Kur’an’ın Kırk Yönden Mucize Olması 2

• 15 Aralık 2023 Cuma 01:39:13

2- Kur’ân’ın nazmında (kafiyeli dizilişinde) harika bir güzellik vardır.

Son yazılan renkli baskı Kuranlarda bu kafiyeli diziliş daha net bir şekilde görülmektedir.

3- Manasındaki belagat-ı (düzgün ve yerinde söz söyleme sanatı) harikadır.

Kur’an-ı Kerim’in manasında öyle bir harikalık var ki, işitenleri cahilliye devrine ait bütün yanlışlıklardan sıyırıp, kurtuluşa kavuşturmaktadır. Adeta manen ölmüş insanları diriltmiştir.

4- Üslûbundaki bedaat-i (hayret vericiliği) harikadır.

Kur’an’da ifade edilen uslüp hiç kimsenin bir taklidi değildir. Ayrıca hiç kimse de onu taklit edememektedir.

5- Lâfzındaki (ifadesindeki) açık ve güzel ifadesi hârikadır.

Kur’ânın üslubu fevkalâde beliğ olduğu gibi, ifadesi de gayet güzeldir. Bu bakımdan usandırmaz. Usandırmamasının hikmeti de şudur:

Kur’ân; kalplere gıdâ, akıllara kuvvet ve zenginlik, ruha su ve ışık, nefislere ilaç ve şifâ olduğundan, usandır maz. Her gün ekmek yeriz, usanmayız; fakat en güzel bir meyveyi her gün yesek, usandırır. Demek, Kur’ân, hak ve hakikat olduğundandır ki, usandırmıyor. Dâimâ gençliğini, tazeliğini muhâfaza ediyor.
Kur’an-ı Kerim’in bu üstün özelliğine, bir örnek vermek gerekirse; Mesela: Kur’an’ın mânâsını tam anlayamayan cahil, ilmi seviyesi olmayan bir insan Kur’ân-ı Hakîm’den bazı ayetleri tekrar tekrar dinlese bundan usanmaz. Fakat en güzel, en meşhur bir beyti iki üç defa işitse, ona usanç verdiği görülecektir. Kur’ân ise hiç usandırmadığı gibi zamanla daha fazla insanın hoşuna gitmektedir. Bundan da anlaşılmaktadır ki, Kur’an insan kelamı değildir.

6- Kur’an’ın camiiyet-i (her şeyle ilgili oluşu) harikuladesidir.

Bunları da sınıflandırsak;

A- Lafzındaki (ifadesindeki) Camiiyettidir.

Yani ifade edilen bir ayet her konumdaki insana farklı şeyleri ifade etmektedir. Herkes o ayetten kabiliyetine ve ilmine göre hissesini alır.

B- Manasındaki camiiyet-i harikadır.

Kur’an’ın manasındaki bu özelliğinden dolayı her bir müçtehid, arif, kâmil, muhakkik, gibi hakka ulaşmaya çalışan âlim kişilere sonsuz hazinesinden ikram edip, ilerlemelerini sağlayıp rehberlik yapmıştır.

C- İlminin her şeyle ilgili oluşu harikadır.

Kur’an, İslamiyet’in emir ve tavsiye ettiği birçok ilme kaynaklık etmiştir. O ilimleri engin denizi ile sulamıştır.

D- Konularındaki camiiyet-i harikadır.

Yani Kur’an her şeyden değeri miktarınca bahsetmiştir. Onun değinmediği, ele almadığı hiçbir konu yoktur.

E- Kur’an’ın üslup ve icazındaki camiiyet-i harikadır.

aa- Kur’an’ın uslübu o kadar geniştir ki, bir süre sonsuz ilim hazinesi olan Kur’an’ı içine almaktadır.
Yani ayetlerin her biri birer küçük süreyi, her bir süre tek başına bir Kur’an-ı ifade etmektedir. Bu bakımdan bir nevi Kur’an Fatiha’nın, Fatiha da Besmelenin içine yerleştirilmiştir. Bu lutuf çerçevesinde bazen insanlar vakit bulamadıklarında, Kur’an’dan mahrum kalmamak için okudukları her bir süre onlar için Kur’an hükmüne geçmektedir. Ve kısa yoldan, sevap almaktadırlar.

bb- Kur’an’ın ayetlerinde öyle bir ifade genişliği var ki, her derde deva, her ihtiyaca gıdadır.

Bunun böyle olması, manevi mertebelerde ilerlemek isteyen insanlara rehberlik yapmasını sağlamıştır.

cc-Kur’an’ın i’cazkarane icazıdır.

Yani Kur’an bazen bir konuyu bütün ayrıntılarına kadar ifade eder. Bazen ise bir kelimenin içine gizlediği bir işaretle o hakikati beyan eder.

dd- İcaz-ı Kur’ani o derece geniş ve harikadır.

Yani bazen koca bir denizi küçücük bir kovada gösteriyor gibi çok geniş ve uzun kapsamlı kaideleri, en cahil insanın anlayacağı basitlikte göstermektedir.

ee- Kur’anın maksatları, meseleleri, manaları, üsluplarının hoşluğu ve güzellikleri yönüyle camiiyet-i harikasıdır.

Kur’an’ın süre ve ayetlerine dikkat edildiğinde belagatın bütün kelimelerini sardığını, ulvi üslubun bütün çeşitlerini üzerinde bulundurduğunu, güzel ahlakın her çeşidini, kâinatın bir nevi özetini, Allah’ın ilimlerinin bütün fihristlerini, insanın şahsi ve sosyal hayatıyla ilgili bütün gerekli kaidelerini. Kâinatın yaratılış hikmetlerini içine alan bütün kanunları ihtiva eden çok muhteşem bir kitap olduğu görülmektedir.

Ahmet TULGANER