- 161 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RAMAZAN ÇAVUŞ VE 9 EYLÜL 1922
9 EYLÜL 1922
YÜZBAŞI ŞERAFETTİN BEY VE RAMAZAN ÇAVUŞ
*
Çocukluğumda belli belirsiz anımsardım Ramazan (Doydaş) Çavuş’u. Madenler Mahallesi’nde Dağlıların Ramazan Çavuş derlerdi. Ne yazık ki bu kahramanın anılarını dinleyemedim. Dinleyenler de hiç not almamışlar ve bilgi paylaşmamışlar.
*
30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Savaşı’ndan sonra Fahrettin Altay Paşa yönetimindeki süvari birliklerimiz sel gibi İzmir’e doğru akmaya başladı. Öncü kuvvetlerimizin başında İkinci süvari tümeni dördüncü alay komutan yardımcısı Yüzbaşı Şerafettin Bey vardı.
*
Kaçan düşman köyleri kasabaları ateşe vermiş, sivil halkı kırmış geçirmişti. Kısaca “Şeref” diye anılan bu kahraman yürekler acısı manzara karşısında bir an önce İzmir’e varmanın heyecanıyla yel gibi esiyordu.
*
Şerafettin Bey’in öncü birliğinin sancaktarı Denizli Acıpayam Dedesilli (Dedebağlı) Ramazan Çavuş’tu. Uzun boylu, heybetli görünüşlü, yağız delikanlı birliğiyle Sabuncu Belini aşıp Bornova önlerine geldiğinde, ömründe hiç görmediği denizi uzaktan özlemle baktı. Komutanları gibi o da bir an önce İzmir’e ulaşmak için can atıyordu.
*
Bornova’da bir Rum değirmeninden açılan ateşe karşılık verdiler. Şerafettin Beyin keşifçi gönderdiği erlerden üç şehit vererek, 80 kişilik süvari birliği Halkapınar’a, oradan Alsancak’a yöneldi. Kordona vardıklarında mahşeri bir kalabalık vardı. Kim düşman, kim dost belli değildi. Bu arada kurşun ve şarapnel yağmuruyla bölüğün yarısı şehit düştü.
*
Ramazan Çavuş İzmir’i göremeden şehit düşen arkadaşlarının acısını yüreğine saplanmış bir bıçak gibi hissederek sancağıyla birliğinin başında yürüdü. Atlar kalabalığı yara yara ilerliyordu.
*
Süvariler dörtnala Kordonboyu Pasaport iskelesine vardıklarında bir Rum’un attığı el bombası ile Yüzbaşı Şerafettin Bey’in atı oracıkta parçalandı. Seken şarapnellerden omuzu ve kolundan yaralanan Şerafettin Bey can yoldaşı atını bırakıp, bir başka atla Hükümet Konağı’na yöneldi.
*
Konakta bir manga Yunan askeri makineli tüfek ateşiyle karşılık vermeye başladı. Şerafettin Bey göğsünü düşman kurşunlarına siper ede ede, halkın da yardımıyla İzmirli bir gencin verdiği bayrağı göğsüne bastırdı. Hükümet Konağı’nın kilidini teğmen Ali Rıza bey kırdı ve Yüzbaşı Şerafettin yanında Teğmen Hamdi, Teğmen Ali Rıza olmak üzere balkona ulaştı. Yunan bayrağını indirip, kanıyla sulanmış al bayrağı göz yaşları içinde göndere çekti.. Yüzbaşı Şerafettin, o dakikaları, ’’Yaraları kim düşünür, ölsem ne gam! İzmir’i kurtarmıştık ya. Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya,’’ diye anlattı hatıralarında.
Ramazan Çavuş, bu coşku dolu anı elinde sancağı ile gururla seyrediyor, gözyaşlarını tutamıyordu.
*
Büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk, Yüzbaşı Şerafettin Bey’e “İzmir” soyadıyla şereflendirdi. Ramazan Çavuş da memleketine dönünce hiçbir karşılık beklemeden karasabanın sapına yapıştı. Torunlarından birinin adını “Şerafettin” vererek komutanını hiç unutmadığını gösterdi. Ulusal bayramlarda kırmızı şeritli İstiklâl Madalyasını gururla göğsüne taktı.
*
Şimdi Acıpayam Dedebağı (Dedesil) Ekşi Karısı mezarlığında, ana kapıdan girişte, sağda adsız kahramanlardan biri olarak ebediyete göçenlerle birlikte yatmaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.