Tavuk ve Balina Dilleri
Dünyevi kültürlerinden biri tavukların sesini insanın anlayabileceği şekle dönüştürmeyi yüzde 75-80 oranında başardığını açıkladı. Gıt gıt, gıdak gıdak, gıt gıdak, gırk gruk, ... vb vs.
Dünyevi kültürlerinden biri balinaların çıkardıkları sesleri insanın anlayabileceği şekle dönüştürmeye çok yaklaştı. Balina sesinin örneğini buraya verebilecek kabiliyette değilim, internetten balina sesi diye aradığımızda karşımıza bir çok ses kaydı çıkacaktır. Dinleyin mesela. Ve bir tuş yardımı ile o seslerin sizin anlayabileceğiniz şekle dönüştürüldüğü düşünün..
Tüm bunlarla birlikte, kedi, köpek kurt, kuş, timsah, aslan, sırtlan, domuz vb vs seslerini anladığınızı düşünün. Bunları son 50-60 yıl veya daha önce yazılmış roman veya hikayelerde olduğu gibi hayal edip resmedemezsiniz ki artık. Ha keza örümceklerin, sineklerin böceklerin seslerini de bir kaç alet yardımı ile anlayabildiğinizi düşünün..
Çağ dönüşümünde önemli olan nedir? Bu çağ dönüşümünü dünya üzerinde düşünün. Yani bu dönüşümü Malazgirt ovasında iki ordunun savaşması sonucu ortaya çıkan değişime benzetemezsiniz artık veya 1. ve 2. dünya savaşlarının ve ardıllarındaki bölgesel çatışmaların meydana getirdiği değişim ve dönüşümle açıklayabilir miyiz günümüzde.
Çağ dönüşümleri yeni bir düşünce getirecek, yeni bir din getirecek, yeni bir yaşam biçimi serecek önümüze. Bundan kaçışımız imkansız. Son yıllarda meydana gelenleri eski-yeni; sağ-sol, doğu batı, alt-üst kültürlerle nasıl açıklayacağız?
Mecburen reset atılacak tüm baskın kültürlere. Diğer kültürler de atıl kültür ve yaşam formu olarak kodlanıp geçilecek.
İnsanın insana mecbur kalmadığı, insanın hayvana mecbur olmadığı bir yaşam biçimini en güzel şekilde nasıl yaşantılarımıza uygulayacağız, cevabı aranması gereken soru bu değil mi?
İnsanın para için çalışmasına gerek kalacak mı bazı kendini yenileyen toplum ve milletlerde hatta ulus ve uluslararası ailelerde.
Sonuçta, günümüzde hala saçma sapan çatışmalar oluyorsa bu çağ düşüncesinin çok gerisinde kalınmasının bir yansıması değil mi?
Eğer ben fark edebiliyorsam bir tavuğun yaşam döngüsündeki her kareyi, bir balinanın, bir köpeğin, bir ayının günlük yaptığı hareketleri ve siz bunu çeşitli işlerde çalışan milyarlarca insana uyarlayın, bir bir milyarlarca insana kadar genişletin tek tek... Ki ben kimim ki, bilgisayar karşısında klavyeye basıp bir şeyler yazmaya veya anlatmaya çalışan sıradan biri, ki bu birilerinin her klavye tıkını kayıt altına alan bir sistem içinde her yazdığım klavye karakterinden benim zihnimi veya düşüncemi veya girdiğim sitelerden merak ettiklerimi, alışverişlerimden girdileri, su elektirik ve iletişim faturalarımdan her nefes döngümü satır satır, hücre hücre istifleyen bir sistemde, bir canlı olarak bir yaşam formu olarak benim ederim nedir, benim özgürlüğüm nedir, benim hayalimin ne önemi olabilir vb vs.
Zihni yükselişlerin karanlığında güneş çok zayıf bir uzay cismi olarak çıkmaz mı karşımıza. İnsanı insana düşman eden eski dünya düzenine karşı, insanı maddeleştiren yeni dünya sistemindeki tüm uğraşların mekaniğe ve elektirik akımına döndüğü bir çağda, çağ dönüşümünü açıklayamazsak, binlerce kitapta bir şekilde anlatılan tarih biliminin içindeki geçip gitmiş bir paragraftan farkım olabilir mi benim? Görünüşe göre olamayacak. Ki bu her birimiz için geçerli .
Ne olacak?
İnsan sağlamlaştırılacak
İnsan kanatlandırılacak veya yüzdürülecek
İnsan kapsayıcı bir tür ise, diğer türlerin üstün özelliklerini kendine alacak, değişecek her yönden.
Tüm bunlar gerçekleşecek. Bu gerçekleşim; meydana, aynı cep telefonlarının her ele düşmesi gibi çok kısa bir zaman diliminde meydana gelmeyecek mi?
İnsanın uğraştığı tüm bilimlerin sonucu değişecek mecburen, tarihin, coğrafyanın, fiziğin, edebiyatın, dinin, felsefenin, elektroniğin, yazılımın, mekaniğin, resmin vb vs sonucu değişmeyecek mi? Sonucun değişmesi kaçınılmazsa, demek ki; sonuca giden adımların ve girdilerin yani hücrelerin değişmesinin önüne geçilemeyecek.
Yaşam değerinin sıfırlanmaya yuvarlanması değilse nedir meydana gelen değişim?
Eğer 20 yıl önce sıklıkla bahsedilen ozon tabakasının delinmesi, buzulların erimesinin önüne geçemediyse insanlık, mecburen; istese de istemese de coğrafya ve doğa tarafından değiştirilip dönüştürülecek.
Tüm bunlar günden güne karşımıza çıkarken, hâlâ değeri kalmamış bilimlerin, inançların, düşüncelerin bana katkısı olabilir mi?
Hayvanlar ister tek bir aile ister sürü halinde yaşam döngüsünü devam ettirsin, insan da ister tek bir aile ister sürü ( kavim, din, kültür, ulus, uluslararası) yaşam döngüsünü devam ettirmeye devam ededursun; karşısına bir şekilde değişmesini gerektiren bir an çıkmayacak mı?
Doğru ya; tavuk veya balina veya kuş dilinin çözülmesi dünyanın son 6-7 bin yıllık her nefes döngüsünü değiştirecekse ne önemi var mı diyecekler sonraki nesiller yaşamanın? Yeni nesillerin türünü devam ettirebilmesi için karşılarına çıkacak şartlar, eski nesillerin türüyle aynı olabilir mi? Yeni nesil ile eski nesil arasındaki kalite farkını, anlayış farkını hangi bilimle açıklayıp huzura erdirebileceğiz ki?
Hele hele bir de karşınıza anlayışsız bir nesildaşınız çıkarsa, türler arasındaki ahengi nasıl sağlayabileceksiniz, öyle ya; a kıtasındaki nesildaşınızla b kıtasındaki ve bölgesindeki nesildaşınızla aynı dili konuşamayacaksanız; diyecek misiniz ki; yaşam nedir ki, yaşamaya çalışalım? Ses nedir ki ses vermeye gerek kalsın. Bu yüzden üç maymuna dönecekseniz; duymayacaksınız, görmeyeceksiniz, konuşmayacaksınız. Çünkü, türlerin kendi arasındaki ahenk kaybolacak ve siz de kayıp bir yaşam için can atacaksınız. Ha bir an fazla, ha bir an eksik umurumda mı dünya çıktı mı karşımıza?
Tanrıymış diyor Dünyevi, faydası veya zararı olmayan bir Tanrı’nın beş harfinin ne önemi olacak artık yaşamda ve ölümde.
Mecburen kapsayıcı olacak üst neslin tüm çağ açmazlarının ötesine geçmesi gerekecek. Geçemezse; dünyanın belki de 5. zaman döngüsünde insan bildiğimiz insandan çok farklı bir yaratık haline gelecek.
Sanki mors alfabesi kullanır gibiyim ne yazdığını bilmeden yazmaya çalışırken...
Sizin de, hiç bu hisse kapılıp sonsuz huzuru kucakladığınız oldu mu?
...Y...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.