- 958 Okunma
- 8 Yorum
- 9 Beğeni
Cumhuriyeti Böyle Kurduk 2
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İstanbul işgal altındaydı.
Hain çoktu.
Anadolu’da kurtuluş mücadelesinin başında bulunan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında, idam fermanı yayınlanmış.
İstanbul’dan yayın yapan mütareke basınında; tam bir teslimiyet ve ihanet hâkim. Peyâm-ı Sabah’ın 29 Nisan 1920 tarihli başlığı "Mustafa Kemal isyancıdır, cezası ağır olmalıdır." İhanetin güçlü kalemlerinden Refi’i Cevat "Türkler kendi güçleriyle adam olamaz, İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak" demiş, Ali Kemal ise; "Padişaha sadakatle bağlı Anadolu halkı, Mustafa Kemal denen şakiye haddini bildirecektir" şeklindeki bozguncu yazılarına hız vermiş durumda.
Ama her türlü olumsuz şartlara rağmen vatanseverler de çoktu.
Canla başla çalışıyorlar, kilit altında tutulan Osmanlı cephaneliklerini basarak ele geçirdiklerini Anadolu’ya ulaştırıyorlardı. Bu cephane baskınlarında ilginç şeyler de yaşanıyordu. İşgal nedeniyle sınırlı sayıdaki askerlerden mermisiz olarak nöbet tutan nöbetçi ya gözcülük yapıyor yada cephaneleri yüklemeye yardım ediyor, işin sonunda da milli kuvvetlere katılarak Anadolu’nun yolunu tutuyorlardı. Karşı gelen de oluyordu elbette. Onlar elleri kolları ağızları bağlanarak bir köşede bekletiliyordu. Sonuçta onlar da Türk askeri.
Savaş demek; lojistik demektir. Ankara’da Milli Hükümetin, Sovyetler Birliğinden alınacak silah ve cephaneyi Karadeniz’de taşıyacak gemilere ihtiyacı vardı.
Osmanlı’nın I. Dünya Savaşına girmesi ile el konulmuş ve adı “Alemdar” olarak değiştirilmiş gemi bu iş için biçilmiş kaftandı.
Ankara, İstanbul’da bulunan bu geminin kaçırılarak Trabzon’a getirilmesini istedi.
İstanbul’daki vatanseverler işe koyuldu.
Alemdar’ın kaptanı kabul etmedi. Mazeretler öne sürerek İstanbul’da, genç karısının koynunda kaldı.
Çarkçıbaşı Osman Efendi “ben varım” dedi.
O dahil, Serdümen Recep Kahya, yağcı Trabzonlu Hikmet, ateşçi Göreleli Yusuf’la birlikte mangal yürekli 8 denizci “biz varız” dediler.
5 Şubat 1921 gece yarısı, hava çok soğuk. Osman Efendi, etrafta devriye gezen İngiliz Gambotlarını pür dikkat izlemede. Epey bir zaman sonra sahilden Kuvayı Milliye’ci yurtseverlerin ışıldak işareti ile hemen harekete geçerek gürledi "Herkes görevinin başına! Ölmek var, dönmek yok!"
Sonra komutunu verdi, "Vira Bismillah”
Alemdar İstinye’den hareket ederek İngilizlere yakalanmadan boğazı geçti, Karadeniz’e açıldı. Hırçın Karadeniz sularında tüm gece boyunca ilerleyerek, ertesi günü halkın büyük coşkusu altında Karadeniz Ereğli’ye vardı. Alemdar’ın hikayesi, burada bitmiyor. İşte burada başlıyor.
Alemdar, personel takviyesi ve ikmal yaptıktan sonra, 9 Şubat 1921’de Trabzon’a hareket etti. Fakat yolda, Fransız G-27 Gambotu ile çatışma çıkınca tekrar Karadeniz Ereğli’sine dönmek zorunda kaldı. Çatışmada Fransız denizciler esir alındı. Uzun görüşmelerden sonra esirler bırakıldı fakat karşılığında Ankara Hükümetinin Fransızlar tarafından tanınmasını da sağlayacak olan 3 maddelik anlaşma yapıldı.
Alemdar; daha sonra Trabzon’a vardı. Savaş boyunca büyük yararlılıklar gösterdi. İstiklal Harbinin ilk deniz savaşını yaptığı için kendisine "Gazi" unvanı verildi.
Millî Mücadelede Karadeniz’de görev yapan kahraman ve yurtsever denizciler, düşmanın tüm engellemelerine rağmen; Alemdar, Rüsumat ve Şahin gibi gemilerle, Sovyet limanlarından kendi limanlarımıza 300 bin tondan fazla silah ve cephane taşımışlardır.
Eğer yolunuz Karadeniz Ereğli’sine düşerse, lütfen Gazi Alemdar Müze Gemisi’ni ziyaret edin…
Suat Zobu
-----------------
Lütfen her gün bir yazı bir şiirle 100. Yılımızı kutlayalım.
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN. NİCE YÜZYILLARA İNŞALLAH.
--- BU ANLAMLI GÜNLERİMİZDE 2. YAZIMI DA GÜNE ALAN SEÇKİ KURULUNA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE BİRLİKTE YAZILARIMI ŞANLI CUMHURİYETİMİZE ADIYORUM. SAĞ OLUN VAR OLUN... ---
YORUMLAR
Batı Karadeniz Turu dahilinde bir zamanlar, Abant, Safranbolu, Amasra, Akçakoca, Karadeniz Ereğlisi'ne kadar gitmiş ve Alemdar Gemisini yakınen görmüş biri olarak, ülkemin nice guzelliklerinin, nice tarihin izlerinin yerinde de görülebilmesi, Cumhuriyetin bize emanet ettiği cennet yurdu anlayabilmek ve içimize çekebilmek herkesin imkanı ve fırsatı olabilsin dileyerek, selam ve hürmetlerimi sunuyorum....
Yazı böyle yazılır, araştırma böyle yapılır ve böyle berrak bir dille anlatılınca, iki gün üst üste değil, her gün üst üste güne seçilir elbette. Seçilmelidirde. Çünkü bunların zerresini bilmeden ahkam kesmeye kalkışanlara bu ders verilmeli, daha çok okuyucuya ulaştırılmalıdır. Elbette ki seçki kurulu da bu duyarlılıktan imtina etmeyecetir.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı vesilesiyle yaptığın çağrı yerinde ve gerekliliktir. Ancak yazı yazmak herkese has bir yetenek değildir maalesef. Şiir ise; kendi adıma söylüyorum. Bir haftadır zeten bu niyetle çabalıyorum. Gel gör ki tüm yazdıklarım ya amacı dışına taşıyor yada yayınlanması mugayyir duruma geliyor. Elimdeki çalışmayı bayrama yetiştirme çabasındayım ancak. Umarım başarabilirim.
Tekrar ve yine tebrik ediyor, ayakta alkışlıyorum abim. Eminim serinin olası üçüncüsü de aynı şekilde taçlandırılacaktır.
Sonsuz saygılarımla...
Evet hocam o kurtuluşu anlayanlarda var anlamayanlar da hala o zaman ki gibi anlayanlar ve anlamayanlar olarak yaşamaya devam ediyoruz yurt olmanın vatan olmanın en kutsal nimet olduğunu umarım bu toplum anlar kolay kurulmamış cumhuriyet , sizi ve güzel çalışmanızı kutluyorum
Tarihi gerçekleri, yeni nesillere duyurmak, hatırlatmak adına çok değerlidir bu yazılar.
Kolayına vatan olmuyor, binlerce şehit kanı olan o topraklar.
Ne mutlu sahip çıkanlara ve kıymetini bilenlere.
Emeğinizi ayakta alkışlıyorum değerli şair.
Zor günlerden ve morallerimizin bozuk olduğu günlerden geçiyoruz ve dünyanın gözü önünde olan vahşi katliamlar, yürek dayanmayan haberler, oldukça yıprattı bizleri.
Zaman buldukça, bu seriyi toplu olarak okuyacağımdan hiç şüpheniz olmasın.
Mazisini bilmeyenler, atiye yol alamazlar.
Bizlere kanları, canları ile böylesine güzel vatan bırakanların, hepsinin ruhu şad olsun.
Huzur içinde uyusunlar.
Vatanının değerini bilmeyip, kaybedenlerin;ordan oraya sürülerek
dilenci gibi köle gibi aşağılanarak yaşadıklarını görüyoruz.
Allah, böyle bir durumu milletimize ebedi yaşatmasın.
Yürekten kutluyorum sizi.
Var olun hep!
Saygıdeğer üstâdım,
Böyle bir yazı dizisini başlatarak Cumhuriyetimizin 100. Yılı için öncülük etmenizden dolayı sizinle gurur duyuyorum ve ne kadar teşekkür etsek azdır, sağolun, varolun.
Bu vatanı bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu uğurda canlarını veren şehitlerimizi rahmet minnet ve şükranla anıyorum, mekânları Firdevs cenneti olsun inşallah.
Duyarlı yüreğine ve kalemine sağlık diliyorum.
Sonsuz selam, sevgi ve saygılarımla.
Bütün öğretmenler saygıya layıktır. Ancak çocukluk yıllarımızda bazı öğretmenlerimizin derslerinde ya uykumuz gelir ya da yaramazlıklar yapardık.
Bu günle birlikte iki gündür yazılarını okuyunca düşündüm:
"Benim kardeşim Tarih Öğretmeni olsaydı da, dersini böyle anlatsaydı. Nasıl olurdu?"
Nasıl olacağını tahmin etmek zor değil. Sınıfta çıt çıkmaz, bütün öğrenciler başlarını elleri arasına alır zevkle dinlerlerdi. Belki ağlayanlar bile olurdu. Ama o çocuklar Cumhuriyetin kıymetini bilir vatanlarını daha çok severlerdi.
Bilmek erdemdir. Bildiğini bilmeyenlere anlatmak bir yetenek, bir ustalık işidir.
Bu ikisinden de sende fazlasıyla var.
Ne güzel 100. yıla ve sana yakışan bir dizi yazı.
Hele de konu CUMHURİYET olunca;
zevkle okuyor, o günlerde yaşananları gözümüzde canlandırıyor, bilgi noksanlıklarımızı da tamamlıyoruz.
Seninle gurur duyuyorum,
GARDAŞIM BENİM...
Suat Zobu
Çok teşekkür ederim abi nutkum tutuldu ne diyeceğimi şaşırdım valla.
Benim yazı gölgede kaldı.
Adam yazdı mı yazıyor.
Yazıyı da yorumu.
Sağ ol hep ol.
En derin selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Sağlıklı günler dilerim.
Kel'den öptüm abi.
Harikaydı çok çok güzel mesajı net bir paylaşımdı tabii anlayana, Rabbim kurtuluş savaşında Millet olarak ödediğimiz diyetleri bu Cennet vatan ve Cumhuriyet adına bir daha yaşatmasın. Yalnız görünen o ki insanımız elindeki değerin kıymetini bilmiyor bilemiyor, halbuki millet yönetimine dayanmayan Arap ülkelerinin durumları ve yaşadıkları ortada. Öyle ki; tüm bunlar görülmüyor bilinmiyor gibi, sanki Çanakkale de verilen o 200,000 can boşuna verilmiş gibi davranılabiliyor, Rabbim akıl fikir versin diyor, bu vesile ile bu güzel toprakları bizlere Vatan olarak bırakabilmek için canlarını ortaya kayan gerektiğinde seve seve feda eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile bu uğurda adeta ölüme koşarak giden aziz milletimizi ve şehitlerimizi rahmet minnet ve şükranla anıyor saygılar sunuyor, kaleminiz daim ilhamınız bol olsun diyorum kıymetli üstadım.
Emeğinize ellerinize sağlık tebrikler, Ne Mutlu Türküm Diyene diyor şimdiden Cumhuriyet Bayramınız kutluyorum. Saygılar.
Gönül Pınarı tarafından 20.10.2023 22:12:32 zamanında düzenlenmiştir.
Suat Zobu
Büyük onur verdiniz.
Çok mutlu oldum. İyi ki varsınız. Sağ olun. Hep olun.
En derin selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Sağlıklı günler dilerim.