Yazı Serisi veya Takviyesi
Sadece süzülmek için yazıyordu, boşlukta, boşluğun da boşlukta hareket etmediğini bildiğini düşünüyordu, süzülmek için yazıyordu. Yaşadığı dünyayı gökyüzünden bir sefer görmüştü, sonra bolca teleskop seyri yapmıştı. Zihninde bir çok kıtadan bir çok yapı dolanıyordu. Yapılar dolanırken sanki zihni depreme uğruyordu. Sanki insan değildi, bedeni ele geçirilmiş gibiydi. Kendini kimse tanımıyordu ki dünyada, oysa ne kadar uğraşmıştı kendini tanımak için. Ne kadar çok okumuştu dünyayı bilmek için. Oysa tozdan ürküyor, dağdan kaçıyor, denizde sarhoş oluyor, ormanda karabasanlara uğruyordu. Şehir dedi, sanki bir büyücünün veya cadının kalesi gibi değil mi. Şehrin cadısı kimdi, büyücüsü kim. Şehrin sahibi kimdi, yolların, apartmanların, kaldırımların, parkların, çöp kutularının sahibi kimdi, şehrin büyücüsü mü?
Dünyadaki türü de onun gibi sahibini arıyordu ya da kendini kandırıyordu. Geleceği görür gibiydi, oysa geleceği görmek imkansız değil miydi? Neden gelecek hakkında uğraşıp duruyordu kendi türü. İnsan dedi, ne garip bir varlık. 40 yıldır insanı tanıyamadım, kimdir bu insan, nedir, ne ister, nasıl yaşar. Oysa yaşıyordu bir şekilde işte, ama nasıl yaşıyordu bu canlılık içinde.
Bir kafatasının içine nasıl sığar koca evren, koca dünya. Gereksiz miydi bunları düşünmek. Sahte miydi gördükleri. Mesela şimdi bir Aborjin ne yapıyordu Avustralya denilen kıtada, bir Çinli çiftçi neyle uğraşıyordu, bir Polonyalı markete mi yürüyordu, bir İspanyol şarabını mı yudumluyordu, bir Nijeryalı maç seyretmeye mi gidiyordu, bir Brezilyalı kilisesinden mi çıkmıştı, bir Arap Kabe’yi mi turlamıştı, bir Moğol balıktan mı dönüyordu, bir Meksikalı komşusunun düğününde ne hediye ediyordu damat ve geline, bir Mısırlı Firavun mezarı mı arıyordu kumun altında, Akdenizde bir botta göçmenler hangi hayallerle dalgalara bakıyordu, İstanbulda bir insan şehrini mi seyrediyordu, Almaata’daki insan şimdi ne yapıyordu... Ve daha nicesi, milyarlarca insan nefes alıyordu nefes veriyordu kendi gibi. Böyle düşünmek suç muydu, günah mıydı, iyilik miydi, güzellik miydi? İnsanları neden düşünürdü bir insan veya insanın içinde insanı ele geçirmiş olan o varlık.
Ve şimdi diyordu bu andan, bu yazıyı okuyana, lütfen ayak baş parmağına bak, sonra ellerini incele, sonra bileğinde bir takı varsa onu çıkar ve bir elinle diğer bileğini kavra, sonra bırak, gözlerini kapa şimdi, hayır kaparsan yazıyı okuyamazsın, aç gözlerini ve tam karşında bilgisayar veya telefonun üstünden bir çizgi varmış gibi gözlerini hizala ve karşıda ne gördüğünü tarif et bana.
Duvar, ayna, sandalye, dolap, şişe, kitap, kapı, pencere. veya eşin, arkadaşın, ailenden biri mi var tam karşında... Bütün bunlar ne içindir sence?
Ve lütfen düşündüklerini unut şimdi. Tanrıyı düşün. Tanrı yalnızlığını. Sıkıntılı şeyler yazma. Bir ses duydun mu sen de? Sıkıntılı şeyler yazma dedi biri. Peki nedir sıkıntılı şeyler lütfen biri bana yardım etsin? Sıkıntılı konular nelerdir biri bana öğretsin.
Hey sen; beni yargılayan, hey sen bana hak veren kişi, hey sen beni öldürmek isteyen, hey sen beni seven veya benden nefret eden kişi ... Nedir tüm bu sorular, sen kimsin anlat bana. Kendini tanıt lütfen.
Daha ne kadar canlılık belirtisi göstermeyi düşünüyorsun cevap ver bana?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.