ATATÜRK'ÜMÜZÜ ANARKEN
ATATÜRK’ÜMÜZÜ ANARKEN
Bundan 85 yıl önce ebedi istirahat gâhine uğurladığımız yıkılmış bir imparatorluğun viraneleri üzerinde yep yeni modern bir ülke yaratan biat kültüründen kulluk baskısından kurtarılmış özgür ve yüzünü aydın dünyaya döndürmüş bir millet yaratan ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı sevgi ve minnet duygularımızla anıyor yad ediyoruz.
Kurduğu devleti Cumhuriyet eseri ile taçlandıran ülkemiz üzerindeki kara bulutları dağıtıp yok eden halkının üzerine doğmuş aydınlanma meşalesi medeniyet ışığı idi. Kısacık hayatına inanılması ve erişilmesi asla mümkün olmayan devrimler ekonomik kazanımlar başarmış yapmış ve uygulamış çağının en büyük dehası idi. Halkı cahil bırakılmış milletine okuma seferberliği başlatarak hızla kültürlü okur yazar bir ulus yaratmıştır.
Bu gün o günlerin kıyısında köşesinde kalmış bazı yoz fikirli karanlık düşünceli devlet ve millet düşmanları onun bıraktığı eserleri onun tarihin sayfalarında yer almış aziz hatıralarını bir bir yıkıp yok etme sapıklığını sergilemekteler. İnsan olma özelliğini kazanan halkımızı hilafet faşizmi altına sokup köleleştirmek ve kula kulluk edenler haline sokmaya çalışılmaktadır. Bu insanlar biçare yaratıklar olup çağ dışı uygulama zemini yaratma arzuları elbette halkımız tarafından hüsrana uğratılacaklar.
Dünyanın kıpta ile yad ettiği o emsali olmayan insan bir gün yurt gezisinde halkının arasındadır. Etraf da büyük binalar hanlar yapılar dikkatini çeker Mersin de ki bu hadise şöyle gelişir.
Atatürk büyükçe bir köşkü göstererek sorar bu köşk kimin?
Halk cevabın da Kirkor’un.
Ya şu koca bina kimin?
Yorgo’nun.
Ya şu apartman kimin?
O da Salomon’un
Atatürk sinirlenerek sormuş.
Onlar bunları yaparken siz nerdeydiniz?
Halkın arasın dan yaşlı bir köylü ihtiyar cevap veriri.
Biz Yemen’de Tuna Boylarında, Balkanlar’da Arnavutluk dağlarında, Kafkasya da, Çanakkale de, Sakarya da savaşıyorduk paşam der.
Atatürk’ün anılarında bahsettiği bu olayı anlatırken hayat cevap veremeyeceğim yegâne insan bu ak saçlı ihtiyar olmuştur diyor. Sevgili halkım şimdi de aynı hadise ve olayları yaşamıyor muyuz? Aradan nerdeyse bir asır geçti şimdi biz sade vatandaşlar olarak soralım.
Bu fabrikalar kimin?
Emperyalistlere sattık bizim değil. Yandaşların malı oldu.
Bu gemi kimin?
Hükümet başkanının oğlunun.
Ya şu gemiler kimlerin?
Onlar da hükümet başkanının oğlunun ve ortaklarının.
Hep hükümet yanlısı borazanlık yapan şu TV kanalları kimin?
Onlar da hükümet yalakalarının ve yandaşlarının. Hükümetten nemalananların. Yağcılıkla rant peşinde koşanların.
Bu yazılı basın gazeteler kimin?
Hükümet başkanın yakın ahbaplarının devlet ihalelerinden pay alanların, vara yoga alkış tutanların.
Bütün bunlar olurken siz nerdeydiniz?
Bizler vatan bölünmesin. Cumhuriyet yıkılmasın. Eserlerimiz tarumar edilmesin. Bölücü yıkıcı Ermeni Yahudi bozması teröristlerle canlarımızı gençliğimizi ortaya koyup yaşantımızı Anadolu dağlarını mesken edinmiş terörle mücadele ediyorduk. Biz bunu yaparken Türkiye Cumhuriyeti içerde yetişen hainlerce kendi aralarında bölünüp paylaştırılıyor ona buna yok pahasına satılıyordu.
İşte aziz atam kurduğun Cumhuriyetin 100 yıllık geldiği nokta. Bu on kasım günü damarlarında Türk kanı olan vatan ve milletini seven ben bu vatanın bir ferdiyim diye sahip çıkan sizin aydınlattığınız irfan yolunda yürüme azminde ve kararlığında olan halk yılmadan izinde yürümeye devam edecektir.
Vatan ve millet düşmanlarına asla içlerindeki besledikleri kin ve nefret duygularının sevincini Türk halkı onlara yaşatmayacaktır.(2013 RT. )
Ruhun şad olsun.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.