- 311 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YALNIZLIĞIM BİR FERMAN ASLINDA...
Çekincelerimi otlattığım bulutlu bir gün sözcüklerin derdimi paylaştığı ne de olsa fikrime denk düşmekte zikrim ve işte göğün zifirinden sökün etti edecek yağmur damlaları.
Her adımımı temkinle atıyorum artık ve umudumu saklı tuttuğum kadar dinmeyen nemine alıştım da ruhumun karanlığında bandığım illa ki sevgi ve hayallerim ve ben sadece bir tek renkten ibaret değilim: gök kuşağının belime dolandığı göğün temposu adeta bir çalgı heyeti saklı bulutların üstünde ve sadece ben duyuyorum yüreklerindeki melodiyi.
Gamlı notaların isyanı yağdığı kadar hüzün…
Gem vurabildiğim isteklerim elbet neşrinde saklıyım şükrün.
Azadesi varlığımın yanlı bir aşk masalına tekabül eden içimdeki o devasa lahza.
Her duygu ise kabulüm başa almıyorum artık hayatı ve kaldığım yerden devam ediyorum:
Bazen ıslıklanıyor iç sesim en çok da kaos yüklü iken cihan ve baskın dış sese duyduğum öfke lakin ansızın solabilmekte ruhumdaki hezeyan ve huzura delalet bir öğle vakti aşkı ihbar ettiğim kadar da aşina iken hasrete.
Recim edilen dünüm bense resmediyorum günümü.
Acıların açmaza düşürdüğü bazen renk körü iken insanlar ve işte kara deliğin nankör isyanı: her kör nokta adeta bir kordan ibaret ve tek kozum sevgiyle eşelediğim közüm en çok da sözüm özüm bir iken koştuğum sahil boyu oysaki şehrin ortasındayım her ne kadar çılgın martılar beni denize çağırsalar da onlar da benim gibi otlanıyorlar hayatın getirisi ayrı götürüsü ayrı iken sanki devasa bir şehir çöplüğünde martılar, çığlıkları ile denizi arıyorlar.
Kara iklimine öykünen İstanbul havası.
Pazenden ruhum pamuktan yüreğim ve yırtık mintanım az evvel düştü yolum terziye ve şimdi ihtimamla giyiyorum cübbemi cüsseme büyük gelen ve karanlığı delen gözleri ruhumun peçesinde uçuşan kuş öbekleri.
Canıma minnet günün aymazlığı.
Canıma minnet aşkın özlemi.
Canıma minnet bazen ölümle örtüşen duygularım.
Canıma minnet nasıl da vakur ve ıssızım.
Sürgün edildiğim coğrafyalarda dağlar tepeler aşıyorum en çok da yamacına sokulmayı seviyorum ulu dağların en çok da ağlamayı ne zaman sokulsam yamacına İlahi Dağın, dağlanan yüreğimi ihbar ediyorum Tanrıya.
Kulluğuma binaen haiz olduğum tek zerremi sunup Rabbime İlahi Aşkın coşkusuyla sonsuzluğa düşüyor yolum ve başım yana düşüyor ve işte sıcak bir el dokunup da saçlarıma ve ansızın firar ediyorum hüzün bulutlarından sekiyorum yeryüzüne.
Yalnızlığım bir Ferman aslında.
Bazense feryat.
Yâdım dünüm yağan yağmura minnet ediyorum lakin minnet etmediğim kadar bir Allah’ın kuluna huzurla doluyor içim ve taşkınlara mahal veren hüzün çöreklenmişken yüreğime salkım saçak seriliyorum kaygan zemine.
Mihrabımda saklı hayallerim ve kıblemde dinmeyen bir yangın var.
Aşkın surelerinde saklı özlemin sureti.
Cebbar gölgeler peşimde bense Allah yolunda en çok da Allah rızası için yaşamayı sevmeyi şiar edinmişken…
Usulca yürüyorum yolumda ve başım dik ve gözlerimi önüme odaklayıp arkaya bakmadan sokuluyorum yağmura ruhumdaki zerreler taşkına sebebiyet veriyor ve sele kapılıyorum neferi olduğum bir rüya taşıyorum tepemde:
Aşkın vuku bulduğu.
Özlemin hızına yetişemediğim.
Bazense duygularımın ve kalemimin hızına yetişemezken…
Ve Hızır gibi yetişiyor bir el dokunurken umudun buğusunda büyülenmiş yüreğimle korlara denk düşen iç sesimle hemhal ve Rabbimin, ‘’yaz’’ emriyle kaldığım yerden devam ediyorum yaşamaya.
Öznemle özlemimle pekişen hüzne delalet olsa da yazdıklarım asla yüksünmeden sevip yaşıyorum ve kendime ulaşmak adına rüzgârın sırtına binip deli gibi esiyorum esneyen ruhuma konan umudu tepede tutup sevgiyle dikiyorum bir bir göğün söküklerini az evvel boşalan yağmurla ruhumu yıkayıp arınıp sadece bekliyorum sığınağım iken İlahi Ateşin her bir kıvılcıma delalet iken ansızın infilak ederken kalbim ve kalemim bir arada tutuşan yalnızlığımın izini sürüp gizimle teşrif ediyorum coşkuma eşlik eden sözcüklerden tutun da sonu gelmez hayallerimin peşinde…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.