Bir ağacın içini açıp kapayıncaya kadar kalbimi patlatan bir fotoğraf paylaştım. Siyah beyaz peynir evinden usulca sokulup fısıldadı zaman kulağıma. Ne oluyor acaba diye konuştu düşünüyorum. Aralıksız atları saçlarından tutup kaldırdım toz duman içinde yüzümde bir okyanusu yüzdürdük siyahi kuşak Aslanlarla. Saman alevi kendini bize teslim etti. Filler karınca avına çıktı. Toprak altında bulutlar kendilerini doğurdu.Ağaçlar gökte çocuk besledi. Her bir dallarında salıncak askısı takan erkeklerden oluşan beşikler. Beşiklerinde körlük çukurundaki Ninniler seslerinde kendilerini harcadı. Yazık ülkesi ayaklarını tarayıp bir kuleden saçını sarkıttı. Kadınlar yazık ülkesinin saçına tırmandı. Karınları aşağıda kaldı. Gözleri saçlarından inip karınlarını aldı.Tırmandılar kuleye. Yazık ülkesi isim tabelasını değiştirdi. Eyvah Kadınlar ülkesi. Bunu duyan Saray ampülleri patladı ülkenin mahkeme konserinde. Kalemler yargılandı. Davalar düştü savcılıktaki ifadelerinin sorgularında. Meçhul kararının kollarındaki mühür yollara vuruldu. Mühürün yüzü suyu hürmeti karanlık bl arabanın arka koltuğunda oturan öğrencilerin yanıbaşında büyüdü.


Büyüdüğünde içinden yollar geçti tanımsızca. Upuzun acılar çektiği asfalt kalbini tamire sunduğunda ebedi müebbet verildi. İçi boşaltıp bir kuklacıya satıldı. Usunda Işık’ları yaktı kör bir dilenci. Elleri yarı çıplaktı tıpkı kalbi gibi



Susturuldu zaman binlerce kurşun isabet eden maskeli balonların ölüm saksılarına dikildiğinde. Dilini kör bir fotoğrafın içiyle biledi. Ağzının içi darmadağın şarapnel parçalarının geçidine ev sahipliği yaptı.
Geçit gittiğinde Gök gürültüsü bir erkek bir kız çocuğu doğurdu.




Sıfır yaşından itibaren birbirlerinden doğdular
Kalbimi dikip Allah’a uzatıyorum.




Ben seni ilk kez sıfır yaşımda öpmüştüm.










|^€$€Doğumanallzkuzeyekseni
8888hızrüzgaryönündeokyanusaltıhiçlikmakamı









Anda26eylül