- 2417 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HUZURUN ADRESİ
HUZURUN ADRESİ
Harun Bey, lüks yatıyla sahil boyunca giderken gözü bir yüksekçe bir faleze takıldı. Çok beğendi. Yıllardır turizm alanında da faaliyet göstermek istiyordu. Kafasındaki plana tıpa tıp uygun bir falezdi bu. Üstüne yıldızlı bir otel, kayadan kumsala inmek için bir asansör, önüne bir seyir terası, müthiş olur, diye düşündü.
Biraz ilerideki köye kırdı dümeni. Yanındakilere birkaç saat sonra geleceğini söyledi ve köy meydanına doğru yürüdü. Gördüğü küçük bakkala girdi ve ora hakkında bilgi aldı. Bakkal oranın sahibinin uzaktan akrabası olduğunu söyledi. Sebebini bile soramadan Harun Bey teşekkür edip dışarı çıktı. Karşıdan gelen orta yaşlı adama, bir taksi lazım olduğunu, nasıl bulacağını sordu. Adam, "Burada taksinin ne işi var? Burası küçük bir sahil köyü," dedi. Ama gideceği yere kendi otomobili ile götürebileceğini söyledi.
Harun Bey ziyadesiyle memnun oldu ve falezlere doğru ilerlemeye başladılar. Harun Bey adamdan falez ve üstündeki büyükçe bahçe içinde yer alan tek katlı ev ve sahibi hakkında bilgi aldı. Ayrıca adamın telefon numarasını aldı ve işi bitince çağıracağını söyledi. Eve doğru ilerlemeye başladı. Bahçenin önüne geldiğinde büyükçe bir köpek havlamaya başladı. Bahçenin sahibi köpeğe "Ne oldu Karabaş? Biri mi geldi? Neden havlayıp duruyorsun?" diye sordu ve köpeğin yanına geldi. Harun Bey "Köpek ne güzel sahiplenmiş burayı. Kuş uçurtmuyor-" dedi. Selamlaştılar ve kendisini tanıttı. Sebzelerin arasında ilerleyip evin önündeki çimlerin üstüne oturdular. Ben de Ahmet, çimlere oturmasaydın, ben minder getireyim, pantolonun açık renkli, leke olur şimdi." dedi. Harun Bey kabul etmedi. Çimlere iyice oturup, evin duvarına yaslandı. Ahmet Harun Bey’ e açlığının olup olmadığını sordu. Tok olduğunu öğrenince evin arkasındaki bahçeyi çapalayan hanımı Zeynep’e seslendi; "Hatun misafirimiz var bir ayran yap da içelim." dedi. Zeynep çapayı bıraktı ve evin önüne geldi, Harun Bey’e "Hoş geldin," dedi ve içeri girdi.
Harun Bey "Gel gelelim buraya gelme sebebime."
Ahmet Meraklı: "Hayırdır inşallah Harun Bey?"
Harun Bey: "Hayır tabi, çok güzel bir teklif için geldim buraya."
Ahmet: "Teklif mi? Ben bir köylüyüm ne teklifi olabilir ki?"
Harun: " Bu tarla ve bu evin tamamı senin mi?"
Ahmet: "Evet benim. Babadan kalma bir yer. Niye ki?"
Harun:" Burayı bana sat, ben buraya yıldızlı bir otel yapayım, sen de git şehirde kendine lüks bir apartman dairesi al, mutlu mutlu yaşa."
Ahmet hiç düşünmedi: "Bunun için geldiyseniz boş yere geldiniz. Ben burayı asla satmam. Apartmanda yaşama fikrini çocuklarım da söyledi biz kabul etmedik. Beton bize göre değil, toprağa ayağımızın basması şart." dedi.
Harun: Ama hemen kestirip atma sana çok para veririm, hatta istediğin kadar para veririm. Zengin olursun."
Ahmet: "Zengin olurum ama mutlu olamam. Banka hesabındaki sayılar bana buradaki mutluluğu veremez. Hatta benim hiçbir şeyime yaramaz.
Harun Bey kararlı: " Peki satma. Madem buradan gitmek istemiyorsun, otele ortak ol. Üst kata süper lüks bir daire yapayım, hanımınla orada yaşa. Yemeğinizi odanıza kadar gönderteyim. Yani benim iş ortağım ol." dedi.
O sırada mis gibi bol köpüklü ayranlar geldi. Ahmet bardaktan bir yudum ayran içti, elinin üstüyle dudaklarını sildi: "Ben zaten zenginim Harun Bey. Benim fakir olduğumu nereden çıkardınız? Parası çok olan insanlar bu ayranı içemiyor. Şu gördüğün sebzeleri dalından koparıp yiyemiyor. Sabah tavuğun altından sıcacık yumurtayı alıp, mis gibi tereyağında tavaya kırıp yiyemiyor. Ancak lüks apartman dairelerinde böyle yerlerin belgesellerini izleyebiliyorlar. Yani izlemek bile onları mutlu ediyor. Ben yaşıyorum. Benden mutlusu yok. O paralarının hesabını bilmeyen zenginler, benim şu yaşadığım mütevazi hayata özeniyorlar. Ben deli miyim de gidip beton yığınlarının arasına hapsolayım." diye uzun bir cevap verdi.
Harun Bey: "Sen olayın ciddiyetinin farkında değilsin, istersen çocuklarınla muhatap olayım, onlara anlatayım, onlar seni ikna etsin."
Ahmet Bey: "Oğlum genel cerrah, kızım da eczacı, her gelişlerinde bu konulara giriyorlar ama hafta sonu olur olmaz şehirde beş dakika bile duramıyorlar, hemen soluğu burada alıyorlar. İyi ki bura var, burada olmasa boğulacağız şehirde diyorlar. Hatta şu evin önündeki sebzeleri onlar ektiler. Onlar bize özenirken, mümkün mü kabul etsinler."
Harun Bey şakın şaşkın diledi Ahmet’i: " Yani?" diyebildi.
Ahmet: "Yanisi, bir bardak ayran daha iç. Canın ne zaman sıkılırsa ailenle gel misafirim ol. Bu otel yapma konusunu da bir daha açma." dedi. Harun Bey ibret dolu sözlerden sonra yerinden kalktı. Aklında deli sorularla bahçeden dışarı çıktı. Ahmet otomobil sürücüsünü aramasına razı olmadı, köye kadar onu traktörüyle götürdü.
Harun Bey birkaç yıl sonra işi çocuklarına devretti. Aynı köyden bir bahçe aldı ve içine tek katlı basit bir ev yaptı. Bahçe işlerinde Ahmet’ten ve Hanımı Zeynep’ten yardım almayı da ihmal etmedi.
İSMAİL MALATYA 04/09/2023-pazartesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.