Al Voltanı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Öğrenme isteği vardır insanda, mutlaka merak edersin, hani derler ya; yaklaşma cız, Allah yakar gibi, yanan sobadan uzaklaşmanız istenirdi.
Peki, şu sorunun cevabını arayalım? İnternet Edebiyat Sitelerinden ne öğrendik? Ne anlattık durmadan, neler yazdık, niye yazdık, kimin için yazdık, düşüncemiz neydi? Ekseriyetle ilkokul, ortaokul ve lise edebiyat-türkçe ders kitaplarında önümüze şiirler, hikayeler koydular. Bu şiir ve hikayeleri sınavlarda sordular. Hadi bakalım ben de yazabilirim mi dedik? Bir kaç beğeni alınca kendimizi ayyukta mı gördük. Sonra gelen eleştiriler üzerinden bir bilgi deparına mı kalktık, internete yazdık konuyu, şıp diye cevabı çıktı karşımıza teknik olarak, edebiyatın teknik kısmı boyunca bolca depoladık bilgileri.
Ve yine ekseriyetle edebiyat deyince aklıma gelenler: 1- Romantizm, aşk meşk, sevgili konuları. 2- Vatan memleket siyaset konuları 3- Din iman Tanrı günah sevap nasihatler 4- Zenginlik - fakirlik, zenginden alıp fakire veren kahramanlıklar 5- Kişisel olarak aşktan veya siyasi konular yüzünden yaşanan acılar, kederler, isyanlar 6- Toplumsal olaylardan bize yansıyanların yansımaları.
Edebiyatçı kime deniyor? Siyasi iradeye, dünya görüşüne bağlı olarak, toplumun zihni olarak şekillendirilmesine yardımcı olanlara mı? Çünkü edebiyatçıların çoğunu da genelde siyasi düşüncesine ve inancına göre ayırıyoruz.
Taklit ettik, tahlil ettik, tenkit ettik 20 yılda olan biten buydu. Gençliğimizi eski kuşakların siyasi düşüncelerinin, inançlarının ve bol bol tehditvarimsi yazıları, ayırıcı, suçlayıcı, karalayıcı, şuculaştırıcı ve buculaştırıcı ifadelerinin içinde bulduk.
En çok işlenen konular; Atatürk, Allah, Vatan, yalnızlık, aşk, hasret idi sanırım. Birbirimize Atatürkçülük satmaya başladık, Allahçılık tapıcılık din satmaya başladık, Vatan konusunda nutuklar çektik, dini konularda sınıflandırdık.
Yaratılış, evrim, uzaylı gibi konularda daha doğrusu ne olduğumuzu ne olacağımızı, dünyaya geliş amacımızın birçok detayıyla nasıl olacağını durmadan anlattık, yazdık...
En çok işlenen konular tarihdi genelde; haç ve hilal üzerine, dindi genelde; Ortadoğu kökenli İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik üzerine, Cumhuriyet idi genelde; modern dünyanın yüzü, kazanılan haklar, tebaa değil vatandaşlık bilinçlenmesiydi.
Eskisi kadar her şiir ve yazıyı okumuyorum, lakin, sitelerde gençler yok pek; yaş ortalaması çağın çok ilerisinde, tahminen 50 ve üstünün cirit attığı yerler buralar. 50 yıllık yaşadığını, düşündüğünü, inancını satıyor insanlar birbirine, lakin alıcı var mı? Veya alıcı olması veya olmaması önemli mi?
Hal böyle olunca 80 öncesinin davranış ve ifadeleriyle bol bol karşı karşıya kaldık. Lakin bir şeyler uymuyordu bu çağa? Çizgi filmlerle büyüyenlere Sünnilik Alevilik Bektaşilik, Türklük Kürtlük Yunanlık Ermenilik, Ataerkillik, Geniş Aile Kültürü, aydın tanıları, elit tanıları, kulaktan duyma avam tanıları veya bir zümre içindeki sağ sol muhafazakar tanıları bu çağın çok gerisindeymiş gibiydi.
İlk TV’nin yanlışım yoksa 1939 yılında piyasaya çıkmasından sonra dünyada, 1980’nin başlarında internetin dar çerçevede kullanılmasıyla 2000’li yıllardan sonra en çok muhatap kaldığımız zihniyetler; 1900-1980 arasıydı.
Habercisi miydik birbirimizin veya öğretmeni - öğrencisi miydik? Komünist ve faşistler arasında git gel yapan dinistleri miydik çoğunluk?
Şimdi ise otoriter bir ülke yönetimi altında çiplenmeyi, fişlenmeyi bekliyoruz sanki. Karşımızdaki en büyük bela ise, dijitalleşmeyle gelen yapay zeka uygulamaları.
Küçük insanların diğer insanları saçma sapan gerekçelerle yargılamasının yanında, söz hakkı vermemelerine çok tanık olduk, sitelerden kovduk genel düşüncelerin aksini iddia edenleri.
Belki de çok fazla dedikodu üretildi, aşna fişne işleri çok mu oldu? Kimleri ahlaksızlıkla suçladık ne içindi? Evliler için eşinden habersiz sitelerde cirit atan kadınlar erkek mi arıyordu veya erkekler yeni bir aşk peşinde miydi, al mektuplarını ver mektuplarına da denk geldik mi, örnek olarak; lise yıllarının başında beraber olduğumuz sitedaşlar ile lise sona gelince birbirimize selam vermez -selam almaz mı olduk, görmezden mi gelmeye başladık?
Ülkede ve dünyada olan bitenlerin sıralaması; siyaset yolunu yapar, emir verirdi; gazeteci hedef gösterir idi, polis hedefe gider, savcı ve hakim de siyasetçinin istediği hükmü verir gibidir mi dünya yönetimleri. Yani öyle? Basın ve devletler güvenini yitirdi bu çağda.
Çünkü gördük ki; körfez savaşı petrol içindi, komünistler kendi faşistliklerini hiç görmedi, dinistler kendi dinleri dışını toptan yargılayıp cehenneme tıktı Tanrı adına, faşistlere değinmeye gerek yok zaten, 2. dünya savaşı malum, yak yık ayır derisini yüz veya ülkemizde Madımak olayı anlatmaya yeterdi, son asır geçtiğimiz 2-3 bin yılın uzatma dakikalarıydı.
Değerli dostlar; ben tıkandım, zihnim tıkandı, gençler lazım. Gençlerden haber almalıyız artık. Daha öğretecek veya yapacak zulmünüz veya ayrıştırıcı buyurgan tavırlarınız var mı, yürümüyor ya hu. Edebiyat siteleri ortaçağlardaki bir köye döndü. Başta ağalar, üyeler olarak marabalar. Hal böyle olunca insanın aklına gelen Kemal Sunal oluyor ve ağanın pokunun üzerine poğ mu yapılır gibisinden İlyas Salman’lar, Şener Şen’ler...
Çok kırılma, çok alınma, kendini bir şey sanma, kendini hep doğrucu bilme, eleştiriyi anlamaya çalış dediğiniz zaman, hadi be git işine dönüyordu tüm işler. Zamanın akış hızı; suyun hızını, rüzgarın hızını daha isabetli olacaksa ışık hızını geçmeye durdu zihinlerimizde.
Bizi artık ne Dede Korkutlar, Karacaoğlanlar, ne Şair Eşrefler, Neyzenler, Köroğlular, Necip ve Nazımlar, Faruklar veya Yeniçeri Ozanları, Bektaşi Ozanları, Divan Şairleri, Ülkücü Şairler, Solcu Şairler, Dinist Şairler paklamıyor, zihinler ayyuka çıkmış, hala mı eski dönemlerden kalma fikir yürütmeler.
Yeni çağ bizi ne hale soktu, internet ne meydana getirdi, görüntü hafızalı olmak neye yaradı mesela?
Peki ya, düşünün bakalım edebiyat sitelerinin mezarlığa ihtiyacı var mı? Üyeler yani marabalar olarak bir mezarlık alanımız olmalı mı, kefen parasını kim verecek, kim atacak sayısal kodlarla üstümüze toprağımızı...
Bugün biri aradı, yine şikayet mikayet etmeye başladı. Ya hu dedim; çalışmayacaksan çalışma, dön gel, bu hayat değmez çalışmaya... Zaten zihinlerimiz emekli olmuş bu dünyadan.
Bu arada bir tane de emekli edebiyat sitesi kurulmalı günümüzde. Emekli olan yazmaya geliyor.
Bir de dinist edebiyat sitesi, adam durmadan fetva veriyor ya hu, sanırım klavye üzerinden cennete gidecek. Yani varsa tabii :) Gidince göreceğiz herhalde? mi?
Bir de şucu bucu edebiyat sitesi lazım.
İşin şakası bir yana, iyice cılkı çıktı yazı ve şiirlerin, belki de hep aynılıktan bezdi zihinlerimiz.
Cumhuriyetin ilk dönem şairleri, bolca Avrupavari şiir taşımışlar dünyamıza, çevirmişler durmuşlar, bir çok şiirleri copy paste.
Sonra İslamcı dönem şairlerimiz var bir de, Emevi Devletini yeniden kuracaklar herhalde.
Bir de Türkçü Turancılarımız var, mesela Orta Asya’daki beş beyin başına bir hakan atayacaklar sanırsın.
Yani sormak lazım neden biz insanlar? Neden bir tavuk veya dağ aslanı veya balina veya bıldırcın veya böcekgillerden bir yaşam formu değil de, neden biz homosapiensler, iki ayak üzerinde konuşmayı becerenler, kıllarını dökenler ve klavyeye basan neden bizler:)
İnternet edebiyatına takılınca sormak lazım elbette; 1- Bu teknolojiyi uzaylılardan mı ele geçirdik ve ters mühendislikle dünyaya yaydık 2- Kuantum fiziğine gelinceye kadar biriken tüm ilimlerin sonucu olarak mı akıllı telefonlara kadar geldik ve zihnimize alet takılmasına ramak kaldı 3- Ya da bir simülasyondayız, her şey aslında her şey değil, ne olduğu belli değil ? Biz de yaşayan bir şey değiliz, aslında ölüyüz ve ölüler ölüler ile iletişime geçiyor.
Klavye ile volta atmak da çok garip, tanımlanamaz bir şey. Bu edebiyat site alışkanlığımızı bırakmamız lazım. Çünkü sidik yarıştırmaya döndü tüm yazı ve şiirler.
Aslında yatırım yapmak isteyen dijital mezarlık sitesi kursun, yani kütüphane gibi veya ölenin tüm dijital verilerini o site defnetsin, anonim olarak kullandırsın gelecek kuşaklara, lakin ücret almasın veya kendi dijital parasını bassın.
En sevdiğinize emanet olun bireysel çağa adım atarken toplumsal çağların son etkileşimcileri.
Neyi, neden, nasıl yazdığımı bilmiyorum, en güzeli zihin konuşmalarımızı yazıya döken bir uygulama edinmek. Zahmetli iş ya hu, saçma veya sapan yazılar yazmak da. Bir de; yakında zihinsel suçlara hoş geldiniz diyecekler gibi, düşünen herkesin veya inancını belli eden, hayalini belli eden, isteğini belli eden her karaktere en alt ceza sınırı olarak 4 yıl yatar verdim. Yatın gari, saat olmuş gecenin 04:07’si.
Saygılarımla.
YORUMLAR
ekremmmmm
iyi misin !!!
ben altmış yaşındayım
gördüğüm yaşadığım inandığım ne varsa onu yazacağım elbet..:)))))
sanal dı manaldı, günün akışı kendini ortaya koyuyor zaten. uçurma azıcık aklımı ne olur....
edebiyat defter falan deyince hani bir espiri vardı bir tv proğramında
şöyleydi replik
O RUS BU
BU ÇOLUĞU İÇTEN ÇÖKERTİR....
MEMLEKT OLARAK HER HALİMİZ BU REPLİK İŞTE ne deyim
sana bir tavsiyem hizayı aşma olur mu....
bütün iltifat sözcükleri ve insanca düşüncelerimle
Yinsani
bir iki uyarı almadım değil, sert olmuş diye ama ne bileyim hizayı aşmam abi. yaş konusunu çoktan aştı zihinlerimiz bence...:)
hizayı aştığımı düşünüyorsan kaldır yazıyı demen yeterli..
evet rus mu çin mi abd mi arap mı çökertmeye çalışıyor? ayakta kalabilirsek iyi ..
eksik olma abi.
en sevdiğine emanet.
Aslinda sadece gencler degil cocuklarinda ruhlarina dokunmali. Korona oncesi iki ressam arkadasim bir beledeyenin araciligiyla cocuk siiri ve resim atolyesi calismasi yapmislardi. Dort ya da bes sair,iki ressamdan olusan cok zevkli ve guzel bir atolye calismasi olmustu. Gectigimiz pazartesi gittigim tiyatroda tiyatro bitimi oyuncular ve izleyiciler arasinda soylesi oldu. Universite genclerinden ve bir kac akademisyenin olusturdugu kapital okuma grubu vardi. Bence sayin sair genclere ulasmak icin sahaya inmek gerekir ya da boyle okuma gruplari gibi farkli calismalara el atilmali.
Yinsani
çocuk edebiyatını ıskalıyoruz, evet. balkanlardaki türk şiiri antolojisinde çocuklara eğilmenin ne denli önemli olduğunu anladım. lakin hiç denenem ve düşüncem olmadı bu konuda.
ünili kardeşleri keşke buralarda görebilsek..
eksik olmayın sayın umay
katkılarınız için teşekkür ederim.
en sevdiğinize emanet.
Umay Alkım
Iyi dilekleriniz icin tesekkur ederim.
Öncelikle tebrik ederim. Çok gerçek bir yazı olmuş. Sitede yeni sayılırım (7-8 ay) Uzun zaman edebiyat-şiir sever olmama rağmen pek zaman ayıramadım. uzaktan platonik takıldım şiire :) Ve böyle bir platformda çeşitli nedenlerden dolayı aktif olarak bulun-a-mamıştım. Ancak son 1,5 yıldır biraz daha şiire eğildim. Çok okudum ve bu sayfaya dahil olduktan sonra işin doğrusu özlemini çektiğim ve umduğumdan çok daha iyi bir edebiyat-şiir dünyası içinde buldum kendimi. Ve içimde biriktirdiklerimi naçizane yazmaya başladım. Çok okumaya çalıştım ve gerçekten çok iyi kalemlerin şiir ve yazılarını gördüm, okudum. Bu beni ziyadesiyle mutlu etti. Sadece şiir ve yazı değil aynı zamanda çok farklı düşüncede olan kişilerin çok farklı çoğrafyalardan bu platformda bir araya geldiğini gördüm. Aynı zamanda farklı müzik türlerini de dinlenme öğrenme şansım oldu. Şiir-müzik pörtföyüm genişledi, zenginleştim. Belki daha önceleri bu eğilimimi gerçekleştirmiş olsaydım belki bu kadar hevesli, birikmiş ve özlem dolu olmayabilirdim. Burada olmak beni mutlu etti. Neyse, anlatmak istediğim şu; tabi ki insanın olduğu her yerde eksikler, kusurlar zayıflıklar, ihtiras, kibir vs olabilir. Her ne kadar tevazu bir erdem olsa da ve insan öğrendikçe daha mütevazi olması gerekse de platformlarda beni kaygılandıran en önemli husus; genelleme yapmak istemem ama kanımca bazı insanların fazla duygu erozyonuna, duygu pompalanmasına maruz kalması nedeniyle hissizleşmiş olması.
Bu biraz kaygı verici geliyor bana. Bazı insanların alt ve üst duygu eşiğinde kalıyor olması ---(ses eşiği olarak düşünebiliriz 0dB (işitme eşiği) -120 dB (acı eşiği) arasında değişir. Normal bir insan 0-50 desibellik sesleri kolayca işitebilir ve bundan rahatsız olmaz. 85 dB şiddetinde bir ses veya gürültü kulakları rahatsız eder ve uzun süre sunuk kalındığında kulakta hasar oluşur.)--- bir müddet sonra onu hissizleştirebiliyor. (Bu benim gözlemim, katılmayanlar da olabilir) Dolayısıyla böyle bir durum, coşkun duyguları azaltıp modu düşürebilir ve hissizleşmiş bir hale dönmüş olabiliriz. Buna vesilenizle ben de farklı bir hususta dikkat çekmek ve nacizane ekleme yapmak istedim.
Yazınız çok faydalı ve herkesin okuması gereken öğretiler içeriyor. Keyifle okudum. Tekrar tebrik eder devamını dilerim.
Yinsani
güzel katkılarınız ve örnekleriniz için çok teşekkür ederim. işitme ve acı eşiği üzerinde düşünülmesi gereken bir konu
lakin,
hani bir replik vardı ya;
abı bıhtığ ya bıhtıkğ...:))
umarım daha nice şiir ve yazılarda görüşürüz üstadım.
en sevdiğinize emanet olun
saygılar hürmetler.
Bize söyleyecek bir şey de bırakmamışsın ki doğru dürüst...bir yandan da iyi oluyor böyle, beyin jimnastiği yapmamıza, kara kara düşünüp ne yazsam diye kıvranmamıza, yorulmamıza gerek kalmıyor, uğraştırmıyorsun okuru. Her kritik konuyu yakın mercekten ele alıp değerlendirmişsin, irdelemişsin güzel güzel. Eksiklerini, açıklarını yüzüne vurmuşsun. Birilerinin bunları anlatması, yazması gerekiyordu ki; önceki yazılarından da gözlemlediğim kadarıyla senin ilgi alanın genelde bu konular üzerine. Olayları birbiriyle güzel bağdaştırıp, güzel bağlayıp akıcı bir dille de yazıyosun.
Bize de sadece imzamızı atmak düşüyor.
Tebrikler Yinsani.
Yinsani
eksik olmayın sayın gule,
en sevdiğinize emanet.
saygılarımla.
Tebrikler ederim nesildaşım. İnan bana onca düşünceyi sıralayıp bir de anlamlı bir yazı haline getirmek herkesin harcı değil.
Kafamda milyon konuşma var ve ben her seferinde, yazsaydım güzel bir şey olurdu be.... deyip unuturum. Hepsi zihinsel çöplükte, duasız, sıfatsız yatıyor.
Sen yine imzanı attın.
Hep yaz emi.
Sağlıcakla.
Yinsani
yaz nesildaşım, hep dediğimiz gibi işte, yaz yazabildiğin kadar. ölünce kim yazacak:))
eksik olma nesildaşım
en sevdiğine emanet.
Çocukluk- gençlik- erginlik evreleri, yaşam zincirinin kopmaz halkalarının bütünlüğü.
Her evrede yaşayacak- öğrenecek- gelişecek varlığımız.
Ya sonrası?
Öğrenmeye, gelişmeye devam ederken (ki bunun yaşı, duraksaması olmamalı yaşam görüşümce) edinimler, deneyimler hoşgörü ve anlayış ışığı altında paylaşılmalı, aktarımlara çabalamalı.
Çok önemli bir nokta: Çocukları, gençleri, 'reddetme peşin hükmüyle değil' uyum sağlayarak onları dinleyip anlayarak, keşfedebilmek; onlara olgunlukla omuz verebilmek.
Çocuk ve gençlerin, yaratıcı ve yenilikçi düşünce, düş ve eylemlerini , kendi bilgi, edinim ve deneyimleriyle kararak gelişkin, dengeli bir yolda onlarla kavuşup yenilenebilmek ve kaynaşmak.
Toplumun evrilmesi; bilgiye, öğrenmeye, yaratmaya ve gelişmeye açık olması, birbirinden kopmakla, ayrışmakla değil bu kaynaşmanın başarısını sağladığımız ölçüde gerçekleşecektir.
Teknolojiyi yerli yerince kullanalım ama ona asla esir olmayalım.
Yazınız değerliydi.
Kutlarım.
Saygılarımla.
Yinsani
kıymetli bir katılımdı, eksik olmayın, en sevdiğinize emanet olun.
Eleştiri olmadan ilerleme olmaz. Yanlış ya da doğru illaki bir şeyleri eleştirmek gerekir... Neden yazıyor buralarda insanlar. Tabi ki çok tanınmış edebiyatçılar olsalar burada değil de yayınevlerinin yolunu tutarlar. Biraz da beyin boşaltma yeri, egoyu tatmin yeri buraları ve benzer edebiyat siteleri... Ha elle tutulur kaç yazar şair var derseniz o tartışılır... Kendimizden daha bilgili şair ve edebiyatçılardan burada bir şeyler kapabildiysek ne mutlu bizlere, tabi bir de az da olsa sağlam dostluklar kalemdaşlıklar bizi burada tutan... İlk televizyon yayını yanlış hatırlamıyorsam 1929 yılı olması lazım, hani o meşhur dünyayı sarsan ekonomik bunalımın yaşandığı yıllar diyelim... Saygıyla...
Yinsani
genele ilk tv yayını da 1939 diye izlemiştim bir belgeselde, oradan aklımda kalmış ,lakin baktım yorumuzunuzdan sonra da, tek oda içinde 1923 lere kadar gidiyor ama önemli olan kitlelere hitap olarak ilk yayın sanki.
eksik olmayın üstadım.
en sevdiğinize emanet.
Harika bir yazı. Kutlarım sayın Yinsani. Böyle bir yazı gerekiyordum
Yüreğinize ve kaleminize sağlık. Benim düşüncelerimi birebir yazmışsınız.
Her cümleniz doğru. Artık bir kaç kalem dışında bir çok şiiri veya yazıyı okumuyorum.
Okuduklarımın çoğuna yorum bile yapmıyorum.
Hazırda bir yazım var. ''Hz. Muhammed kadın olsaydı Kuran_ı Kerim nasıl olurdu'' diye
Linç edilmekten korktuğum için yayınlamıyorum.
Hepimiz klavye kahramanı, klavye şairi olduk çıktık.
Sonumuz hayrola.........
Tebriklerimle.
Seçki kurulu çok doğru bir seçim yapmış. Günüz yazısına bundan daha fazla yakışacak bir yazı düşünemiyorum.
Ay Parçası tarafından 12.11.2023 15:18:15 zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
özetle;
sorun şu ki; 5-6 bin yıldır kadınların ezildiği bir dünyadayız, kim ne derse desin; kuranın bir kadına vahyedildiğini veya ruhani bir kadın tarafından yazılsa nasıl olurdusunu düşünmek bu coğrafyada iğneli fıçıya atılmak gibi olur,
lakin günümüz zihinleri düşünülmeyenleri düşünüyor, elbette bir gün gelir düşündüklerini de yazacak ortam oluşur. lakin daha öyle bir ortam ben de göremiyorum. hiç yayınlamayın bence de. yine de siz bilirsiniz diyerek düşüncenizden bile korktuğumu belirterek topu size bırakayım...:)
eksik olmayın efendim.
en sevdiğinize emanet olun.
Ay Parçası
Size bahsettiğim yazımı biraz traşlayıp sivriliklerini alarak yayınlamaya karar verdim.
Ben linç olmazsam siz linç olmazsanız bu toplumu kim çıkartacak aydınlığa..
Ben ve benim tarzımdaki kadınlar dönemlerinin Jeanne D'arc ı olamazsa bu toplum nasıl ileri gider. Gitmez ve bir yığın din satıcısı şarlatanın elinde oyuncak olur.
yayınlamadan önce size göndereceğim yazıyı ))))))))
Gülümsediğinizi görür gibi oluyorum.
Selam saygı ve mutlulukla kalın
Yinsani
Dünyevi araştırmacı yönü ile bir şeyler söylüyorsa, doğrudur ve haklı serzenişleri dikkate alınmalıdır...
Edebiyat dünyasının geldiği durum ortadadır. Hemen hemen tüm yazdıklarına bir genç olarak :) katılıyorum.
Senede ortalama 5 şiir paylaşmam ve 17 yıldır buranın dışında başka bir yerde olmayışım sırf bu yüzdendir.
Yazıyı güne gelmeden de, dikkatlice okudum ve keşke çok okura ulaşabilse diye düşünmüştüm.
Seçici kurul gereğini yapmış.
Herkesin üzerinde derin düşünmesi gereken ve payına düşeni alması gereken derin bir analiz ve gözlem içermektedir. Ve doğrudur.
Uykusuz kaldığına değmiştir Ekrem'in.
Tebrik ediyor ve özlediği bir edebiyat ortamı bulmasını can-ı gönülden diliyorum.
Genç şairlerimizin görüşlerine önem verilmesi temennimle
sevgiler çokça...
Yinsani
mısraya değer verdiğini bilenlerdenim, eksik olma üstadım.
saygılarımla, en sevdiğinize emanet..
Yinsani
Konu rüyadan açılınca daha önce nesildaşlara bahsettim, epey gülmüştük. paylaşayım..
Şimdi bu afrikada nil nehri var o bölgedeki öküzbaşlı antilopların göç belgeselleri, bu göçte mecburen nil'den geçmek veya su içmek mecburiyetindeler yaöküzbaşlı antiloplar, yani daha doğrusu biz öküz diyelim, antilop bizim coğrafyada yok , yabancıyız,
neyse..
böyle bir belgeselizlemiştim..
bir gün rüyamda buna benzer bir şey gördüm ve suyun kenarına gelmişim, belki de kendimi öküzbaşlı antilop sanıyorum, yani bilemem...
abla timsah sudan bir sıçrıyor benim boğazıma doğru, ben pat diye yataktan aşşağıya atıyorum kendimi. yani iyi kafayı falan vurmadım duvara...güzel sıçratmıştı..
saygılarımla..
uyku güzel de lakin güzel rüya görmek daha önemli :))
saygılarımla..
Hayata dair yaşanmışlıktan güzel ve anlamlı. Düşündüren, gülümseten fakat gerçeklikten bir kelam. Tebrik ederim keyfle okudum. Bu memlekete gerçekten genç şairler lazım.
Saygılarımla 🖋
Yinsani
eksik olmayın.
saygılarımla.
Bende çok okumam yazıları genelde
şöyle bi bakarım yazı kendini okutuyorsa devamı gelir çoğu zaman ilgimi çekmez okuma özürlü olsam gerek.
Herkes çok beğenmiş yazıyı evet imlası düşünsel yönü olan beyin jimnastiği yaptıran bir yazı ama nedense beni biraz kızdırdı bu yazı sanki çok bilmişlik içeren bir yazı gibi geldi.
50 yaş üstünün cirit attığı yerler derken gayri ihtiyari uzerime de alındım, aşk meşk derken bir küçümseme var gibi hissettim artık günümüzde kanıksadığımız olaylar.
Peki bu kadar eleştirel bakan birinin burda ne işi var bu yazıyı uzaydan yazmıyorsunuz heralde eşit şartlardayız nihayet.
Şiir konularını sayıp dökmüşsünüz yazılmayan konu kalmamış ee, ne güzel işte her konuda yazmaya çalışmışız siz ne yazdınız bizden farklı.
Daha iyi bir öneriniz varsa onu söyleseydiniz bari.
Gecenin bu vakti okuyunca bi de yatın gari demişsiniz uyku muydu kalmadı valla kalkıp şu ismi cismi belirsiz gizemli şahıs yinsani ye bir ültimatom çekeyim dedim, abla olurum büyük ihtimal o yüzden ablaya kızmayın gari, dobra bir insan olarak ne düşünürsem onu söyleme özelliği olan biri olunca duramadım yine.
Ama emeğe saygım vardır yazı baya emek verilmiş iyice düşünülmüş bir yazı hadi tebrikler de diyeyim bari
Selametle ...
Yinsani
bu kafa uzaylı kafası işte, toprak su hava ve ateş çok sıkıntı ve eza veriyor iki ayağının üstündeki bizlere. allahul alem yani.
hiç bir kuşak birbiriyle eşit olamaz. girdileri farklıdır çünkü zihinlerin, 1000 de 1denk gelir eşit olanlar, o yüzden eşit değiliz be ablacığım. sizler çok ileridesiniz, bakışların daha deruni, anlayışlarınız daha kapsayıcı. biz y'ler üç uclu değnek işte.
yorumunuz güzeldi, lakin benlik değildi:)
en sevdiğinize emanetsiniz efendim,
saygı ve hürmetlerimle.
“ Palavra, palavra, palavra
Dinle beni
Palavra, palavra, palavra
Yalvarırım
Palavra, palavra, palavra
Yemin ederim
Palavra, palavra, palavra
Palavra, palavra, hepsi palavra
İnanmam sana” diyordu Ajda Pekkan şarkısında…. Bende diyorum ki :
Edebiyat sahnesi, klasik eserlerin nefes almak için çabaladığı bir arenaya dönüşmüş gibiydi. Her yazar, kendi şiirini yazmış, adeta Nobel ödülü için sıraya girmiş gibiydi. Yeni çağın edebiyatı, klavyenin tuşları arasında kaybolmuş, yazarlarımızın Ctrl+C ve Ctrl+V becerileri ise bilge bir kopyala-yapıştır dansına dönüşmüş.
Dijital mezarlık fikri, belki de bilgisayar fareleriyle yazılmış birçok ölümcül kelimenin huzur bulabileceği ironik bir sona işaret ediyordu. Edebiyatın kalbi, artık tuşlardan daha fazla atan bir kalp değil, belki de sadece bir hard disk okuma yazma başlığının dingin ritmine terk edilmişti.
Elhamdülillah
Yinsani
gerçeği görmeliyiz dostum başka çaresiyok , diyor:)
eksik olmayın
teşekkür ederim.
Normalde günün yazilarını okumam..nesenni ise benim yazdıklarımı okumayqnalr var olduğu müddetçe bende okumama kararı almıştım sizin yazıya göz atayım.dedim her harfi her kelime her virgulde duygularimi içimden gecenleri yazmışsınız ve kendi iç sesisimi buldum resmen.
Ama yazınız halaa eksik
-Yorum yazarken kopy paste yqpip her şiire (okumadan-anlam.manasi ve değeri bilmeden)pattt yorum yazan ve kendini bir sifatta sananalar.
-yapay zekaya şiiri yapıştırıp yapay zekanın yorumunu yorum bölüme yapistiran sözde tahlilkarlar.
-kendini bir tok sanıp yorum yazarken edebi bir şahsiyet mis gibi davrananlar
-seslendirilen şiirdeki sese aşık.olanlar.
_yazdigimiz şiirlerden dolayı kendime yazilmis sanilip duyguları kabaranlar..
Velhasıl kelam şiir yazıyorum deyip yellenmeden teyyare selam.soylen o yare hesabı kendini saiir saiire zannedenler .
Ve neye göre kime göre nasillara göre günün seçkisi yapatigi belirsizligi halq korunan şiirimsilerin günün şiiri olarak seçen vs ler yok yaziminizda
Selam.duamla
Yinsani
gün yazı ve şiir meselesi çok tartışıldı, çok eleştirildi, lakin güzel bir uygulama. kaç yıldır bu sitedeyim kimdir seçiciler bilmem, niye neye göre seçerler zamanında çok sorguladık, eleştirdik lakin gerek yoktu, öyle ya da böyle ihtiyarından gencine erkeğinden kadınına güne gelen şiir ve yazılar olsun. bu demek değil ki o günün en güzel yazısı veya şiiri.
bu yazı imla hatası dolu mesela güne layık mı, değil. belki sorgulamalar sorular tespitler seçiciye uygun geldi, koydu tabelaya. tabela iyi değildir aslında hedef yeridir. eskiden çok eleştiri vetartışmalar, tenkitler, fikir yürütmeler olurdu gün'lerin yorumlarında. klavyeler durmaz didişirdi, iyi de olurdu, lakin o köprülerin altından çok sular geçti, şimdi kimsenin umurunda değil, zaten hayat ülke dünya yeteri kadar boğucu.
yapay zekayı çok hafife alıyoruz, değindiğiniz yorumlara ben de denk geldim, ya hu dedim kim bu üstadı şahane, ne cevherler varmış lakin cevher yapay zeka çıktı:) ben de o gün falan bir kaç sitedaşın yazısını şiirini yapay zekaya yorumlatıp copy paste yapmıştım, o sitedaş farkedilsin deyü.. lakin ona bile gerek yoktu diyorum şimdi. diyorum ya gerilmekten yorgunuz. relax artık.
lakin copy pasteci sitedaşları engellesin herkes, gerçekten o yorumlar bıktırdı, ben engelledim o ünlü sitedaşı mesela:) kimdi adı da aklıma gelmiyor ama şimdi.
şiir veya yazının, edebiyatın kime göresi evvelden önemliydi, lakin son yıllarda gerçekten düşünmüyorum bunları. siz de sallayın gitsin, okuyan okur, gören görür, kimse umurumuzda olmasın artık. bireysel çağda bir kaç zihindaş ve gönüldaş bulabilirsek edebiyat siteleri içinde o bize yeter. lakin insanların da dilinde ve gönlünde akrepler çoktur. lakin zehre de bağışıklık kazandık ... bizi bilen bilir bilmeyen kendi gibi bilir hesabı bir söz var ya. aynen öyle..
değerli eleştiri ve önerileriniz için teşekkür ederim, eksik olmayın.
saygılarımla.
Saat olmuş günün 16:20 si mesai bitimi geri sayacaklar. Baktım nesildaşım yazı yazmış, en güzel vakit geçirme şekli okumak olur dedim geldim. Geldim ama soru yagmurlarina tutuldum. Buralar da yağışlı o zaman yağışlı bir izmir, yağışlı bir yazı birbirine iyi gider. Zihin tükenmiyor nesildaşım, zihin hala çözmeye çalışıyor. Yorgun, cevap aramaktan,hayal kurmaktan.. Olan,olması gereken, olması arzu edilen, neden olmuyor denilenler arasında sıkışıp kalmış. Eee ne yapsın bu zihin. Çürür tabii,yorulur,dağılır tabii. Ah nesildaşım ah, dijital mezarlık iyi fikir. Parasız olsun tabii. Sağlıcakla kal.
Yinsani
du bir;
what can ı say, you say true. :)
eksik olma nesildaşım, good night beatiful dream..
Herkescikleri kılıcından geçirmiş saygı değer yazar.
Tek solukta okundu. Bissürü haklılık oayı bulundu. Ohh bee dendi 🙈
İçimden geçen bir çok şey yazılmış
Kendime düşen payı da aldım.
Kaleminiz ya da klavyeniz susmasın
Tebrikler
Yinsani
kimse pay alsın diye yazmıyorum, kimsenin kimseye bir şey öğreteceği çağlar geride kaldı sanki. garip bir zaman dilimi... neyse:) klavyezanlığım tuttu .
thanks, you write yeiku:)
Gül'enyüz
Öyle tabi malum herkes her şeyi biliyor 🙃
Garip olan biz miyiz zaman mı acep🤔
Yeiku askıda şimdilik :)
Geceniz mis gibi geçsin 👋
Gül'enyüz
Yinsani
do you drink coffee,
bu arada siz de y'siniz değil mi yani y kuşağı :)) sizin ödevleriniz artıyor valla sayıngül'enyüz; şu y kuşağı ile bir yazı yazın bir de olma mı?
Gül'enyüz
Taptaze çektirdim kahveyi mis ben ikram edeyim ☕☕
Kuşaklar olayını pek bilmem muhtemel ki y'dir :) ruhum fosil ama olsun 🐣 yıkılmadık
İnek bir öğrenci idim eskiden şimdi bilemedim az üşengeç gibi🙈
Aldım kabul ettim yazayım geniş bir zaman da :)
black_sky
Tebrik ederim nesildaşım.