- 162 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Balığın Karnında Yaşayan Peygamber
Hz. Yunus Ninova halkına peygamber olarak gönderildi.
Âsûr devletinin başşehri Ninova’da yüz binden fazla insan yaşıyordu. Bu insanlar puta tapıyorlardı. Hz. Yunus halkı, Hak’ka davet ediyor, ıslahına uğraşıyordu. Otuz yaşında peygamber olup, otuz üç sene halkı, doğru yola davet ettiği halde kendisine ancak iki kişi inanmıştı. Hz. Yunus başarısız oldum, düşüncesine kapılmıştı. Son kez onları yanlışlıkları terk etmeleri, yoksa kırk gün içinde şehrin yere batacağını uyarmasına rağmen, hiç kimse kulak asmadı. Halkından ümidi kesmişti. Allah’tan bir emir almadığı halde Dicle kenarına inip, oradan da bir gemiye bindi. (Sâffât,147)
Hz. Yunus’un kavmine vadettiği azap alametleri görünmeye başlayınca kavmi yanlış yaptıklarını anlayıp, peygamberi yanında olmadığı halde imana gelmişti. Yunus kavminin bu tövbesi, hatadan dönmesi karşısında Cenab-ı hak onları bağışladı ve azabı kaldırdı. (Yunus,98)
Diğer taraftan Hz. Yunus’un halkından ümidini kesip, kaçması bir hataydı. Bunun da tokadını yiyecekti. Gemiye bindikten bir müddet sonra gemi durdu. Bir türlü hareket ettiremiyorlardı. Kaptan “Gemi’de efendisinden kaçmış bir köle var. Kura çekelim kime çıkarsa onu denize atalım” dedi. Kura Hz. Yunus’a isabet etti. Denize atıldı. Büyük bir balık o’nu yuttu. Fırtınalı, karanlık denizde, balığın karnında o’nu Allah’tan başka kurtaracak ve yardım edecek hiç kimse yoktu. Çok pişman olmuştu, vazifesini terk etmemeliydi. Cenab-ı Hak’ka bütün samimiyetiyle dua edip, yalvardı. Allah’u Teâlâ Hazretleri o’nun bu samimi duasını kabul etti ve balık o’nu sahile çıkardı. Sahilde geniş yapraklı bir ağaç yaratan Cenab-ı Allah, Hz. Yunus’un yaralarının iyileşmesini ve eski haline dönmesini sağladı. (Enbiyâ,87,Sâffât,141-146)
Ninova halkına tekrar döndüğünde halkı, kendisine iman etti. Böylece Hz. Yunus dua ve niyazda bulunarak balığın karnında mahşer gününe kadar kalmaktan kurtulmuştu. (Sâffât,143-144)
Bizlerde aslında denizde balığın karnındaki Hz. Yunus’tan çok farklı bir durumda değiliz. Hatta asilik, nimetlere şükürsüzlük, ahiret’i unutmamız ve dizginimizi nefsimize kaptırmakla daha kötü bir durumdayız fakat farkında bile değiliz. Bizi bütün bu olumsuzluklardan kurtulacak bir tek zat vardır. Başka hiçbir şey bizleri kurtaramaz. O halde bizlere düşen vazife gafletten, yanlışlıklardan sıyrılıp, gözümüzdeki perdeyi, nankörlüğü bir tarafa bırakıp, tek kurtarıcıya teslim olup Yunus (a.s.)gibi kurtulmaktır.
Ayrıca bu hadise deniz altı gibi, denizin içinde boğulmadan hareket eden keşiflere de ışık tutmaktadır. Günümüzde insanlar denizaltı yaparak bunları başardılar. Belki de daha ilerisi bile olabilir, kim bilir? Çünkü denizin dibine indikçe basınç artmaktadır. Bu açıdan deniz altılar belli mesafelere kadar inebilmektedir. Belki ilerde bu sorunlarda giderilecektir.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.