- 342 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
NAZİRE-HAFIZLA KIŞ KONUŞMALAR...
Hafızla kış konuşmaları öykündüğüm bir iklimde saklı mademki usta kalem Şükrü Erbaş’ın Ömür Hanımla Güz konuşmaları…
İklimler seferberliğini ilan etti, kadim dostum can yoldaşım hafız ve iklimlerin buklelerine yağan çiy tanesi gibi akan sel gibi yağmurun da güftesi mademki içimde ç/ağlayan o şelale.
Hüznümü kısa keseceğim ve mutlak bir mutluluk da dilemişken Tanrıdan.
Söylencelerin nazarında esen yel gibiyim.
İçimde saklı yalnızlığın gizemine dokunan bir el gibi kalemimin manevi varlığında hissettiğim o gaipten gelen coşkum ve ilhamın nazarında seken bir kuş gibiyim çalan şarkının da andığı üzere Arnavut Kaldırımlarında solan bir papatya çimentoyu delip geçen gücü rahmetin ve işte Rabbin varlığı ve hikmeti her gördüğümde her duyduğumda Rabbimi hissediyor olabilmenin huzuru ve İlahi Aşkın mahareti.
Kem gözler var oysa benim yolunu gözlediğim bir yârim var…
Yâdım mademki dünde kaldı yağan yağmurun şimşeklerle olan dansı ve işte içinde saklandığım o mukavva kutu ve damarımda akan kanın hız kesmediği gibi yüreğimin de mürekkebinde saklı yazılası şiirlerin hikâyelerin g/izi.
Bir mıntıka iken yerleşkem.
Bir rabıta ise kelamın dansı.
Bir revnak düş gibi bir acı gibi dik başlılığımın açtığı o dar kapıdan geçecek olansa ruhum ve ruhumda saklı gönyem belki de iletkim yüz ölçümüm en çok da kalemimi delici bir güçle A4 kâğıda saplamanın verdiği haz ile haizi olduğum duyguları da kâğıda dökmenin verdiği huzur ve haz ve işte kara kış çalmışken kapımı kardan adam yapacağım günlerin özlemi var içimde bir de bir de…
Hani şarkılarda ç/ağlayan dokunaklı sesi şarkıcının.
Hüznün hem bataryası hem angaryası hem yaygarası iken Kardan Kadın diyebilmenin ön sözü:
Mademki kadın/erkek eşit ve işte çağlayan kar taneleri yolu kâh Kardan Adama kâh Kardan Kadına denk düşen ve gökten yağan rahmetin adı iken İlahi Mecrada uçuşan yüreğimin tutulduğu rüzgâr ve aşkın İlahi çağrısı ile tüm ağrılarımın dindiği olsa gerek yarınların garantisi.
Umut ektim ekeli.
Sevgi biçtim biçeli.
Mevsimlerden sarkan bir el gibi ölümü def etmenin güncesi elbet Sığınağım elbet Sağanağım elbet İlahi Aşka meyyal her an her duygu her şiir bir kuvözde saklı olsa da yeni doğmuş şiirin heyecanı katlanırken şairin de yolunu gözlediği mutluluk gibi sabırla ektiği şükürle biçtiği her yeni gün her kelime şiirin de kalesi iken sığınılası bir köşe bir koşu sevdiğim bir koşu kendime kavuştuğum umudun tekkesi umudun teknesi.
Geçkin zamanların geçici sevdaları zanlarla süslenmiş belaların tasası iken kendine yenik düşen beşerin yok iken de ederi o azman nefsin ve işte nefesim yitene değin seveceğim.
Sevgili hafız, aşkın ayak izinde rastlaştım kendimle acının bitiminde biteviye hırpaladığım kadar kendimi canım yana yana ne yollar aştım sözcüklerim cayır cayır yanarken meğerse kendimleymiş savaşım.
Bir na’şım yok benim sadece bilakis nicesi.
Bir de aşım iken aşk ve çözeldiğim ve çöktüğü ayaklarımın dizlerimi değil dizelerimi dövdüğüm ve nazarında insanların bir o kadar cihanın, ben nazlı nazenin bir gelincik olsam bile zikrettikleri o ki: dikenlerime yaslıymış başım ve yüreğim.
Dik alası acının.
Dilaltı iken şiirlerim tek ilacım.
Fıtratımdaki firak.
Mizacımda saklı nice duygu nasıl da yeknesak.
Ötüşen kuşlar gibi bülbülle konuşup güle konduğum bilfiil solduğum soluduğum aşkın kayrasında saklandığım kadar özlemle andığım dünüm ve dünde kalan tüm anılarım.
Teselli babında yazıyorum mademki hafız.
Tecelli edenle de vuku bulmaz mı mucizeler?
Tırnak içinde saklı tutulası bir aşkın hangarı ve içine sığamadığım o devasa parantez ve elimde devasa bir asa nasıl ki hibe ettim ben duygularımı zimmetli olduğum kadar aşka ve yalnızlığa, bak nasıl da saat tutuyorum.
Zati ahalisi ömrün.
Zinhar sevdiğim bir o kadar içimde saklı o kördüğüm.
Koruma sadık közüme yanık tek kodladığım iken tekil hanemde saklı o tek hece ile de varım ben efkâra varım ben özleme hasret çektiğim kadar kendime açmaza her düştüğümde kâh şiir olur uçarım kâh hikâye olur nam salar ruhum ve feveran ettiğim kadar fedaisi olduğum duygularım ve firar ettiğim kadar bedenimden farazidir de benim dünyam tüm yenilgilerim kimine göre bir kazanım kimine göre bir kayıp aşkın saltanatını süren evrenden de uzanıp d/okunurum ben İlahi Ateşe içimdeki yangını büyütsün diye evren daha çok severim daha çok da yenik düşerim içimde saklı gizil benlere.
Ruhum coşkulu.
Endamım yitik.
Efkârımla dibi gördüğüm bir bitik hikâyede yeniden başlarım hayata ve kulvarımda hüznün nezdinde estiğim kadar asarım yüzümü astığım kadar resmimi eserim imge imge bir mevsimden ibaret değilim hem ben nefsime yenik düşmediğim kadar tüketirken nefesimi yeniden doğduğumun müjdesini verir yazdıklarım ve ölümün eşiğinde hüznün beşiğinde ansızın da hâsıl olurken mucizeler hem izini sürerim aşkın hem de gizlenirim sırça köşkümde.
Bir nidada asılı sessizlik.
Surelerde saklı huzur ve metanet.
Sureti kati yüz vermediğim kadar yalana.
Kolaçan dahi etmeden arkamı.
Yenik düştüğüm cihan ne ki, hafız?
Ben sadece mevsimlere meylederim.
Kışın soğuğunda doğan güneşim ruh eşimse sevdalı şehir.
Coşkuma yenik düşerim ve servetimi har vurup harman savururum lakin nasıl ki adı sevgidir haiz olduğum hazinemim elbet coşarım elbet dalgalanırım elbet açarım elbet solarım da sönmesin yeter ki İlahi Ateşin harı ve her hare benden bir parça kelamın da selamın da geri döndüğü kadar en şık şıktır kalbimin seçimi nasıl ki aşk var ölüm yok…
Nasıl da aşikârdır inancın zirvesi ve iman gücüme binaen bir de umut ve şiirlerim iken muadilim hüznüme yenik düşsem de yere düşmeden ayaklarımı da yerden kesen İlahi Adaletin vakıf olduğu asaleti tek solukta içime çektiğim kadar asi yüreğimde saklı iken en asil parçam kalemle istişare etmenin de güncesinde saklı iken hafızla kış konuşmaları mademki bunca yıllık hukukumuz var hafız yoktan var edene kurban olsun tüm benliğim aşkın nakşında sevginin nesrinde şiire özet geçen duyguların da tekelinde takatim kalmasa bile sürecektir mücadelem ve sonlanmayacaktır hem sevgim hem yazma hevesim…
Bil mukabil, sevgili hafız kadim dostum, baba yarım…
DİP NOT: Usta kalem Şükrü Erbaş’ ın Ömür Hanımla güz konuşmaları eserine duyduğum hayranlık ve kazandığım farkındalığın bir sunumudur kaleme aldığım bu yazı bu bağlamda içimden geleni paylaşmak istedim.
YORUMLAR
Mevsimler size kalem, sözcük gibi...
Dinmeyen rüzgâr...
Ve yağmurlu bir ağaç gibi ıslak..."
Ve ve ve....
Çok şey hissettim.
Yağmur daha dinmedi mi?
Kaldım yazıda.
Çok saygımla Sayın Yazar.
Çok saygımla
Gülüm Çamlısoy
Bazen bir rüzgar eşlik eden bazen boran...
Hükmü veren yüce Huda ben de O'nun izinde gizinde ve kalemle ortak bir dil geliştirmişken diğer adıyla aldığım nefes hissettiğim huzur ve coşku.
Sözcükleri seviyorum duyguların sarmalında iyi geliyor kalemle dans etmek...
Çok teşekkür ederim değerli hocam.
İçten selam saygılarımla engin varlığınıza...
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ederim
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim
Selam ve saygılarımla
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim
Selam ve saygılarımla