Çay ve zaman
Bizim çocukların bu sıkıcı halimden sıkıldıklarının farkındayım. Eski "bana" ne yaparız da bir tık güldürebiliriz diye girdikleri tatlı eylemleri gözümden kaçmıyor tabiki.
Onlara içimin eczasının henüz pansumana bile başlayamadığını söylemek istiyorum. Söylüyorum da.
Ama içimden.
Dışım içimden hallice. Eskilerden kalma bir papatya.
İyi olursunlar, geçecekler, bitecek bu günlerin efkârı demeler arasında bir bir kopuyor minnacık yapraklarım.
Gülümsüyorum her şeye inat. Deniyorum en azından.
Metin biliyor neyi sevdiğimi. Bahçe bas bas bağırıyor Kardeş Türkülerin "elleri pamuğuyla".
Ah be çocuk !
"Hayreddin ağa"ya yazmışlar ya bu şarkıyı deyip de bolca güldüğümüz günler geliyor aklıma. Bir kutlamada bangır bangır bağırttığımız vakitler.
Tekrar çay alır mısınız? Diye soruyor Metin. Olur diyorum.
Çok içtin çok kan man kalmadı diyor. Biliyorum sevdiğinden söyleniyor.
Vay be Metin ! Elime geldiğinde ufacık bir çocuktun da ne ara beni düşünen bir yetişkine dönüştün diyorum.
Ama içimden.
Zaten bu günlerde hep içimden konuşuyorum.
Dışım dilime hapishane.
Biliyorum, böyle böyle geçecek günler. Geçiyor da. Ama hepsini çok özlüyorum. O kadar çok özlüyorum ki, kendimi bu boşluğun içinde kolsuz bacaksız hissedecek kadar.
Kardeş Türküler çalıyor halâ. Ben gülümsüyorum. Dişlerim dilimle sıkı arkadaş.
Kerpeten misali.
Haydi bir çay daha içelim çocuk diyorum.
.
Haydi.
YORUMLAR
Çay ve çocuk içine girdikleri şeyi güzelleştirirler. Şarkılardan emin değilim.
Rüzgâr
...
birgün aklına gelecek olursam,
bana şiir ısmarla.
Eylül'ü konuşalım. Cemal Süreya
Sanırım zamanın anlam ve önemine uyan bir alıntı oldu. Eylülde çay ve şiir, daha ne olsun.
Rüzgâr
Güzel olmaz mıydı.?
Güney
Bir mevsimdir Eylül şiirimde Eylül'ü ay olarak değil mevsim olarak niteleyişim de Eylül'e duyduğum hisler, kaldı ki Eylül'de bir şeylerden çok şey bulmak mümkün.
Rüzgâr
.
Niye.?
.
Şifalanmak istiyorum ben. Küçücük bir kelime de olsa, kayda değer bi şey olmasa da o an bana iyi gelecek şeyi not etmek istiyorum belki de.
.
Bence çay ocaklarını kahvehaneleri çok iyi yazarsın. Terkedilmiş bir gotik şapel mekânını bile yazıya ev sahipliği yaptırabileceğin geldi birden aklıma. Nerden geldiyse artık.
vortex
Rüzgâr
.
Güzel insanlar, hoş sohbetler demli vakitleriniz olsun.
Çayların sakinleştirici, rahatlatıcı özellikleri var. Oraya geldim mi sıkı bir siyah çaycıyım, buraya geldimi de meyveli baharatlı çayların tiryakisi. Bizimkilerin sabah akşam olmazsa olmazı. Annemle bazı akşamlar çıktığımızda, bir iki saat sonra "hadi kızım eve gidelim, benim başım tuttu çay içmem lazım!" diretmesiyle geri dönmek zorunda kaldık, dışarının çayını da sevmiyor öyle her yerde içmez. Bir hafta sonra bağımlı gibi bir şey oluyorum ben de orda ilginç gerçekten.
Bugün 6.gün henüz siyah çay içmedim, dünkü sallama çayı çaydan saymıyorum. yorulmuştum evde siyah demleme çayım yoktu onun yerine daha demli olsun diye iki poşeti bardağa attığım halde hoşaf gibi bi şey olmuştu, çay değildi yani o, organik şeyler de o kadar olur.
Çayı da sırf kendime demleyince zahmetli geliyor bana, yalnız da güzel içilmiyor bu meret:) Babam bi fırtta kafaya dikmedikten, karşılıklı sohbet etmedikten sonra o çaydan nasıl tad alim ki...
Çayı götürmesi burdan, içmesi de onlardan:)
p.s: müdavimi olduğum bir dükkandan böyle çeşit çeşit hazır poşet çaylar almıştım bir keresinde , kasada adam takılıp sormuştu "dükkan mı açıyosun?" diye...aromalı çayları da seviyorum.
Selam ve sevgiler Rüzgãr.
Gule tarafından 15.9.2023 15:51:53 zamanında düzenlenmiştir.
Rüzgâr
.
Esasında benim için ciddi bir ritüel de diyebilirim.
.
Bak harbiden mübarek kutsal bir şey. Öyle ki, gün içerisinde iş yoğunluğundan dolayı içememişsem o günü çöpe benzetiyorum meselâ.
.
Çöp!
.
Lâkin hiç baharatlı meyveli çayları içmişliğim yoktur. Tadı nedir bilmem. Kutsalım, kaçak çayımla devam ederim yoluma.
.
Üstelik kimseleri de bekleyemem çay için. Kendime ne kadar özenle hazırlarım. Bazen ben bile şaşırıyorum.
.
Bakarsın bir gün içivermişiz bir bardak çayı karşılıklı.
.
Benden de selâm ve sevgi.
Rüzgâr
.
Yaraları sardığı da doğrudur.
.
Geçer ya hu. Geçsin ya hu...