- 444 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
ALİ AYŞE' Yİ SEVECEK Mİ...
Her düş sakini gözleri kapalı görse de düşlerini…
Bense duyguların müdavimi ve düşlerin
Hali hazırda içimde saklı o küçük sepet
Bense hüzün hırkamı geçirmişken sırtıma
Mübalağa etmediğim kadar yalnızlığın derin dondurucusunda saklı
Hem ruhum hem ıslah olmaz kalemim
Nasıl da kalantordu sözcükler öncesinde
Maviden mintanım semaya öykünen
Sarıdan saçları dinmeyen nazımın niyazımın
O aşk ki:
Asla dönmeyeceğim bir köşede beni bekler…
Düşlerim sarkıt gerçeklerse birer dikit adeta sözcüklerin ürediği ürettiği sıfatlardan yoksun öznem özlemin de nakkaşı hüzün çeşmesinde aldığım namaz abdesti kadar beni ne huzura kavuşturabilir ki bu dünyada?
Sessizliğin mintanını giydim giyeli ve ses etmeden sevdiğim sahiden de çok mu belli?
Aşkın hünkârı ve göğün kırık tamburu:
Bir fasıl bir farkındalık yüklendiğim satırların mucidi sefil yüreğim kalemimse çekerken onca nazımı ve işte tüysıklet vicdanımın sesi, huzura biat hem de yaşanan bunca sevgisizliğe inat ne çıkar ki çıt çıkarsam ne çıkar ki: azıcık de sevgiden nasiplense insanlar ve işte yüreğimin radarına yakalandı sözcükler yalanım yok inadım inat aşkla devşirdiğim cümleler bazen bir yitim bir bitim olsa da baştan başladım hayatı okumaya:
Ali topu at.
Ya, sen Ayşe, evet, sana diyorum:
Hiç mi sevmedin Ali’yi?
Çocuksu bir aşk bizimki: tıpkı Ayşe ile Ali’nin sobelendiği bir yol bir güzergâh aslında okul yolunda saklambaç oynayan hayallerim hem de ben hayal görmeye daha da küçükken başladım:
Alametifarikası bir ıssızlık kolaçan ettiğim sağım solum ve önüm ve arkam ve işte içtimada iç sesim:
Sobe…
Sahi, o kadar belli ediyor muyum duygularımı?
Yaşım sekiz var yok:
Yokluğa alışmanın ilk çaresi yalnızlığı içine çekip sevgisizliği sindirmektir gel gör ki: sevmeden de yaşayamaz insan gel gör ki: hayatın hörgücü iken sevgi ve ben sadece bir damladan ibaret olsam bile okyanuslara denk düşerim ve sonsuzluğa ve ufka ve kimler ve de neler biriktirmişken hayal dünyamda hayal ettiğim kadar da bilirim bir hayalet olduğumu ve ulaşılmazlığımı ve dokunulmazlığımı da kayıt altına almışken Tanrı.
Allah’ın sevgili kuluyum ve aşkın kölesi sınırları aştı hem benim şöhretim hele ki şüheda mazim ve işte içimde kıpraşan duygular bense hala Cin Ali okuyup Ayşe’yi de Ahmet’i de ne de çok seveceğim.
Okul yolunda.
Suyolunda kırılan testi gibi.
Ya da göle maya çaldığım Nasrettin Hocayı manen hissettiğim ve fıkralarına aşinalığım ta çocuk yaşımdan miras bana mademki Rabbin ilk emri: ‘’oku’’
Ve bir adım sonrası:
Yazmanın verdiği keyif ve huzur ile sürücü koltuğuna öylesine yerleştim ki kalemin kaile alınmasam da bir gün kavuşacağım hidayete ve İlahi Adaletin nezdinde darmaduman olacak bunca zulüm ve çocuk bedenler yaşayacak ve daha neler görecekler yaşadıkça…
Ve evet, devam eden bir savaşın gıybetini yapıyorum ve zulme ve zalime isyan ediyorum hepsini de çoktan havale etmişken Rabbime.
Susuz bir yaz.
Yağmursuz bir hazan.
Kasım ise bir aldatı: kasım bilmiyor kasımlığını ve kastıkça kasıyor sanırsın ki ısıtan yaz güneşi.
Benimse aklım hala çocuklarda ve Ali’de ve Ayşe’de:
Çocukluğumu doya doya yaşamış olsam bile yalnız bir çocuk olduğumu asla inkâr edemem bir o kadar hayal gücümle aştığım engeller ve sınırlar.
Gerçeklerin sınır dışı edildiği ve yüreğin de ihlal edildiği:
Sahiden de:
Ali Ayşe’yi sevecek mi?
YORUMLAR
Çok güzel...
Bu yazı beni ilkokula başladığım günlere götürdü...taaa..73 yıl öncelere.
Biliyor musunuz,kızlar için,oğlanlar için o farklı sevi,o yıllarda başlar.Her iki cinste karşılıklı kalbi kıpırtılar o yıllara rastlar.
O yaşlarda heyecanlar bir başkadır.
Kıymetli şairem Gülüm hanım.Yazı ve konusu çok güzel'di.
Kutluyorum gönül sesinizi,emeğinizi.
Selâm,sevgi ve saygımla,esenlik dilerim.
Gülüm Çamlısoy
Bir b/aşka idi o günlerin yaşanılası heyecanı.
Aradan uzun zaman geçti ama o günlerin tadı hala damağımızda.
Değer katttınız şeref verdiniz kıymetli hocam.
Çok ama çok teşekkür ederim.
İçten selam ve saygılarımla