- 4547 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
Bir Şairin Güncesi
Yolu edebiyat ile 12 yaşında kesişmiş bir şairin öyküsüdür bu aslında. İsmim Çağdaş öykünün kahramanı benim. Kırk beş yıllık hayatım boyunca içimde büyüyen yazara sığındım. Açtım hayatımı ona , o benim kalemim ben ise onun hisleri olmaya karar verdik. Kimi zaman hayatınızdan parçalar bulacak , kimi zaman üzülecek , gülecek , ağlayacak , belki küfredeceksiniz okurken, en az benim kadar. Benim kadar olmasa bile sıkıldığınız da olacak uyarmadı demeyin. Hiç öyle doğduğum günden başlamayacak bu hikaye , her çocukluk gibi büyüme hevesi ile geçti çocukluğum. Babamın memuriyet hayatı sebebiyle ilk okulu üç farklı okulda geçirmiş biri olarak , adaptasyon sorunlarım , bir yerde beş seneden fazla duramama , insanları tanımaktan ziyade tanımamayı tercih etme meselelerim o günlerin eseridir. Malum tam adapte oluyorsunuz bir okula , arkadaşlarınız oluyor , bir gece ansızın ertesi gün başka hayatınız ile taşınacağınızı öğreniyorsunuz. Her iki yılda bir sıfırdan başlayan bir boşluk doğuruyor çocuk yüreğinizde. Belki de sırf bu yüzden bir an evvel büyümek istemişimdir kim bilir ?
Şimdi 45 yaşındayım , bu günlere kolay gelmedim , derdim madde , mal mıydı ? Asla , hiç olmadı ki öyle bir derdim.
Dedim ya en başta ben edebiyat ile orta okul yıllarında Balzac ile tanıştım . Köylüler romanı ile , Türkçe öğretmenimiz Sema öğretmenin bir yılbaşı hediye çekilişinde bana çıkması ve hediye edilebilecek en güzel hediye olan kitap hediye etmesi ile. Kitabı hediye ederken gözlerimin içine bakıp , bu kitap sana ağır gelir söz ver 18 yaşına ilk bastığında oku demesine rağmen 3 günde kitabı okumuş olmam ve sözümü yerine getirememem , hep o büyüme arzusunun neticesi ve bu kadar asi ve haksızlığa gelememem ise değerli yazar Balzac’ın eseridir.
Türkçe öğretmenimiz Sema hanım aynı zamanda kompozisyon dersimize de girerdi. Ve benim kompozisyonlarım hep on üzerinden on alırdı. Aslında edebiyat yolum nesir ile başladı diyebilirim. Hala bir yerlerde nefes alıyor ise sevgili Sema öğretmenimin ellerinden öperim.
Hepiniz bilirsiniz yakın zamanda bir şiir kitabı çıkardım , derdim ünlü bir şair olmak falan değil aksine dünyaya kendimi haykırmaktı. Oldu mu ? Bence oldu en azından ben buyum dedim dünyaya. Lakin ben aynı zamanda hali hazırda basılmayan beş romanı olan bir yazarım. Diyeceksiniz ki neden şiir ile başladınız edebiyat hayatınıza ?
Şiir sevdam , nesir ise çocukluğum olduğu için .
Yakın zamanda burada şiir paylaşımı yapmama kararı aldığımı biliyorsunuz. Nesre dönmeye karar verdim en azından sizlere kendimi anlatana kadar. Bu yazı bölüm bölüm devam edecek .
... ...01 . 12. 2023 ...CUMA
Tekrar merhaba...
Odamın penceresinden mevsim normali dışında yüzüme yansıyan bir kış güneşi ile uyanmanın keyfi paha biçilemez güzellikte. Dünyası kağıt ve kalem olan insanların yaşama bakış açısı daima saydamdır. Ötesini görürler baktıklarında , ötesiz bir gelecek bile olsa sonu , sonunu düşünmeden girerler içeri. Neden edebiyat diye çok soran oldu bana , başta babam olmak üzere. Mevki , makam , para , mal edinebileceğin bir sürü alan ve meslek var iken salt edebiyata kendini adamak aptallıktı onlar için. Benim için ise nefes almaktı , anlamadılar , sürekli nefesimi kesmek adına beni yolumdan döndürme gayreti içine girdiler.
Korkutarak edinilen saygı çocuğunuz büyüdüğünde biter , emin olun ki o çocuk artık sizin çocuğunuz değil hayallerini elinden aldığınız kendi yarattığı dünyanın çocuğudur. Ve bir çocuk büyüyüp yetişkin olduğunda , ilk yapacağı iş çocuklukta hayal ettiği ama ondan esirgenen ne var ise onu edinmek olacaktır.
Bu benim hikayem ama öyle bilindik kronolojik sıralama ile gitmeyecek bu hikaye. Kimi zaman çocukluğuma döneceğim , kimi zaman askerlik yıllarıma , kimi zaman liseli aşık olacağım , kimi zaman ise üniversiteli bir genç.
Zaten ömrümüz gün içerisinde birden çocuk , birden yaşlı , birden genç olduğumuz geçmiş ve gelecek arasında yaşanmıyor mu ?
On iki yaşımda Balzac ile tanıştım , hayatı sorguladım , on beş yaşında Orhan Veli ile tanıştım şiiri sevdim adını kitaplarda okuduğum İstanbul’un resmini gördüm şiirde. Hiç gitmediğim halde...
Aslında analitik zekam yok değildi , ne zaman rakamlar ile değil harfler ile tanıştırdı bizi matematik , bende de orada bitti.
X ve y arası mesafe problemleri neden x ile y ayrı ki ?
Öyle değilmiş , belki matematik onları birleştirmenin yolunu biliyordur da , bu işin edebi ve felsefi boyutu hayatın gerçekliği ile örtüşüp bir türlü o mesafeyi kapatmaya yeterli gelmiyormuş. Bunu çok sonra öğreniyor insan ya da hayat öğretiyor insana.
Şiire bir değmeye görsün gözler , içinizde bir yerde bir şair uyuyorsa kelimeler rahat bırakır mı ? Bir uyanmaya görsün artık sizi uyutur mu ?
Hiç unutmam orta okul son sınıfta artık mezun olacağız , on beş yaşına girmiş delikanlılığa adım atmaya ramak kalmış , hayattaki yerini bulma telaşı içindeydim. Sema öğretmenim yine bir kompozisyon yazmamızı istedi.
- Çocuklar , dünya bir cümle olsa , öğeleri ne olurdu konulu bir kompozisyon yazmanızı istiyorum...
Dört satır bir yazı yazıp çıkmıştım. Sema öğretmen şaşkındı , her kompozisyonda zorla önümden kağıdı alan kendisiydi , yazmaya doyamayan ise ben...
Ertesi gün Sema öğretmen dersimize gelmiş ve kompozisyonları okuduğunu , sadece benim on üzerinden on aldığımı söylemiş , sınıf isyan etmişti sadece dört satırla nasıl almıştı , bu haksızlık değil miydi ?
Beni tahtaya çıkarıp yazdığım kompozisyonu okumamı söyledi öğretmen.
Yazdığım satırlar hala aklımdadır ;
Dünya bir cümle olsaydı
Öznesi aşk olurdu
Yüklemi sevmek
Sıfatı sevgilinin yüzü
Zarfı ise aşkın yaşandığı an olurdu...
Bu bir şiir dedi Sema öğretmen ama öyle güzel ki , özeti olmuş yaşamın...
Sen şair olmalısın dedi bana , o gün içimdeki şairi dürterek uyandırmıştı...
...02.12.2023 CUMARTESİ
Bu gün günlerden Pazar ,yağmurun sesini işitiyorum uykumun sığındığı yatakta , hafif doğrulup pencereye bakıyorum , hava kapalı. Ne güzel bir tatil günü , yine evde kitaplarımla ısıtacağım içimi.
Böyle zamanlarda çocukluktan kalma bir hayale sarılırım , Ege kıyılarında küçük bir sahil kasabasında tamamen taştan yapılmış küçük bir ev , şöminesi olan , karşısında yere uzanıp kitap okuma hayali. Aslında bu hayal çocukluktan miras bana . İçimde çocukluğumu öldüremediğim için bu mirasa sahip olamadım daha. Biraz zor ama imkansız mı ? Değil tabi ,bu işin esprisi tabi ben içimdeki çocukla yaşamaktan mutluyum.
Sabah kahvaltısı bir pazar sabahı için çok özeldir. Çok özene bezene kahvaltı hazırlarım. Gidip o günkü bütün okumaya değer , resmi az ne kadar gazete var ise alır , fırına uğrar , sıcak ekmeğimi alır hemen fırının kapısında beni kuyruk sallayarak bekleyen küçük cins bir köpek olan , ismini vücudunun uzunluğundan alan limuzini sever markete onun koruması eşliğinde gitmenin keyfini sürerim. Marketten mutlaka onun için bir aç bitir alır keyifle yemesini izlemekten büyük haz duyarım.
Bu sabahta öyle yaptım , ama fark ettim ki sağ ön patisi yürürken aksıyor , üstüne bastıkça canı yanıyordu. Aç bitiri yedikten sonra kaldır oğlum patini dedim. Kaldırdı , küçük bir cam parçası batmış , elimle çıkarıp hemen markete geri döndüm. Yara bandı alıp cam parçasını çıkardığım yerde oluşan yaranın üzerini kapattım. Öyle mutlu oldu ki anlatamam...Bu canlar insanın canına can katıyor. Bu arada onun ismini ben koymadım mahallemizin maskotu , benden önce o varmış mahallede , mahalle ahalisi koymuş o ismi ona.
Sokakta yaşayan canlar ile aram iyidir. Hepsinin ayrı bir hikayesi vardır bende , hepsinin ayrı bir anısı. Kaybettiklerim , kurtaramayıp günlerce ağladıklarım , bebeklerini bana gösteren canlar da oldu , ilgilenirseniz inanın sizden farkı olmadıklarını anlarsınız.
Eve geldiğimde çayın suyu kaynamıştı , hemen demledim , çay ile sıcak suyun ilk birleştiği anda çıkan taze çay kokusunu almak dünyanın en güzel duygusu en azından benim için öyle. Kahvaltı masasını hazırladım, sobayı yaktım, çay demini almıştı. Kahvaltı ettikten sonra gazetemi açtım , sobanın içinde çıtırdayan meşe odunlarının ve dışarıda çiseleyen yağmurun melodisi eşliğinde çayımı yudumlayarak , okudum gazeteleri.
Kahvaltı bittiğinde zaten öğlen olmuştu. Kitaplarıma bakarken bir ara uyuya kalmış , kısa kış gününde akşamı etmiştim.
Bir pazar daha böyle geçmişti...
...03.12.2023 PAZAR
On beş yaşında Orhan Veli , On yedi yaşında ise Can Yücel ile tanıştım .Tanıştım dedi isem şiirlerde tanıştım. Can Yücel ile çok dertleştiğim oldu. Ülkemi , özlemlerimi , hayallerimi , aşkımı anlattım ona , şiirle cevap verirdi hep. Bir güzel kafa çekerdik , şiirin orta yerine oturur kalkmazdı. En tatlı yeri derdi de sonunu beklemeden sızardım ben.
Bir gün hiç unutmam , ergenliğin en asi dönemlerinde babamla ilk fikir çatışmamı yaşadığım gün hep beraber oturup içelim dedim. Bu gece şiiri ben koyacağım dem sofrasına. Okudum şiiri , Orhan Veli tam benlik serbest çalışmışsın dedi , Can Yücel küfrü az acıyı fazla kaçırmışsın dedi beğenmedi. O gece bir Orhan Veli bir Can Yücel dinledim ki sabahın beşinde çorbacı Zeki amca sirkeli mi olsun yeğenim demese hani kendime gelemeyeceğim o derece ser hoştum.
Sirkeyi bol koy Zeki amca zira bir küfe üzüm gibiyim , sıksalar şarap bıraksalar maya olurum demiştim.
Hayat işte , ne çabuk geçti kırk beş yıl . Kolay yaşamadım bu hayatı ama yine de anlamadım nasıl geçti onca yıl. Geçen gün mezar taşıma yazdıracağım şiiri düşündüm. Eh bir şair kendi mezar taşına şiiri de kendisi yazmalı değil mi ?
Er ya da geç gideceğimiz son durak belli ;
Çok şey çalındı şu ömürden
İnan hiçbiri değildi paradan
Tam yerine koyup dedim tamam
Gitme vakti geldi dedi yaradan...
...04.12.2023 PAZARTESİ
YORUMLAR
Bizi seven ailemiz
hayatın gercekleriyle yaşayıp deneyim sahibi olup bizlerin hayat kosularında iyi geleceği olan meslek yapmamızi istemesidir
Bizlerin iyliği için
Eskiden şimdiki gibimiydi
Şartlar kuralar
Ya okuyormudur cağdaş bilgin varmı biliyormu sayfayı
Bir onceki yorumumda degindim ve tekrar duyarlı davranışını kutluyorum
Bazı dokunuşlar bir yaşamı degiştirebiliyor
Larmina tarafından 4.12.2023 08:45:06 zamanında düzenlenmiştir.
Çağdaş Durmaz
Öğretmenim , keşke görebilse ama sanırım şuan 75 yaşındadır çünkü 45 yaşındaydı o zaman üstünden 30 yıl geçti Larmina..
Keşke ...
Teşekkür ederim değer katan yoruma Larmina
O gün bugün şair oldun Kitap bile çıkardın o güzel teşvikle Çağdaş edebiyat yolun açık olsun 😊
Tebrik ve sevgiler selamlar
Çağdaş Durmaz
Kendimi yazıyorum içimden ve elimden geldiğince...
Dost yüzün hiç solmasın...
Var olsun Sema Öğretmen
Var olun edebiyata adanmış güzel ruh
Edebi bir otobiyografi tadında
Samimi
Tebrikler bissürü 👏👏👏
Çağdaş Durmaz
👏👏👏👏👏
Bazan hayatımızda karşımıza çıkan insanlar farkında olmadan düşüncelerimizin ve
yeteneklerimizin olumlu gelişimine yarar sağlar Tıpkı Sema öğretmen gibi
çok şanslıymışsın böyle bir öğretmenin olduğu için Çağdaş elbette o da şanslıymış hayatta olmasa bile eminin gurur duyar seninle
Çağdaş Durmaz
Çok teşekkür ederim Su değer veren katkın paha biçilmez , varlığın gibi...
Çağdaş Durmaz
Biliyorum ...
Varlığın eksik olmasın Larmina...