- 770 Okunma
- 6 Yorum
- 5 Beğeni
Cumhuriyeti Böyle Kurduk 3
Kâmil, fakir bir ailenin çocuğu.
Üvey annesiyle kendir çubuklarını soyarak geçimlerini temin etmeye çalışıyor.
Sırtlarında kendir çubukları sarılı, Kâmil’le üvey annesi peşpeşe dedesinin evinden geliyor. Fransızların genel depo olarak kullandıkları fırının önünde, sarhoş üç Fransız askeri üvey annesinin önünü kesti. Kadına zorla peçesini açtırmak istediler. Kadın onlarla mücadele ederken “Kâmiiil yetişşş!” diye bağırdı. Kâmil geriye döndü. Annesini o durumda görünce sırtındakileri attı, yerden aldığı taşları fırlatarak annesine yardıma koştu. İtiş kakış esnasında 21 Ocak 1920 Cuma günü Kâmil daha 14 yaşındayken iki yerinden süngüleyerek şehit edildi.
Fransız askerleri fırına girerek kapıyı içeriden sürgüleyip saklandılar. Annesinin feryadı üzerine çevredeki esnaflar, sokaktaki halk oraya toplandı. Kazma, kürek, taş ellerine ne geçtiyse fırına saldırıp cam çerçeve indirdiler.
Halkı sakinleştirmek için olay yerine jandarma geldi.
Mehmet Kâmil’in cenazesi ertesi gün öğle namazından sonra büyük bir kalabalık tarafından defnedildi.
Kâmil’in öldürülmesi Antep halkının çok büyük tepkisine neden oldu. Olayın ardından, şehir genelinde büyük bir miting düzenlendi. Mitingde, "Fransızlar yurdumuzdan defolun, burası Türk memleketidir" sloganları atıldı. Şehirde bulunan Fransız kumandanı Yarbay Saint Marie, Mehmet Kâmil’in ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Yarbay, olay nedeniyle aileye 200 altınlık tazminat teklif etti. Kamil’in babası Ökkeş ağa “Siz memleketimize geldiniz, vatanımızı işgal ettiniz, namusumuza göz diktiniz, masum olan çocuğumu şehit ettiniz. İnanıyorum ki milletim Kâmil’in intikamını alacaktır” diyerek tüm fakirliğine rağmen teklifi reddetti.
Antep’in kurtuluşunu başlatan olay bu oldu.
-
Şahin Bey 1877 doğumlu. Asıl adı Mehmed Said.
1899’da Yemen’e asker olarak gitti. Şahin Bey burada başçavuşluğa kadar yükseldi. 1911 yılında Trablusgarp Savaşı’na gönüllü olarak katıldı. Daha sonra Balkan Savaşları kapsamında Çatalca cephesinde görev aldı. I. Dünya Savaşı’ndan önce Galiçya Cephesi’nde, 1917 yılında da Sina ve Filistin Cephesi’nde görev aldı. Buradaki başarılarından ötürü mülâzım-ı sâni rütbesini aldı. 1918 yılında Birleşik Krallık İngiliz güçlerine esir düştü. 1919 yılı sonlarına kadar esir tutulduktan sonra Mondros Mütarekesi uyarınca serbest bırakıldı. Aynı yıl Harbiye Nezareti tarafından Birecik Askerlik Şubesi Başkanlığı görevine atandı. Bu görevine gitmeden Antep Heyet-i Merkeziyesi’ne başvurdu ve heyet tarafından Kilis-Antep yolu Kuvâ-yi Milliye komutanlığına getirildi.
Şahin bey milis güçlerini kısa sürede organize etti. Gözüpek, atak ve zeki oluşandan dolayı ona “Şahin Bey” deniliyordu.
Şahin Bey ve fedaileri 3 Şubat ve 18 Şubat 1920`de yaptıkları baskınlarla tam donanımlı Fransız birliklerini perişan ettiler. Şahin Bey, zaferin ardından düşman kumandanına bir mektup yazdı, "Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresine şüheda kanı karışmıştır... Din için, namus için, hürriyet için ölüme atılmak, bize Ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız canınıza."
Şubat ve Mart ayı başlarında Fransızlar Antep üzerine sevkiyatlarını durdurarak geri çekilmek zorunda kaldı.
24 Mart’ta kalabalık bir Fransız gücü Urfa’ya harekata geçti. Ancak milis güçleri tarafından konvoyun ilerleyişi durduruldu. Fransızlar takviye birlikler ve ağır ateş gücü sonucu Şahin Bey ve diğer Türk birliklerini geri çekilmek zorunda bıraktı. Şahin Bey, “Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez” diyerek Elmalı Köprüsü üzerinde Fransız Ordusuna meydan okudu. Yanındaki milisler tek tek şehit olmasına rağmen Köprüden bir milim kımıldamayan Şahin Beye yüzlerce kurşun sıkıldı. Yetmedi, çoktan şehit olmuş Şahin Beyi süngülediler, süngülediler. Şahin Bey bütün Türk Milletince örnek alınacak bir cesaret sergileyerek, kendisini vatan ve milletin kurtuluşu için feda etti ve 28 Mart’ta şehit oldu. 1920
Çevreye dağılan Fransız askerleri Şahin Bey’in şehit olduğu köprüye 300 metre mesafede, milislere yiyecek getirirken silah sesleri üzerine Dukurcum Değirmenine sığınmış 14 çocuğu yakaladılar. Değirmenden çıkardıkları çocukların ellerini ve gözlerini bağlayarak bir kayalıkta kurşuna dizdiler. Yetinmediler, süngülerle vücutlarını paramparça ettiler.
--
Gaziantep Merkez’inin iki ilçesi var.
Şehitkâmil ve Şahinbey.
İkisi de şehit olmuş insanımız.
-
Gaziantep Kalesinin içinde, yaklaşık 250-300 metre uzunluğunda tünel gibi uzanan bir koridor vardır. Çok güzel aydınlatılmış bu koridor boyunca Şehit Kâmil, Şahin Bey, 14 Şehit, Kara Yılan ve daha nicelerinin kahramanlıklarını anlatan belgeler, bilgiler sergilenir. Fotoğraflar, haritalar. Sesli olarak da sürekli olaylar anlatılır. Oraya giriş ücretsizdir. Tüyleriniz diken diken o günleri yaşatan müthiş bir ortam… Saygın, huzurlu.
Kalenin alt yanındaki giriş yolu üzerine 14 Çocuk Anıtı da yapılmış.
TÜM ŞEHİTLERİMİZİN MEKANLARI CENNET OLSUN.
Suat Zobu
.
----------------
Lütfen her gün bir yazı bir şiirle 100. Yılımızı kutlayalım.
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN. NİCE YÜZYILLARA İNŞALLAH.
----------------------------------------
YORUMLAR
Edebiyat Defteri, şiirler bölümüyle dikkatimi çekmişti...Bugün yazılara da göz gezdirdim...Antep savunmasında Şahin Bey bilinir fakat şehit Mehmet Kamil'i sizden okudum ve diğer şehit çocukları... Bu yazı, bu kahramanlıklar ve bu anlatım...Her karışı şehit kanıyla sulanmış bu aziz vatan toprağı kahraman şehitlerinin adı bile yeterliyken bir de şehadetlerinin böyle yaşanırcasına anlatımı öyle çok etkiledi ki... Tüm şehitlerimize Rahmet dileyerek... Kaleminizi gönülden kutluyorum...
Cumhuriyeti böyle kurduk işte!..Çöküşten sonraki ayağa kalkma çabası..Adım adım yokluk içinde zulme karşı durma çabası..Ve bu çabaların geniş bir alana yayılması ve emperyalist devletlere karşı olması..Yüce Rab'im bizleri öyle sevmiş ki bizlere yaraşır lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile yolumuzu kesiştirdi ve başarıyı nasip etti.Sonunda Cumhuriyet ile taçlandırdı.Şükürler olsun.Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını ve bu uğurda emeği geçenleri rahmet-saygı ve şükranla anıyoruz.Mekanları cennet olsun.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
neneh. tarafından 22.10.2023 18:39:18 zamanında düzenlenmiştir.
Ülkemizin her şehrinde, kasabasında,köyünde kurtuluş dönemi kahramanlarının öyküleri var. Bunları bilmeyen, en az bir tanesini duymayan yoktur. En azından ikibin öncesi doğumlular için. Buna rağmen, ülkenin şu anki durumuna bakıldığında, o kahramanların soyunun ne kadar azınlıkta kaldığı, hain şer odaklarının katbekat çoğaldığı ortada. O günlerde dahi ülkenin kurtuluş savaşına katılımı yüzde elliyi bulmuyordu bile. Diğer kesim, bugün olduğu gibi düşmanla kolkola, koyun koyuna, Türkleri sırtından hancerlemeye devam ediyordu.
Anlattığın hikayelerin ardından "gazi" unvanı verilen Antep'in bile şu anki durumu malumun ispatı niteliğinde.
Muhteşem serinin, ileride en değerli arşivlerin arasında yer bulacağına eminim. Yüreğine, emeğine sağlık abim.
Tebrikler, teşekkürler, sonsuz saygılarımla...
Alibaba tarafından 22.10.2023 11:15:12 zamanında düzenlenmiştir.
Ne canlar verildi uğruna bu vatanın şimdi bir çok zengin zupbe çocuğu ile bir çoğunluk grup cumhuriyete karşılar cumhuriyete karşı olanlar bu vatanın en büyük hainleridir , ister er olsun ister paşa , okumayan , araştırmayan , sorgulayamayan bir toplumuz biz okusak gerçekleri hem anlayacağız hemde öğreneceğiz görme duyumuz olacak kutlarım hocam
Saygıdeğer üstâdım,
Böyle bir yazı dizisini başlatarak Cumhuriyetimizin 100. Yılı için öncülük etmenizden dolayı sizinle gurur duyuyorum ve ne kadar teşekkür etsek azdır, sağolun, varolun.
Bu vatanı bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu uğurda canlarını veren şehitlerimizi, yazınızda kahramanlığını anlattığınız Şehitkâmil ve Şahinbeyi ve nicelerini rahmet minnet ve şükranla anıyorum, mekânları Firdevs cenneti olsun inşallah.
Duyarlı yüreğine ve kalemine sağlık diliyorum.
Sonsuz selam, sevgi ve saygılarımla.
Nasıl derler?
Ürperdim.
Tüylerim diken diken oldu.
Dilim tutuldu. Lâl oldum.
Daha bir çok benzetmeler, anlatımlar.
Bu yazını okuduktan sonra benim halimi anlatmada yetersiz kaldılar.
Hele yazıdan sonra eklediğin Nazım'ın şiirleri. Kadayıfın üstüne kaymak gibi olmuş.
Ne güzel yazıyorsun. Ne güzel anlatıyordun. O şehitlerle beraber kurşun yiyoruz.
Onlarla beraber süngüleniyoruz.
Ben hep derim. "Acılarda yazılmalıdır."
Ama acıların bu kadar güzel, bu kadar akıcı yazıldığını da sende gördüm. Mutlu oldum.
Sen yaz kardeşim. Hatta CUMHURİYET kurulana kadar yaz.
Okuyalım, öğrenelim, bir daha düşünelim. Bazılarına hayıflanalım.
Merak etme seçki kuruluda daha önceki yazılarında yaptığı gibi gerekeni yapar da daha çok okunur. Belki onların da kendilerine göre prensipleri vardır. Hiç önemli değil. Senin ilk iki yazını okuyup tadına varanlar yine okur.
Şimdi balkona çıkacağım. Ellerimi açıp gökyüzüne bakarak Allah'a dua edeceğim.
"Allah'ım sana şükürler olsun. Vatanını, milletini, Cumhuriyet'ini bu kadar çok seven
altın uçlu kalemli bir kulunu bana dost nasip ettin."
Amin...
Öperim gözlerinden BÜYÜK USTA...