Yük
Bir priz hattına en fazla 9, bir aydınlatma hattına en fazla 7 lamba bağlanır diyorlar, kablonun kalınlığı, türü de önemlidir ya, standart olarak böyle belirlenmiş. Yanmaz kefenin de pardon yanmaz kablolarında tek özelliği tutuşmaması, sonuçta onların da yani kablo koruyucu plastik kısımları ateşe dayanmaz. Bu yaştan sonra autocat programı kullanmaya düştü yolumuz ya, çiz çizebildiğin kadar, öncelikle programı öğrenmek lazım tabii. Word ve exceli kullanmayı bilen biraz da neydi o, unuttum; neyse; kolanları kirişleri dolanalım abi.
Bilgisayarlar; kültürümüzden neleri emekliye ayırdı mesela? Kalem kullanımı epey azalmış olmalı, tükenmez defter reklamı vardı geçenlerde de, küççücük telefonların da bilgisayardan aşağı kalır yanı yok hani. Reklam sayılmasın iphoneların ortalama maliyeti 500 usd’ymiş. Yani 500* 28 desek; 14,000 TL. Lakin bir bakıyorsun abi fiyatlarına 35-45-60-80 bin liraya kadar çıkıyor. Hadi biraz niteliklisinin maliyeti 600 dolar olsun hadi 1 doları da 30 Tl’den hesaplayalım, maliyeti 18 k. Bir kuşla ne kar ama değil mi? Sen de çalış bir ay asgari ücrete, prime, memur maaşına, gündelik yevmiyeye... Huzur hakkı alan var mı aranızda, yav o huzur hakları ihtimal haram olmalı, yani zulmetmeyin kendinize huzur hakkı alanlar, bakınız o huzur hakları çıkar sizden..
Neyse konu saptı, kalem diyorduk tedavülden kalkacak gibi, cetvel, gönye, silgi, kalem kutusu, kitaplar, türlü türlü defterler... Yine de bir bakıyorsun abi, ilkokul çocuğunun bile kırtasiye masrafları almış başını gitmiş. Nereye gidecek daha ayyuka mı kafa mı atacak nedir?
Görünen köy klavuz istemez hesabı 20-30 yıla kalmaz sanırım ciplemeye başlayacaklar insanları, bu ciplemenin mahiyeti nasıl olacak kim bilir? Beynin arayüzü ile cipin bağlantısı üzerinde de çalışmalar başladı, yakında çıkar kokusu. Kafaya bir dişi soket abi veya işte bir kaç flaşdisk, mikrosd girişi; eee tak takıştır yakıştır hesabı 1-2 saatte herhangi bir ilmin profunun 30 yıl emek harcayarak edindiği bilgileri 5 dakikada yükle beynine. 5 dakikada tarih profesörü, edebiyat profesörü, coğrafya, deniz bilimleri, hayvancılık... vb vs işte. Elbette daha vardır bu seviyeye gelmesinin teknolojinin ama yani görünen köy abi.
Bir çok şirketin veya sosyal kurumun, devlet kurumlarının müşteri veya vatandaş desteği artık yapay zeka destekli. Karşılaşmayan var mı? Bir sorun için mesela arıyorsun elektirik idaresini: Merhaba size yardımcı olmamı istiyorsanız, ne istediğinizi söyleyin... Bankayı arıyorsun, hoş geldiniz, kişisel verilerin kullanılması hakkında politikamızı dinlemek için şuna basın, ne yapmak istediğiniz belirtin, diyorsun ki mesela; kardeşime para göndereceğim, diyor ki, sizi eft havale sayfasına aktarıyorum, şifrenizi girin, göndereceğin kişinin bilgilerini gir, bas tuşa gönder. Ki artık sadece konuşarak da para gönderebiliyorsun galiba. Konuş konuş da yorulur insan, lakin bu siyasiler var ya enerji dolu abi, ne çene var abi, onlara bir yapay zeka yardımcısı tutsalar iyi olmaz mı ki?
Mesela lokanta, cafe vb vs yerlerde artık menüler kare koda döndü, telefonun kamerasını tut, ne var ne yok gör. Temassız ödemeleri zaten saymayalım. Kablosuz dolandırıcılar çıktı bir de, size dokunmadan, yanınızdan geçerken cüzdanınızdaki veya cebinizdeki banka kartınızın temassız ayarı açıksa, soyuyor seni ...
Bu teknoloji böyle giderken; dünya kültürünün en büyük uğraşı olan savaşçıların yetiştirilmesi, yani askerlik mesleği, öldürme mesleği yani, boş mu duracak. Robot askerlere ne kaldı şunun şurasında. Diğer ülke veya kıtaların kültürünü bırakalım bir yana, artık askere gönderme etkinlikleri veya konvoyları olmaz, abi sınır hattına kaç tane, hangi teçhizat ve ya donanım yüklü olduğu robot lazım, bas tuşa gönder... İha yaptı dünya, düşünürsünüz ki bu getir götür işleri ortadan kalkar, lakin arkasından hemen sihaya yöneldi devletler şirketler, makineye silah takıyor, gökyüzünden çuf çuf artık hedefi neresiyse, kimse, örgütse veya düşman olarak kodladığı neyse, bombayı bırak gel. Dünya sihaya geçmeden önce mesela ne bileyim uçan öğretmen yapamaz mıydı veya uçan bahçıvan, uçan balıkçı gibi aklıma gelmiyor pek, yani öldürmek harici bir vazife üzerine kurulu ciha, fiha, tiha vb vs yönelemez miydi devletler veya şirketler diyordum ya, bilmiyorum.
Yıllardır diyorum ama enterese olan yok, bu çağda insanların maaş karşılığı çalışmasına gerek yok, yani ekonomik reset atılır ve insanlık bir altın çağa şimdiden adım atabilir lakin daha vakti mi gelmedi nedir, hala maaştı, asgari ücretti, su elektrik doğalgaz, kiraydı vb vs insanların daha doğrusu ekseri çoğunluğun iflahını kesiyor bu işler.
Papalık kurulduğundan beri, ne diyelim 2 bin yıldır mesela ilk defa uzaylılar olabilir diyor, ortaçağda Galileoyu bunlar dünya güneşin etrafından dönüyor dedi diye hapsetmemişler miydi? Vatikan da güncellemeye başladı kendini, Vatikan günceller de Mekkenin patronları güncellemez mi, artık hacılar sanal ortamda, metaevrende hacılık yapabilme imkanına kavuştu, belki diyanet de bu konuda bir şeyler açıklamıştır herhalde.
Ya hu hala, başkanlar falan seçiyor dünya, g 20ydi, 7 ydi falan, ne kadar gerek var devletlerin illahi bir başı olmasına mesela? Bu baş bel ayak meselesi daha doğrusu çoban koyun kültürü son 5-6 bin yılın mirası bize de, lakin devir de hani epey epey değişiyor. Dünya yeni nesillerin hayallerine mi yetişemiyor yoksa isteklerine mi bilemiyorum ama zihinler eski zihin değil insanlarda. Tüm bu zihinsel aktivitelerin veya düşüncelerin değişimi de işte sen de 40 yıl ben diyeyim 25 yılda dünyayı kasıp kavurdu.
Hani deriz ya ara sıra, keşke kuşlar gibi özgür olsak, uçsak sınır mınır tanımasak diye, ya hu o da mümkün değil, hava sahası diye bir icat çıkarmış dünyasal yaratıklar, yani bizler, bizlere tasma takan kendi devletlerimiz; sihalarla veya yerden havaya füzelerle eğer sınırımı izinsiz geçersen yersin sümsüğü diyorlar. nerde kaldı kuşlar gibi özgür uçabilmek, o da zor abi..
İnsanın da zihnen bedenen bir yük sınırı vardır herhalde değil mi? Çatırdıyor abi zihinler de bedenler de bu çağda. Şimdi düşünüyorum, halka bilgi veya teknoloji nereden yansır, genelde; eğitim, askeriye ve dini kurumlardan değil mi? Öncelikle bu kurumlar ön ayak olur toplumlara. Üniversitelerin uzaktan eğitimi mesela, dini vecibelerin meta evrene taşınması mesela veya askerlerin robotlardan oluşması gibi.
Yük, demiştik ya; yani direnç; nasıl hesaplanırdı abi? Zihin katsayısı çarpı beden kütle endeksi bölü günlük alınan ortalama enerji mi? Yok yok, böyle bir formül yok, salladım yani. Hani derler ya; üç yanlış bir doğru edecek zamanı gelince, bu söz böyle miydi hatırlayamadım. Volt bölü amper: yük müydü?
Tabii böyle derken atladığımız bir konu da var, görmezden geliyoruz, insanlar artık hayatlarını robotumsu-insanımsı türler ile devam ettirmek isterse; yani robot eş; tuz demez, cüzdan da cız etmez hesabı veya robot eş seni aldatmaz veya zulmetmez veya sen ölmeden terk etmez gibi.. Yemek yaptı, bulaşık yıkadı, çamaşırları da kurulayıp astı mı geriye ne kalıyor; bir elinde cımbız bir elinde ayna umurumda mı dünya diyecek gelecek zamanlar galiba.
Özür dilerim efendim, yukarıda değindiklerimizin daha 3 te 1 ya gerçekleşti ya gerçekleşmedi, gerçekleştiyse de ben bilmiyorum, gerçekleşecekse de ömrümüz yeter mi nerden bileyim, lakin yeni nesil alfa zihinlerde veya alfaların çağına da bir yarım yüzyıl ya kalmıştır ya kalmamıştır, bizler artık eski dünyanın, hık demiş burnundan düşmüş hali gibiyiz.
Sorun şu ki, insanın içindeki, bir yerlerindeki kıskançlık, fesat, arsızlık, ara bozuculuk, alıngaçlık, sinirlilik, kibir yani kötü olarak bildiğimiz huyları da teknoloji yardımıyla düzenleyebilir veya silebilir miyiz mümkün mü ki? Öyle bir film vardı, dna incelemesi ve ayıklanması sonucu sadece saf iyilerin yaşadığı bir memleket vardı, yani burada değil ayda mı marsta mı ne, saf iyiler,saf insanlar, saf zihinler cennet ülkeye taşınıyor, geri kalanı da dünyanın ben diyeyim son 5 bin yılı sen de son 12 bin yılındaki gibi yaşamaya devam ediyor...
Hayli saçma bir klavye sporu oldu bu yazı da amma, sürçi lisan olduysa kusura bakmayın efendim. Please, herhangi bir nedenle, herhangi bir kişiye (yakın veya uzak) bir kötülük yapacak durumda iseniz, boş verin, Tanrıya ısmarlayın, o Tanrı bilmez mi ne yapacağını o kişiyle, elbette bilir, insan Tanrıdan iyi mi bilebilir hem.
En sevdiğinize emanet olun.
Hürmetler ve sevgilerimle..
YORUMLAR
:)) Yine beyin fırtınası,yine muhteşem bir yazı.Baba mesleğini kaybeden bir dönemi arkada bırakalı çok oldu.''şuraya yazıyorum' sözü de unutuldu..Yazmak için ne şura kaldı, ne bura..Ha bire batıyoruz çukura.Uçmak gelenekleşti.İhalar-sihalar.daraltıldı sahalar.Ablukada vahalar..Eeee ..daha dahalar?..Soluksuz okuduk yine.Siz hep yazın.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla..