VESAİRE -Roman -25'İNCİ BÖLÜM
Hakkı köy köy,kasaba kasaba dolaşırken Yesilhisar’a uğramış Yesilhisar’da almış olduğu az bir ürün sonrası yanında bulunan lojistik müdürü Turan bey’e bu ürünleri piyasada hızlı bir şekilde satıp elden çıkardıktan sonra kepenkleri kapatıp işyerine kilit vurmasını emretti mahkeme kararı bitene kadar işyeri açılmayacaktı. En son durak Yeşilhisar oldugundan ve gün boyu yorgun olduklarından yola çıkmayıp geceyi otelde geçirip sabah erken saatte yola çıkmayı kararlastirdilar. Otele kayıtlarını yaptırıp biraz hava hava almak için dışarı çıktıklarında otel yanında bulunan derme çatma esnaf çay ocağı olduğunu görüp çay içmek ve günün yorgunluğunu atmak için çay ocağına oturdular Hakkı işyerini kapatma kararı Cafer beye açıp işyerinin durumu işçilerin ve çalışanların maaşlarının nasıl ödeneceği planlarıni Turan bey ile hasbihal ediyordu.
Yan masadan konuşulanları duymuş Turan bey ile konuşmasını kesmişti, Masada 55-60 yaşlarındaki yaşlı amcalaın konuşmalarına pür dikkat kesilmişti.
Masada bulunanlardan dişleri dökülmüş damaktan konuşan ihtiyara amca "Arkadaşlar Asuman Hanım da vefat etmiş dağ gibi kadın göçüp gitti Sırrı’nın hayatlarına gitmesi Naci bey Neriman hanımdan sonra aile darmadağın oldu hiç biride Sırrı şerefsizinin yaptiklarını kaldıramadı olanda zavallı Hülya kızımıza oldu nerde nasıl şimdi kimbilir"dedi peltek oeltek konusmasini tamamladı.
Diğer ihtiyarlarda konuşmaya devam ederken herkeain ağzında bir "yazık oldu Hülya kızımıza"kelimesi amcalar arasında devri daim ediyordu sanki.
Hakkı konuşanları dinledikçe merakı iyiden iyiye artmış, gözleri masadaki yaşlı amcalara kaymıştı. Asuman Hanım’ın vefatından sonra Sırrı ve Hülya hakkında konuşmaları onu oldukça etkilemişti. Hülya acaba yıllarca aradığı Hülya’mıydı yoksa isimler tesadüf olarak mı konuşuluyordu merakı iyice arttı.
Turan bey Hakkı’nin suskunluğuna bir anlam verememiş "şirketi devredersek cezadan kurtulmuş oluruz"dedi Hakkı yüzünü ekşiyerek Turan beyin bu yersiz konuşmasına bir anlam verememiş onay vermediği yüz hatlarından belli oluyordu.
Hakkı’nın aklı hala yaşlı amcaların konuşmalarında ve Hülya’nın durumunda kalmıştı. Kendi iş sorunlarına bir çözüm bulmak için çaba harcarken, aynı zamanda Hülya’nın da kim olduğunu sormak istiyor alacağı cevap eğer isim benzerligi ise hayal kırıklıgına ugrayacagi korkusu ile kararsız kalmisti.
Turan bey konuşmasına devam ediyor ama artık Hakkı hiç bir şey duymuyordu.
Hakkı, merakını gidermek için cesaretini topladı ve yaşlı amcaların olduğu masaya yönelip en yaşlı olan ve hala konuşması devam eden Lütfü amcanın sözünü keserek afedersiniz Sırrı ve Hülya ile konuşuyorsunuz kulak misafiri oldum.Benimde tanıdığım bir arkadaşım var ismi Sırrı idi hapishanede karşılaşmıştık hapishaneden sonra görüşmek kısmet olmadı inşallah o Sırrı’dan bahsediyorsunuz dur" dedi Hakkı Sırrının hapishaneye gelişi ile hapishanede Hülya ile tanışmasını anlattı boy kilo saç göz rengi gibi özellikleri sordukca Yaşlı amcalar onaylıyor onayladıkça Hakkı daha çok seviniyordu.
Hakkı, yaşlı amcaların anlattıklarıyla karşılaştığında büyük bir heyecan ve sevinç içindeydi. Gözleri parlıyordu, yüzünde gülümseme vardı ve adeta bir umut ışığı yanmıştı. Heyecanı, vücudunun her hücresine yayılmıştı; elleri titriyordu ve sesi heyecanla hızlanmıştı. Bu beklenmedik dönüm noktası, onun için büyük bir mutluluk kaynağıydı.
Hakkı, duyduğu heyecanı ve sevinci saklamakta zorlanıyor, gülümsemesi yüzünden eksik olmuyordu. Bu olay, onun yaşamında yeni bir sayfa açmış gibi görünüyordu ve bu heyecanla dolu yeni başlangıç için sabırsızlanıyordu.Yasli amcaların bulunduğu masadan hızlıca kalıp otele gitti valizin den Hülya’nın hediye ettiği kitap içinden fotoğrafı alıp koşarak tekrar yaşlı amcaların yanına geldi soluk soluğa kalmıştı heyecandan bayılacaktı.
Hülya’nın kitabın arasına koyduğu resmi masada en yaşlı konuşma boyunca sessizliğini koruyan Bekir amca Hakkı’nın elindeki resmi alarak gözlerinden sicim gibi yaşlar akmaya başladı.Naci bey,Neriman Hanım,Merve,Hülya,Tekin ve Murtaza’nın hep birada da olduğu fotografa göz yaşları dökülüyordu adeta.
Bekir amcanın "Vay Naci Yiğidim Vay"kelimesi döküldü dudaklarından.
Naci Bey ile Bekir amcanin amca çocuklari olduklarını,çocukluğu, gençliği birlikte geçtiğini söyledi Bekir amca "Kendi göçüp gittikten sonra aile kuru dal parçası gibi dağıldı adeta " dedi.
Hakkı sordukça Bekir amca anlatıyordu .
Çayından bir yudum içen Bekir amca "evi barkı satıp gittiler buralardan" nereye gittiği hakkında hiç bir malumatimiz yok evladım"dedi.
Hakkı Hülya ile ilgili net bir bilgi almak için sattıkları evin adresini aldı.
Evin önüne gelen Hakkı tereddüt etsede en azından Hülya’nin nerede olduğu hakkında bir bilgi sahibi olması maksadıyla tereddutunden vazgecek dış kapıyı çaldı.
Hakkı, nazikçe kendisini tanıtarak amacını açıkladı ve Asuman Hanımı’ın evi sattıktan sonra nereye gittikleri hakkında bilgi almak istediğini ifade etti. Kapıyı açan kadın, başta tereddüt etse de, Hakkı’nın samimi niyetini anlayınca konuşmaya başlayıp Asuman Hanım’ın neden evi satıp Yeşilhisar’dan ayrıldığını, ailecek nereye gittikleri hakkında hiç bir bilgisi olmadığını bildirdi.Hakkı herhangi bir haber alma durumunda kendi irtibat numarasını vererek evden ayrilarak otele geçti.
Sabah erken saatte uyanan Hakkı ve Tekin bey sabah kahvaltı sonrası yola çıkmak için plan yaparak en yakın lokanta adresini otel görevlilerinden aldıktan sonra lokantaya girip iki adet çorba siparişi verdiler.Hakkı ve Tekin beyi lokantacı Salih usta karşılamış şehirde yabancı olduklarını görünce çorba servisini yaparken"Efendiler hoşgeldiniz ilçemize nasıl beğendiniz mi "diye Hakkı ya samimi ve güler yüzle sorduğu soruya Hakkı "Hoşbulduk çok güzel ve sakin bir ilçe"demesi üzerine Salih usta ne maksatla ilçede olduklarını sormuş Hakkı başından geçenleri anlatarak çevre köy kasabalardan yerli sebze meyve üreticileri ile görüşüp ellerindeki mahsul için görüşmeler yapmak üzere bulunduklarinı, ögleye doğru hareket edeceklerini bildirmesi üzerine Salih usta biraz heyecan ve telaşlı "Efendiler"dedi"Benim aldığım bir üretici var ve hem organik hem kaliteli ürün yetiştirdiğini hatta bir kaç ürün getirip tadına lezzetine bakmasını rica etti"Hakkı Salih ustanın samimi davranışından dolayı teklifi reddetmeyip bir kaç ürünü görmek istedi Salih usta mutfaktan domates, biber, patlıcan ve yeşillikler den oluşan bir tepsi ile masaya gelmiş, Hakkı gelen ürünleri kontrol ederek "Hay maşallah bunlar şimdiye kadar gördüğünüz ürünlerden kat be kat kaliteli hem kokusu hem tadı masallahı var"dedi.
Tekin bey’de ürünlerin tadına bakarak fevkalede olduğunu bu ürünleri satan üretici ile görüşmek istediklerini bildirdi.
Salih usta her Cumartesi günü pazarda erken saatlerde tezgah açtığını ve kısa sürede ürünleri bitip gittiğinden irtibat numarası veya bir bilgisi olmadığını bildirmesi üzerine Hakkı Tekin beye Cumartesi gününe kadar bekleyip pazarda ürünleri görüp yetiştiği tarlaları görme teklifini yapmış Tekin bey bu muhteşem ürünleri kaçırmamak ve ürünleri yerinde görmek maksadıyla Hakkı’nın teklifini kabul etmişti.Günlerden Perşembe idi pazarın kurulmasına iki gün vardı hem bu iki günde yoğun tempodan dolayi yorulan bedeni ve ruhlarını dinlendirecekti hemde Hülya’nın Mahallesi’nde sattiklari evin etrafında Hülya ile nereye gittikleri hakkında bilgi toplayabilecekti.
Hakki Salih Usta’dan müsade isteyip çorba ücretlerini ödeyip lokantadan ayrıldılar.
Salih usta bilmeyerek ve farkinda olmadan Sırrı’ya Hülya’nin yetiştirdiği ürünleri getirmiş, Hülya’nin ürünlerinin reklamını yapmıştı.
Hakkı ve Tekin bey lokantadan çıktiktan sonra Tekin otele gidip dinlenmek.istedigi için müsade isteyip Hakkı’nin yanından ayrıldı.
Hakkı Tekin Bey’den ayrılıp Hülyanın evinin olduğu mahalleye gelip bilgi almak için komşulara,mahalle esnafına Hülya ile ilgili soru soruyor,Hülyanın hayatı ile ilgili anektodlar dinliyordu.Komsularin ve çevre esnaf ile konuşması esnasında ağızlarından çıkan "Hülya kızımız"diye başlayan güzel kelimeler karşısında mutlu oluyor yüreğinde sızılar oluşuyor eli ayağı titriyor yüzü kızariyordu.
"Nerde,Nasıl,Ne yapıyor kimbilir" soruları beyninde yankılanıyor ve hiç bir cevap alamamak derinden üzüyordu Hakki’yı.
Hakkı komşuları ile konuşurken birden aklına eşyaların nasıl taşındığı en basit hali ile "nakliye yapan şoför nereye gittiklerini söyler"diye mahalale bakkalina sordu.Bakkal Şirin Hanım"Valla kardeş Asuman hanımın esyaları nakliyeci Hilmi abi taşıdı.Hilmi abinin nakliye şirketi vardı işleri büyüyünce tüm araçları satıp yerine yenilerini alıp istanbul’a taşındılar.Beş ay oldu buralardan ayrılalı telefonu var istersen telefon edip durumu netliğe kavusturalım"dedi Hakkı heyecenadan ne diyeceğini bilemeden istemsizce "Evet evet arayalım lütfen arayalım"dedi Şirin hanım ajandasindan Hilmi beyin numarasini bulup aramış ama telefondaki sekreter sesi ile Hakkının hayalleri tekrar suya düşmüştü "Aradığınız Hat iptal edilmiş olup arama yapilamamaktadır"sesi Hayal ve umutlarının söndüğü kelime olarak yüzüne şamar gibi yapışmıştı
Hakkı artık Hülya’ya ulaşma umudunu tamamen yitirmişti,bu kadar uğraşmasına karşılık Hülya’nin mektubuna cevap vermemesine bir anlam verememiş hala bu konuda kızgınlığı devam etmekteydi.
Hakkı yeni tedarik için Cumartesi gününe kadar kalmanin zaman kaybı olacağını düşünerek tekrar Salih ustanın yanina gidip tanıdık pazar esnafı varsa ürünleri getiren kisinin bulundugu yere gitmeyi teklif etmiş Salih Usta tanıdık pazarcı esnafı ve manavdan net bir bilgi alamayınca Hakkı beklemekten başka çaresi olmadığını düşünerek otelin yolununu tutmustu.
Cafer ağa ve Dilhan hanım nişan merasimi için birlikte hareket ediyordu.Yogun tempoda geçen bu süre zarfında her ikiside yoruluyorlar ama göz bebekleri evin tek kızı Yıldız için masallara layık bir merasim olması içinde en ufak ayrıntıları dahi kacirmadan organizasyon şirketi ile sürekli görüşüyorlardı.
Şehir dışında bulunan akraba ve işadamlarına ait davetiyeleri kargo şirketi yerine elden teslim etmek üzere Kayseri’den ayrilmışlar davetiyeri teslim ettikten sonra Ankara’dan hareket ederek Kayseri’ye doğru yola çıkmışlar aşırı hız yüzünden Kayseri girişinde Boğazköprü yakınlarında trafik kazası geçirip hastaneye kaldirilmişlardı.
Hastane personeli tarafından aranan Hakkı telefonu kapalı olduğu için Yıldız’a bilgi verilmiş.Yıldız süratle hastaneye giderek Cafer ağa ve Dilhan hanım hakkında bilgi almışti.Doktorlar her ikisininde durumlarının ağır ve hayati tehlikeleri olduğunu soylemesi üzerine Yıldız Hakkiyi aramış Hakkı’nın ulaşılamadığı için Tekin Bey’i arayıp bilgilendirmiş.
Haberi alan Hakk ve Tekin bey süratle otelden ayrılıp Kayseri’ye hareket ederek Hastaneye ulaşmislardı.
Yıldız koridorda bulunan koltuğa oturmuş tedirgin ve düşünceli bir şekilde beklerken yanina gelen Hakkı Yıldız’ı teselli etmeye başlamıştı.Bu mutlu günlerine kabus gibi çöken kaza tüm planların alt üst olmasına sebep vermişti.Cafer ağa ve Dilhan hanım ameliyathaneden çıkıp yoğun bakım ünitesine alınmış her ikisininde durumları kritikti.
Hakkı ,Tekin beye talimat vererek bu hafta olması planlanan nişan merasiminin yaşanan kazadan dolayı ileri bir tarihe ertlendigini Cefer ve Dilhan Hanım hastaneden çıktıktan sonra yeniden tarih belirleneceği hususunun bildirilmesini söylemiş Tekin bey tanıdık eş dost ve akarabalara durumu telefon ile bildirmiş nişan merasimi yapılacak otel ile görüşüp ileri bir tarihe organizasyonu yapmak için iptal etmiş, yerel ve ulusal gazetelere ilan vererek ulaşamadığı kişilere durumu bildirmiş oldu.
Davetiye tarihine göre bir hafta sonra masallara konu olacak Hakkı ve Yıldızın Nişan merasimi olacaktı.
Cafer ağa ve Dilhan hanımın yoğun bakımdaki süreç devam ediyor.Doktorlar net bir şey soyleyemiyordu Hakkı ve Tekin bey Yıldız’a iyi olacakları ve eskisinden adaha iyi günler yaşayacaklarının tesellisini etmiş olsalar da tek varlığı anne ve babasinin bu halleri Yıldız’ı derinden üzüyor ve yoğun bakım ünitesinde her baktığında gözlerinden akan yaşlar yüreğine sızıyordu boğazına düğümleniyordu resmen.
25’İNCİ BÖLÜM SONU
(25/...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.