- 178 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜSLÜMANLIK ŞUURU VE SORUMLULUĞU
MÜSLÜMANLIK ŞUURU VE SORUMLULUĞU
Bir din adamı şöyle diyordu televizyon ekranından. “ İlim olmadan ibadet olmaz.”
Bu ne anlama geliyordu?
Bu her Müslüman’ın öncelikle İslam’ı en doğru şekilde öğrenmeleri anlamına geliyor. Bilgisiz insanlar, başkalarını taklit ederler. Başkalarını taklit edenler de taklit ettikleri insanların insaflarına terk etmişlerdir kaderlerini.
Kişi bilmek ve öğrenmek zorundadır. “Ben bilmiyordum.” sözü, hiçbir zaman geçerli mazeret değildir. Bilmeyen öğrenecek. Hele günümüzde bilgiye ulaşmanın çok kolay ve hızlı olduğu dönemde, bilmiyordum demek, çok yanlış ve ayıptır. O zaman kişi, hangi iş ve işlemle ilgileniyorsa öncelikle o işin ve işlemin ilmini yapmalı, sorgulamalı, doğru bilgiyi doğru kaynaklardan öğrenmeliyim, şuuru içinde olmalı. Bildiğiniz işi güzel, doğru ve zevkle yaparsınız. Bilmediğiniz, başkalarının söylediği, gösterdiği, yönlendirdiği şekilde yaparsanız mutlaka eksik, yanlış ve bozuk olacaktır. O zaman kişi bilgiyi doğru kaynaklardan, işi ehlinden öğrenmekle mükelleftir.
İslam, imanla başlar; ibadetle devam eder. Bunlar, kul ile Allah arasındaki sözleşmedir. Kişi ile Allah’ın bildiği bir akittir. Bir kişinin Müslüman olup olmadığını, söz ile ikrarına ve ibadetlerinin yanında sosyal ilişkileriyle değerlendiririz. Müslümanım diyen birinin en ufak bir yanlış davranışı, Müslümanlar arasında fitneye, güvensizliğe sebep olup sosyal barışa zarar verecektedir. Bu sorumluluğun şuurundan yoksun bir Müslüman düşünülemez! Din, Allah’la kul arasında olur, diyenler aslında ne söylediklerinin farkında değiller. Böyle diyenlerin toplumda yüz kızartıcı bir iş yapan, yanlış işlerle iştigal eden birinin suçu, kabahati yüzünden bütün Müslümanları suçluyor olmaları ne kadar büyük bir çelişki… Müslümanın ikrarındaki samimiyeti yani imanı, kul ile Allah arasındadır. Diğer vazifeler ve sosyal ilişkileriyle bir kişinin Müslümanlığı anlaşılır. Mesela camide cemaatte görülmemiş, İslam’ın yasak ettiği fiilleri açıkça işliyor olan bir kişinin Müslümanlığına kim şahitlik edebilir… O halde bir kişinin Müslüman olup olmadığı sosyal ilişkileriyle bellidir. Çünkü kişi ibadetlerini gizli yapabilir, camide görememiş olabiliriz. İmanı ikrar etmiş olsa kendi ile Allah arasında bir sözleşme olduğu için bu kişinin Müslüman olup olmadığını sosyal ilişkileriyle anlarız. Sözün özü kişinin ne söylediği değil, ne yaptığı önemlidir.
Biz, Müslümanın vasıflarını doğru biliyor ve ona göre yaşıyorsak diğer insanları da bu kıstaslara göre değerlendirebiliriz. Kişilerin olumsuzluklarından, kötü hal ve hareketlerinden dolayı toplumda fitne yayıcı olmamalıyız. Dedikodu, gıybet, yalan, iftira, … Bunlar İslam’ın yasakladığı fiillerdir. Ne yazık ki Müslümanların belki de en büyük hastalığıdır. Bir Müslüman’ın bu suçları işlemesinin doğru olmaması, yanlış işler yapmaması üzerinde konuşulmalıdır. Suçu işleyenler üzerinden değil suç üzerinden eleştiri ve tepkiler yapmalıyız. Bir kişinin yaptığı yanlışı düzeltmeye, kusurları örtmeye çalışacağız. Kusurları örtmek korumak anlamında değil, düzeltmek anlamındadır. Bir kişinin yanlışlıklarını, hatalarını, suçlarını olur olmaz yerlerde anlatmak dedikodu ve gıybet konusuna girer ki bir Müslüman bunlardan kendini korumalıdır.
Suç ne ve suçlu kim olursa olsun korunmamalıdır. Bunun için de işin doğrusunu iyi bilmek, öğrenmek gerekir. Böyle olursa doğru ve düzgün Müslümanlık olur. Müslümanım diyenler önce doğru bilgiyi doğru kaynaklardan öğrenip, kendilerini düzelterek dosdoğru bir insan olmalıdır. İşin ilmini yapan kişi, inandığı gibi yaşarsa başkalarına İslam’ı anlatmasına gerek kalmaz, örnek Müslüman olur ki önemli olan da budur.
04.10.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.