S.S.S : AŞKIN ŞİFRESİ/mi?
Daha ilkokul 2 veya 3.sınıftayım. Okuma yazmayı çok iyi öğrendiğimden evimize gelen mektupları ben okuyorum. Mektuplar derken sadece gurbette ekmek fırınlarında çalışan babamdan gelen mektuplar ile bayramlarda ve yılbaşında gelen bolca tebrik kartlarını hatırlıyorum.
Evet mektup geldiğinde evde seslice okuyorum dinleyenler de aile bireyleri, genel de dedem, ninem ve annem olurdu. Hiçbirinin okuma yazması yoktu, üstelik ninem çocukluğundan beri duymuyordu.
Babam 3.sınıfa kadar okutulmuş, okuması yazması çok iyi olduğu gibi, matematikte özellikle zihinden problem çözmede lise yıllarım da bile bizden ilerideydi.
Ben heyacanlı, dinleyenler pür dikkat.
Babam yazmış ben iyiyim, merak etmeyin. Herkese ayrı ayrı selam yazmış, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyor.
Tüm komşu ve akrabalara dahi selam gönderen babamın mektubunda anneme selamı yok. Üzülür diye düşünüyorum ve anne sana selam yazmayı unutmuş deyince, en altta ne yazıyor diye soruyor.
Ben de en altta S. S. S. yazıyor ama anlamadım diyorum. Tamam ben anladım deyip sevinerek, gülümseyerek odadan çıkıyor.
İçime bir kurt düştü,acaba ne demek istemiş ki. Anneme de soramam tabii ki.
Ama yıllar sonra manasını çözmüştüm.
"Sevgilime Sonsuz Selamlar".
Yada,
"Sevgilim Seni Seviyorum"
Annemin çok hoşuna gitmiş olacak ki mektubu sık sık okuttuğunu hatırlıyorum.
Açık denizlerde yardıma muhtaç olup etrafta kimseyi göremeyen denizcilerin kullandığı S. O. S şifresi gibi, aşıklar da sevdiklerini görmeyince unutmamak ve unutulmamak için demek ki kendi aralarında şifre belirliyorlar dı.
Zaten aşık olan kalpler de, sevgi dolu gönüller de bu şifreden başkası kullanılamaz dı.
Ey aşk sen nelere kadirsin, sensiz yaşanmaz elbet.
Rahmetli, Abdurrahim Karakoç üstadımız, (Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun) bakın ne güzel yazmış, aşkı ne güzel tarif etmiş.
Her nesnenin bir bitimi var ama, var ama,
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban, Mihriban, Mihriban.
Annemi ve babamı rahmetle anıyor dualarımı gönderiyorum, sizlerde dualarınızı esirgemeyin lütfen.
Yaşadıklarında bu mektuplar aklıma gelseydi şaka yollu sorardım, S. S. S. şifrenizin anlamı ney di? diye.
Tabii onların da şaka yollu verecekleri cevap da şöyle olur du?
Bizim zamanımızda cep telefonu vardı da biz mi konuşmadık.
Rahmetliler birbirlerini çok seviyorlar dı. Ölümsüz aşklarının hikayesi yazılsay dı, hikayenin başlığı "Rüstem ile Yadigar" olurdu. Hikayede de hatırda kalacak satırlar da
şunlar olur du.
Daha çocuk yaşlarda birbirini sevip kaçtıkların da, kızını zorla kaçırmışlar haberiyle almaya gelen babası ve akrabalarına saklandıkları odanın kapı arkasından
"Adım kiminle çıktıysa canım da onunla çıksın" deyip geri göndermesi ve annesinden yedi günlükken yetim kalmasından dolayı ( adı da oradan geliyor) beni annemin yanına defnedin de bu dünyada annesiz yaşadım bari öbür dünya da da yetimlik çekmeyeyim vasiyeti üzerine annesinin yanına defnedilme isteği.
Babamın da annemin ölümünden bir yıl sonra rahmetli olmadan önce beni aile kabristanlığına değil, annenizin yanına gömün vasiyeti.
İki vasiyeti de yerine getirebildik, şükürler olsun ki içimizde de bir uhde kalmadı.
Ne kadar yazsam da yazım da eksiklik hissediyorum ve yine sonunu üstadımızın ölümsüz dizeleriyle noktalıyorum.
"Lambada titreyen alev üşüyor, üşüyor.
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban, Mihriban, Mihriban".
Hüseyin İSPİRLİ
Anasının kuzusu,
Babasının koçu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.