- 191 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üsküdar
ÜSKÜDAR’A İLK ÇIKIŞ VE DERSANELER
Sanırım Üsküdar’a ilk defa 1983-84 senelerinde gittim. Merhum dedem, amcamın oğluyla beni Gülhane Parkı’ndaki Hayvanat Bahçesi’ne götürmüştü (bir zamanlar Gülhane’de Hayvanat Bahçesi de vardı). Üsküdar’dan vapura bindiğimizde o kadar korkmuştum ki. Ne de olsa 8 yaşındaydım ve hayatımda ilk kez su üstünde giden bir taşıta biniyordum.
Ama asıl resmî olarak Üsküdar’a ayak basışım 1987 yılının yazında bu şehirde kaydolduğum dershane vesilesiyle oldu. Kavacık Ortaokulu’nun 1. sınıfında 1 dersten (elbette matematikten) ikmale kalmıştım. Eskiden böyle bir şey de vardı. Kaldığınız dersi ikmal etmeden (yâni vermeden, geçmeden) bir üst sınıfa terfi edemiyordunuz. Elbette işim çok kolaydı. Sadece bir dersten kalmıştım ve onu da güle oynaya geçerdim. En kötü ihtimalle ‘kanaat’ notuyla veya Ö.K.K. (yâni Öğretmenler Kurulu Kararı) ile geçerdim.
Hey gidi hey! Buna rağmen yine de dersaneye kaydolmuştum. Hiç unutmam, 87 yazında devam ettiğim dersane Doğancılar Yokuşu’nun nihayetinde sağ taraftaydı. Kabaca bir tarifle Doğancılar Parkı’nın karşısında bir yere düşüyordu. Bugün yerinde yeller esiyor ve ‘tam yerini tarif et’ deseniz edemem.
Otobüsle Kavacık’tan Üsküdar’a gidip gelmek zor oluyordu. Otobüste sık sık midem bulanırdı. Hatta affedersiniz, bir seferinde kustuğum (ne yapayım eski dille ‘istifra ettim’ desem kimse anlamayacak, ‘işten mi istifa ettin?’ diye soracak. Mecburen ‘kusmak’ fiilini kullandım.) bile olmuştu. O devrin otobüsleri de bir âlemdi. Bugünküler gibi rahat, modern ve klimalı değildi. Hele ‘körüklü’ diye tâbir edilen bir otobüs türü vardı ki, bunu nasıl anlatmalı. Tam ortasında ayakta dikildiniz mi, yolculuk boyunca dönme dolaptaymışsınız gibi dönüp dururdunuz.
1980’lerin Üsküdar’ı? Şüphesiz bugünkü kadar kalabalık değildi. Aksine çok sakindi. Sokaklarında et ete değmeden yürünebiliyordu. En mühimi de, henüz ‘fazilet’, ‘haya’, ‘ahlâk’ ve benzer kelimeler mânâsını kaybetmemişti.
1988 yazında yine Üsküdar’da dersaneye yazıldım. Ama bu seferkinin binası Balık Pazarı’nın bitişiğindeydi. Orta ikide iki dersten kalmıştım. O yaz dersanede fen derslerimize bugünkü deyimle sahiden ‘karizmatik’ bir erkek öğretmen girmişti. Sadece fen dersi değil hayat dersi de vermişti bize. O dersanede tanıştığım ve sohbeti epey koyulaştırdığım Cihangirli güzel kızı Genç Dergi web sitesinde yazmıştım. Çok beğenildi. Hey gidi günler. Nerede şimdi o insanlar? Nerede o Üsküdar?
1989’da orta üçte bu kez yine bir dersten, elbette matematikten (öğretmenimiz otomatikten) kalmıştım ve yeniden Doğancılar’daki dersaneye yazıldım. Artık seksenli yıllar sona ermek üzereydi. Acılı, sıkıntılı ve kasvetli doksanlı yıllar ufukta yavaş yavaş belirmeye başlamıştı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.