Yazmanın Keyfini Çıkarıyorum
Yazmak gerçekten güzel… Yazan savaşır, yarışır… Kalem söz kadar kuvvetli, artısı kalıcı olması… Yazılanı eleştirmek herkesin de hakkı. Yazacağız ve eleştirilerle kendimizi düzelteceğiz. Ancak öyle eleştiriler var ki, ne yazdığımızla ilgili, ne de güzellikle. Yazan hakkında ön yargılıdır ve hak etmediği çirkinlikte hakaret edilir. Bugün böylesi bir yorumla karşılaştım. Direkt olarak beni bir sınıfa yüklüyor ve aşağılıyor. Şimdi ben yazıyorum ve sizde okuyorsunuz diye beni tanımış mı oluyorsunuz. Her şeyi söylemeye hakkınız mı oluyor. Ne yediğimi ne içtiğimi, nerede dolaştığımı bildiğinizi mi sanıyorsunuz? Okuyoruz, kimliğini bilmediğimiz bir insanın kaleminden. Bundan fazlası da yok.
Yazıyoruz. Bundan bir para mı alıyoruz. Birisinden medet mi umuyoruz. Birisine yalakalık mı yapıyoruz… Sorular çok. Biz en doğruyu, tecrübe ettiğimizi ve sonuçlarının insana yarar sağladığı ne varsa yazıyoruz. Belki aynı dertleri yaşamış biri için derdine ilaç oluyoruz. Bir grup terapisi gibi herkes fikrini yazıyor ve okuyucu okuduğundan kendi yaşamından ders çıkarıyor, yol buluyor. Kimse kimseyi tanımadığı için, öğüt aldığı yazı-kişiden de memnun oluyor.
Hani yazarım da, başıma taşlar yağar gibi bir ön yargı içindeyiz. Hani buna bazen hak vermemekte mümkün görünmüyor ama bu belki 100 kişide bir kaç kişi. Varsın onlar da olsun. Onları herkes tanısın ve içimize açtığı yaradan haberi de olsun. Sağlıklı bir toplum ancak birbirimizi tanımakla olur. Aynı dili, aynı üzüntü ve eğlenceyi paylaşmakla olur. Bir insana hak etmediği yanlış şeyleri söylemek, İsrail’in Gazze’ye attığı bombadan bir farkı mı var ki? İnsanı orantısız güçle aşağılamak, yaşama hakkı vermemek, kalemine zehir saçmak kimin haddine ki…
İnsan ne yaparsa kendine yapar. Bir insan karşısındakinin aynasıdır. Ona ne gönderirse kat kat fazlası ona geri döner. Niye negatif olalım, niye kin duyalım, niye olumsuzluğu yayalım ki? Kim kime rızık veriyor ki… Herkesin bir geçim meşgalesi var. Hayatta devam ediyor. İnsan uyudu mu uyanacağı garanti mi ki? Artık, giydiğimiz elbise ile değil, kalbimizde ki yaşattığımız sevgi ile gerçek bir insan olalım. Duygudaş olalım. İyi niyetli insanları her alanda teşvik edelim, yazmaya da yönlendirelim. Gizli saklı bir şey kalmasın. İnsanlar yalnızca kendilerini yaşasınlar. Yaşadıklarından ve tercihlerinden suçlanmasınlar. Ayıplanmasınlar… Doğa gibi olalım. Kış gelirse soğuk olur bilelim. Yaz olursa sıcak diye gezelim. Birbirimizi kandırmayalım. Yersek de ancak midemizin alacağı kadar yeriz sonuçta, öyle değil mi?
İnsanın fabrika ayarlarına dönmesi lazım. Ancak bu şekilde zülüm biter, ancak bu şekilde zalimler üremez etrafımızda. Yazalım ki, bizi ters köşe edenleri herkes bilsin. Onlara özenmesin, sonlarının pek hayırlı olmadığını okusunlar. Çıksınlar kabuklarından ve iyi bir eğitim aldıktan sonra hakları olan bir ömrü kendi tercihlerine göre yaşasınlar. Siz, her eleştiriye rağmen, hatta günün yazısı-şiiri yapmasalar bile yazmaya devam edin. Sizin gibiler artsın ki, dünyaya barış gelsin, insanlık da yaşasın.
Sivilleri öldürüp savaş suçu işleyen İsrail devletini kınıyorum. Ölüm bu kadar kolay olmamalı, yaşamaya herkesin hakkı var. Deprem olsa enkazlara koşardı dünya… Şimdi enkazı artırmak için tüm silahlarını bu bölgeye yönlendiriyorlar, aç kurt gibi… Manzara belki de 8 şiddetinde ki bir depremden farkı olmayan şekilde. Onların yerinde olsaydık bir ne yapardık acaba? Şükrediyorum halime… Dua ediyorum, Rabbim yar ve yardımcıları olsun diliyorum.
Yazalım, sesimizi duyuralım. Yaşasın zalimlere cehennem.
Saffet Kuramaz, 23.10.2023, Ankara
YORUMLAR
Yüreğine sağlık hocam yazmak ve okumak kişinin bilgisini arttırır kalemin kavi ilhamın bol olsun