- 415 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
DOSTLUK VE AŞK
Nesrin ve Kübra...
İki kız,çocukluktan arkadaştı. Nesrin ailesini çok küçükken kaybetmiş;onu dayısıyla karısı büyütmüştü. Dayısı sinirli, anlaşması zor biriydi. Komşularıyla,akrabalarıyla,ailesiyle hep kavga eder,şakadan anlamaz,kaba birisiydi. O evdeyken çıt çıkmaz,kimse karşısında konuşamazdı. Yengesi de çok nahif anlayışlı sessiz sakin uysal biriydi. Kocasından hergün dayak yer sesini çıkarmazdı. Çocuklarını da döven dayı Nesrin’i de döverdi. Çocukluğu baba sevgisini aradığı dayısının yanında,huzursuz bir evde geçti.
On sekiz yaşında dayısı oğluyla nişanlandırdı. Yediği dayaktan usanmıştı bir de üstüne istemediği halde evlendiriliyordu. Aslında dayısının oğluyla Kübra birbirini seviyor,evlilik hayalleri kuruyorlardı. Ama dayısının oğlu Semih babasından korkusuna sesini çıkaramadı. Nesrin ve Kübra da çok iyi arkadaştı. Bu içlerine düştükleri durumdan nasıl kurtulacaklarını bilemediler. Dayısının karısı Mukaddes onlar kardeş gibi büyüdü,olmaz bey demeye kalktı dayak yedi,hakaret işitti. Komşulardan hatrı sayılır kişiler araya girdi. Size ne diye diklendi. Kasabanın ilerisinde kalan uçurumda üç dertli oturup hal çaresine bakmaya çalıştılar. Sonunda Semih’in aklına gelen şeyi yapmaya karar verdiler.
Plana göre Semih ile Nesrin birbirlerine yakınlaşacaklar artık itiraz etmekten vazgeçmiş gibi yapıp bir punduna getirip kaçacaklardı.
O gün dayısı Murtaza yine içmiş olarak eve gelip, günlük bağırıp çağırmasını yaparak sızdı kaldı sonunda. Mukaddes oğlunun ve yeğeninin kaçacağını biliyordu ve onlara yardım edecekti. Ancak Nesrin ve Semih’in bunu kabul etmesi zor oldu. Onlar Murtaza ’nın acısını Mukaddes ten çıkaracağından korkuyorlardı. Onun da onlarla gelmesini isteselerde kadın kabul etmedi.O gün ilk iş olarak Murtaza ’yı yerine yatırdılar. Önceden hazırladıkları eşyalarını aldılar. Kübra da onlar gibi aksi babası ve analığı uyuyunca köşe başında onları bekleyecekti. Üçü de köşe başında buluştular ve sırtlarındaki çantalarla otobüse binip İstanbul’a gittiler. Orada Kübra’nın teyzesi vardı. Kübra’nın annesi ölünce teyzesi eniştesiyle konuşmayı azaltmış,evlenince ve evlendiği kadın Kübra’ya kötü davranınca konuşmayı kesmişti. Kaçacaklarını biliyordu kadın,yeğeninin mutluluğundan başka bir şey istemiyor onlara destek olmaya çalışıyordu. İstanbul’da teyzesi eltisinin annesine getirdi onları. Sonra da zengin olan teyzenin kocası Semih’e iş verdi. Ev ayarladılar. Kızlar da fabrikada iş buldular ve güzelce geçinmeye başladılar.
Kasabada dedikodular çıktı Murtaza Semih ve Nesrin’i ve Kübra’nın babası da kızını ret ettiler. Bir gün İstanbul’da Nesrin’lerin kapısı çaldı. Kargocuydu gelen,Nesrin paketi aldı ve içinden bir mektup çıktı. Mektup dayısından geliyordu. Dayısı annesinin vasiyeti olduğu için oğluyla evlendirmek istediğini ve yaptıklarından çok pişman olduğunu,artık değişeceğini,yaptıkları için özür dilediğini ve ona bir şey olursa Mukaddes ’e iyi bakmalarını istiyordu. Nesrin şaşkın ne yapacağını bilemeden salonda oturuyordu. Kübra geldi yanına ona mektubu gösterince o da duygulandı. O sırada Semih’in telefonu çaldı diğer odada. Telefonla konuşunca yanlarına geldi. Üzgün,şaşkın ve pişmanlıkla karışık duygularla "babam intihar etmiş ,ablam aradı,cenazeye yetişmeliyiz"dedi.
Kasabanın yolu onlara olduğundan daha uzun geldi. Cenazeye yetiştiler yine de. Üçüne de anlatılan son zamanlarda Murtaza ’nın içkiyi bıraktığı, sakin ve anlayışlı birisi olduğu,Mukaddes’i dövmediği,çok değiştiğiydi.Semih ve Kübra Mukaddes ’in yanında otururken Murtaza’nın masanın üzerine bıraktığı ve öylece orada kalan telefonuna bildirim geldi. Bildirim ildeki hastaneden onkoloji bölümüne randevu hatırlatmasaydı. Evet sonradan doktorla görüştüklerine göre Murtaza akciğer kanseriydi.Mukaddesin de haberi yoktu.
Her şey çok değişti hepsi için,içlerinde biriken öfke,acı hafifledi. Yerini anlamlandıramadıkları hisler kapladı. Üzüntü,sevgi, pişmanlık ve şaşkınlık karışımı birşeyler hissederek evi toparladılar ve on gün sonra Mukaddes ’i de alıp İstanbul ’da kurdukları düzene doğru yola çıktılar.
Yaşadıkları acıları geride, özlemleri hep içlerinde kaldı dördünün de...
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
YORUMLAR
Hayattan bir kesit ki anlatım dili duru ve yalın ve sürükleyeci idi hep de olduğu üzere bu bağlamda tüm yüreğimle tebrik ediyorum arkadaşımı.
Selam ve sevgimlesin sevgili Çiğdem
Çiğdem Karaismailoğlu
Çok teşekkür ederim yorumun için. Kendine iyi bak.
Selam ve sevgiler Gül'üm