VESAİRE -Roman -2'NCİ BÖLÜM
2’NCİ BÖLÜM
Sırrı’nın tedavisi tamamlanarak hastaneden taburcu oldu.
Hastaneden.taburcu olduktan sonra ayaklarındaki sakatlığın devam edecek olması sebebiyle hayatını eskisi gibi sürdüremiyordu. İşyerinde bulunan esnaflar her ne kadar yardımcı olmaya çalıştılarsa da Sırrı, bağımsızlığını kaybetmenin verdiği acıyla başa çıkmak zorundaydı. Hülya, onun yanında ve yakınında bulunarak manevi destek verdiğini düsünsede bir gün Sırrı’yı ziyarete gittiğinde Sırrı’nın her zamanki yumuşak olgun halinden eser kalmamış sinirli bir hal almıştı Hülya’yı karşısında gören Sırrı "Ne var Ne istiyorsun acır gibi bakma bana "diye yüksek bir ses tonuyla Hülya’ya haykırdı.Hülya "Neden böyle yapiyorsun Sırrı hani tedavinin devamı için her şeyi kabul etmiş Allah’tan gelene boynumuz kıldan ince idi,hani icimizdeki güc şimdi ortyaya çıkacak hani dularimiz kabul olacaktı,şimdi pes mi en" "diye yüksek sesle Sırrı’ya bağırdı.Bu söz düeollosu onbeş dakaika sürdü yakındaki esnaflar meraklı gözlerle bu iki gencin atışmalarina şahit oluyor ama aralamak yada ortamı yatistirmak gibi bir niyetleri yoktu,Hülya Sırrı’ya,Sırrı Hülya’ya derken her ikiside yorulmuş olmalılar ki Hülya elindeki su dan bir yudum icti sinirli bir halde kartal bakışı gibi kaşlarını çatarak sırrının gözlerinin içine bakıyordu. Sırrı suskunluktan istifade "Ömür boyu sakat kalacağım.Topal Sırrı olacak ismim bundan sonra kasabadaki herkes beni Topal Sırrı olarak bilecek tanımayanlara dalga geçecek "dedi Hülya düsüncesinin ne kadar saçma olduğu konustuklarinin ceviz kabuğunun doldurmayacak kadar değersiz olduğu ve tedavinin yeni başladığı ve gün geçtikçe daha iyi olacağını belirtse de Sırrı Nuh diyor peymamber demiyor her nefes alısta "Topal Sırı,Topal Sırrı "diye tekrarliyordu, Hülya fazla dayanamayıp bakkal dükkanıdan ayrildi Sırrı bu gidişin bir daha dönüşü olmayacağını bilmiyordu bile.
Yeşilhisar kasabasının sessiz sokakları, kışın soğuğu ve kasvetiyle dolu olsada Hülya’nın yüregine bir köz düşüscesine alev alev sol tarafı yanıyordu, Sırı’nın söyledigi "Topal Sırrı" kelimeleri beyninde yankılandı resmen, Hakikaten Sırrı topal olarak kalırsa iyilesemezse diye düşünürken tahtadan yapılmış ahşap pencere çerçevesine üc -dört defa yüzük parmağının dışa doğru kırıp vurarak "Tövbe Tövbe Kör şeytan kör gözüne lanet nerden getiriyorsun aklıma saçma sapan düsünceleri"diye derin bir nefes aldı. "Hayırlısını ver Yarabbi "diye dua edip elllerininyüzü sürdü.
İçeri odadan büyük bir gürültü geldi aniden oturduğu yerden kalkıp sesin geldiği yere doğru yöneldiği de babasının yerde yattığı gören Hülya"BABAAAA BABAAAAA"diye çığlık atması ev halkını babasının bulunduğu odaya gelmesini sağladı Neriman hanım yersiz ağıtlar ve bagirislar arasında ne dediği belli olmayan kelimeler kullanıyordu,Hülya bir hışımla balkona atarak kendini yan komşusu Fatma teyzeye avazı çıktığı kadar bağırarak ilkyardım ekibi _ambulans çağırmasını söyledi.Naci bey yerde yatıyordu.
Hülya Naci Bey’in geceliğini gögsune kadar indirip eline bocaladigi kolonya ile Naci Bey’in Burnuna boyun alın be göğüs bolgesine sürdü evde bagirismalar ve ağıtlar yankılanırken ağıt sesini mahalleyi inleten ambulas siren sesi böldü aFatma hanım acil servisi arayıp ambulnas ve ilk yardım ekibinin gelmesini sağlamış,ambulas görevlilerine evi göstermek için kendi önde odaya girdiler.
O gece hiç bitmedi Hülya için tahlil röntgen derken o kosussturma esnasında zamanın hiç geçmediğini farketti. " kaç yıl yada kaç asırdır burdayım.asırlarca burdaymısım gibi zaman gecmiyor inadına" dedi içinden fidildayarak
Doktorlar uzun uğraşlar sonunda yoğun bakımm ünitesinden çıktılar en öndeki ihtiyar doktor "Ailenin büyügü kim "diye şaşkın kalabalığa seslendi Neriman hanım sendeleyerek bir iki adım atarak doktora yaklaşıp "Ben esiyim hocam,buyurun "diyebildi Neriman Hanim doktorun "Maalesef eşinize kanser teşhisi koyduk dördüncü evre ve son asamadayiz şimdiye kadar hicmi farkedilmesi durumu"dedi doktor Neriman hanım oracıkta yığılıp kalarak dili damagi tutuldu herkes şaşkin doktora bakıyordu.
Doktor Hülya’ya "acil tedavi ve kemoterapiye başlayacağız"dedi ne kadar ömrü kaldı kestirmek mümkün değil ama her an her sye hazır olunmalı diyebildi
Hülya’nın babası Naci Bey’in kanser teşhisi, ailenin üzerine çöken kara bulut gibiydi. Kayseri’deki hastanede kemoterapi tedavisi başladığında, ailenin umutları da azalıyordu. Naci Bey, geçmişte ailesine sağladığı geçimle gurur duyduğu demir yollarında çalışan bir işçiydi. Ancak şimdi hastalığın pençesindeydi, acı çekiyordu.
Hülya, babasının yanında olmak ve ona destek olmak için elinden geleni yaptı. Hastane koridorlarında, kanserin yavaşça bedenini ele geçirdiğini izlemek, onun için bir kabustu. Babasının zayıfladığını, her gün biraz daha kaybolduğunu görmek, Hülya’nın kalbini sıkıştırıyordu.Hersey alt üst olmuş Çınar bildiği babası günden güne eriyen mum gibi gözlerinin ön7nde eriyordu.kemoterapi sonucunda saçı sakalı kasları dahil dökülmüs eski heyvetinden eser kalmamıştı Naci beyin.
Saat gece yarısını geçmiş Hülya ve annesi koridorda dört büklüm bekliyordu Hülya annesine dönüp "kantinden çay alıp getireyim mi iç biraz için ısonır "dedi Nerima hanim bası yerden kaldirmadan "Yok kuzum canım bir şey istemiyor ki" dedi Hülya boş koridordan kantine geçip bir çay alıp hastane kapısınından çıkarak hastane bahçesindeki karla kaplı bankın üzerindei karları kazaginin kol kısmı ile temizleyerek banka aturdu hava sovumuş kar ayaklarinin altında buz kesilmisti.Hastane bahçesinde park eden ve şehir dışından geldiği plakasindan belli araç içinden gelen müzik sesine kulak kesildi
Hastanenin kapısına kar doldu
Gafil düştüm yüreğime dert oldu
Anam hastaneye bende yatmazdım
Hastanenin köşeleri yurt oldu
Anam hastaneye bende yatmazdım
Hastanenin köşeleri yurt oldu
Hülya çayından bir yudum daha alarak gözündekii yaşı silerek başını g9kyüzünün sisli bulutlarina bakarak "Yarabbi geceden bu sisi bulutlari kaldıracağın gibi üzerimizdeki kara bulutları da kaldır amin " deyip elini yüzüne sürdü, Havanın soguklugu çayı buz gibi yapmıştı,Hülya bir yudum daha çaydan alıp hastaneye girmek için kapıya yöneldi Başı önde gözyaslarinin izleri yüzünde kurumuş halde,
2’NCİ BÖLÜMÜN SONU
(2/20)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.