- 571 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ
ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ
Türk toplumunda eleştiri kültürü hiç mi hiç yoktur! Dediğimde bazı insanlar kızar.
Bu tezimin sanal ortamda bir kez daha desteklenerek teyit edildiğini gördüm.
Her ne hikmetse; her hangi bir yazıya, bir görsel sanata, kısaca bir eyleme eleştiri yaptığınızda, ürünün sahibi olan kişi; yapılan eleştiriyi kişiliğine saldırı olarak kabul eder ve küçümsendiğini düşünür!
Ve döner aynı şiddetle, eleştiriyi yapan kişinin, kişiliği hakkında bilgi sahibi olmamasına ve hiç tanımamasına rağmen, üstelik de eleştiriyi yapanın herhangi bir çıkarı olmadığını bile, bile, sadece doğruyu gösterdi ya da söyledi diye, direk kişiliğine saldırır!
Ve ya, bakın ben de bir şeyler biliyorum, ben de entelektüelim dercesine, sıra dışı, konuyla alakası olmayan konularda parantezler açarak asıl olaydan uzaklaştırma yaklaşımı sergiler.
Tamam kardeşim, tamam dersiniz, siz eğitimli, kültürlü, kısacası entelektüelsiniz. Hem de postmodern yaşam tarzını benimsemiş bir entelektüelsiniz ve herşiyin en iyisini siz bilirsiniz demiş olmanız bile fayda etmez.
O sizin bu söylediklerinizden hareketle “ama” diyerek farklı parantezler açar, karşıt tezler geliştirir. Artık konu içinden çıkmaz bir hal almıştır.
Alın size kısırdöngü, alın size girdap, alın size ardı arkası kesilmeyecek polemikler! Her seferinde suratınıza çarpacak bir “ama” vardır.
Hicivederek araya bazı sözler sokuşturursunuz kırmama, incitmeme adına! Belki anlar dersiniz. Ama nerde? Direk söylediğinizi anlamamıştır ki, hicven söylediklerinizi anlasın! Ta ki siz onun karşısında, kendinizi küçük düşürücü, aşağılayıcı şeyler söyleyene kadar vazgeçmez. Çünkü bulaşmışsınız bir kere! Üstelik yemin etmeniz kaydıyla, “evet vallahi sen çok haklısın. Ben böyle düşünmemiştim. Ne kadar doğru söylüyorsunuz siz süper zekisiniz(!)" Diyene kadar.
Artık herşey yolundadır. Eleştirdiğiniz konunun sahibinin egosu şişirilmiş ve tavan yapmıştır! Kendisini entelektüel olarak tanımlayan zat, bir zafer kazanmış edasıyla arkaya yaslanır, göbeğini kaşır ve kendi kendine mırıldanır!
“Bak nasıl kök söktürdüm! Kendisini bir şey sanıyor ukala. Ben hergün iki gazetenin bulmacasını çözüyorum. Kelime dağarcığım oldukça geniştir. Benimle baş edebilir misin? İşte o andan itibaren bizim sözde entelektüeli tutana aşk olsun!
Lakin bizim entelektüel “godoş” (!) ya da kevaşe, ömründe eline bir kitap dahi almış değildir! Belki üniversiteyi bitirmiştir. Ne var ki o ders kitaplarına bile göz gezdirmemiş vize ve final sınavlarında arkadaşlarının hazırladığı kopyalarla diplomasını almaya hak kazanmıştır.
Ne yapalım? Ya hoşgörülü olacağız ve ya tolera edeceğiz. Çünkü bizim entel godoşumuzdur. Ya da kaşarlanmış kevaşemiz. Avrupa ülkeleri de takas yoluyla değişim yapmadığına göre bunlarla idare etmek zorundayız!
Bir şekilde Türkiye’yi böylesi entellektüel godoşlar ve ya kevaşeler düzlüğe çıkaracaktır(!) Nitekim de öyle olmuyor mu? Bakın geldiğimiz noktada eleştiri kültüründen yoksun, icraatlarını eleştirdiğiniz kişiler, anında bir köpek edasıyla havlayan, dikte yoluyla dediğim dedik, çaldığım düdük diyen, bildiğini babasıyla bile değiştirmeyen, hatiptir diye hatipliğini, yani söz söyleme sanatını çok şey biliyor diye algılayan, ilkel benliği tanrı isteklerinden daha katı ve kuralcı olan, at gözlüğünü gözünden çıkarmayıp burnunun doğrultusunda dünyaya bile kafa tutabileceğini sanan, megaloman entellektüel godoşları ve ya kevaşeleri siz gerçek entellektüeller, gerçek bilim adamları, gerçek okur yazarlar, aklı salim vatandaşlar görmüyor musunuz? İlle de ben mi söyleyeyim bu godoşların kim olduklarını?
Hayır arkadaş taşın altına hep birlikte elimizi koyacak özlemini çektiğimiz "muasır medeniyetler seviyesine birlikte getireceğiz bu ülkeyi!” Ya da her konuya ister edebiyat, ister kültür, ister fen olsun. Birisi bir makale mi yazdı, birisi bir nesir, bir roman, bir şiir mi yazdı? Olumsuz gördüğünüz şeyleri görmezden gelecek, susacak ve o megolomanın ruhunu okşamak için; “Ah azizim yüreğine sağlık ne kadar güzel olmuş, yüreğinize sağlık, kaleminiz keskin, defteriniz yeğin olsun.” Diyerek onun egosunu şişirirken bir o kadar daha hataya saplanmasını sağlayacaksınız ve ya onurunuzdan taviz vermeden gözü şaşı olana, arkadaşım gözlerin şaşıdır! diyeceksiniz… 21/12/ 2014
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
Hüma Efkan
Yazınız gülümsetti...
Geçen yıl bu tarihte ''Kaderle Buluşma'' adlı şiir çalışmama
6-7 belki de 8 defa aynı yorumu ardarda göndererek yaptığınızı düşündüğünüz
(tırnak içinde söylüyorum)
''eleştiri'' geldi aklıma...
''Eleştiri Kültürü'' ya yazınızın başlığı...
1 yıl içinde eleştirinin nasıl yapılması gerektiği konusunda bayağı mesafe kat etmişsiniz bravo....
Kişi eğitime önce kendinden başlamalı
sonra yavaş yavaş çevresine faydalı olabilsin
Emeğinize sağlık.
Su dem tarafından 19.11.2023 19:50:06 zamanında düzenlenmiştir.
Su dem tarafından 19.11.2023 20:13:39 zamanında düzenlenmiştir.
Hüma Efkan
Hüma Efkan
Gül'enyüz
Zorlayınca ne olur, seviye daha ne kadar düşer merak etmiyor değilim ama gerek yok o seviyeye inmem...