sıradan bir can verme değil!
Kaşifin o dönemler yalnızlık ve onun toplumsal dışlanmayla yeni bir hayat macerası arayışı ,
yeni hayat altındaki çektiği para denilen zamanın vahşi musallatıyla sokaklarda geçen bir sürecin kendini her gece bir bankta uyumaktan , bir de aşk olgusuyla sarıldığı satırların tek taraflı oluşu ve o kişinin verdiği yanıt olayın derinliğinden çıkmaya ve de konuyu olduğu gibi subjektif somutlama nedenlerinden.
Kaşif öyle biri ki doğduğu , ilk adımlarını attığı çevre ve onun tek dostu sadece bir ağaç.
Çınar ağacı!
Böylesi ruhtaki bir gencin büyük şehrin ayaklarında hayatta kalabilme olasılığı malümunuzdur.
İnsan daha başka bir insan ve topluluğunun soğuk ikliminde hayata , yaşamın damarlarına tutunması hayatın reel gerçeğine ki aykırı!
Bizlerin dahi anlaşamadığı bir toplumun yapayalnız bir yerde büyümüş bir genci yutması bir acıdan da öte utanç!
Çünkü günümüz dünyasına Kaşif gibiler yaşanması gerekmez birer maddeden ibaret bir metadır.
Toplumun kültürel boyutu öyle diplere çalkantılı olmuştur ki dışardan objektif bakılmadan bu çöküşü görebilmek imkansız.
Bir de Kaşif çok hassas bir genç, naif ,azla mutlu olabilen ,saf.
Günümüzün vahşi insanlarına kolayca yem olabilen türden.
Bizler karşılıksız iyilik yapmayı unutan , büyüklerinden küçüklerine saygıyı, çevreye kendi evimiz gibidir bakmayı bilmez sadece parasallaşan bir ekonominin adı adım çökeceği ve tarihe geri gelemez insancıkları.
Kaşif ve onun ellerindeki kağıtlardaki sır asıl konu gibi gözüken.
Muhtemel sevdiği kız için yazdığı mısraların değeri olmadığının ruhundaki zalim acısından ve de açlığın verdiği gurur.
Kimseden isteyemeyeceğini bilmek ve onun yarattığını yaşayamayan asladır bilemez!
Siz ya da bir başkası cebinde kaç lirası varsa kaç kişiye hiç çekinmeden yardım ettiniz?
Kaç insanı ,çocuğu mutlu edip alnından öpüverdiniz?
Üzgünüm koca bir hiç!
Evet evet koca bir hiç!
Bundan kızmayın bu gerçek öyle yalın ki insanın gururunun üst sınırını dahi aşan bir şey.
Yeni adım attığı topluma ayak uydurmanın sevdiği kişiyle kesişen bir gencin ayaklarına bağlanan taşlarının gücü o kadar hafif değil!
İnsan hayatında en çok sevdikten sonra hayatına kıyabilir ,ölüme doğru koşabilir.
Siz kaç defa sevdiniz hayatınızda?
Kaç kez masum bir insanı yüreğinizde taşıdınız?
Ona manalı şiirler yazdınız , okudunuz ,ruhunuzun sonsuzluğunu açtınız...
Kaşif adına ne kadar üzülsem de hıncım asıl topluma.
Kanatları kırılmış bir kuşu çamurlara sürükleyen duyarsız bir insan öte canlı yığını bu topraklara aittir olamaz!
Tarih böylesi toplumların silinmesiyle yığınlı.
O masum pırıl pırıl Kaşifler şimdi sır olup ölüme doğru gittiler nedensiz.
Özür dilerim Kaşif!
Seni ,senin o masum tatlı ruhunu ,sevgini taşıyamadık, gözlerinden her dökülen gece ki yaşı kurutamadık ellerimizle.
Rahat uyu arkadaşım.
Bizlereyse buna yaşamaktır denirse...
18/12/2023
Saat:00.00
YAZAN:YILMAZ SÜSLÜ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.