- 289 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
HERKES ÜNİVERSİTELİ OLMALI MI?
HERKES ÜNİVERSİTELİ OLMALI MI?
Neresinden bakarsanız bakın biliyorum, biraz garipçe bir soru oldu. Olsun ben sormuş olayım, siz de cevaplamış veyahut duymuş olun. Malumunuz üniversite sınavları yapıldı, sonuçlar açıklandı, tercihler açıklandı. Ve şimdi öğrencileri kayıt telaşı sardı. Memleketin ücra köşelerinde bir sürü bölüm, bir sürü öğrenci bir umut kayıt yaptırıyorlar. Öyle ki açılan kontenjanlar neredeyse zorluyor sınırları. Ama iki yıl ama dört yıl kimisi kasarak, kimisi yatarak bitiriyor okullarını. Tebrikler pırlanta gibi bir diploma sahibi oldunuz.
Ya sonra? Sonrası yok bizde. Çünkü daha o kadarını düşünmeyi öğrenemedik. Dersleri zar zor geçtik, iş arama evresinde düşünürüz. Alınmayın, güvenmeyin ülkemizin durumu tam da bu şekilde. On binlerce insan(öğrenci) üniversiteli oluyor. Çok merak ediyorum acaba kaç tanesi emeklerinin karşılığını alıyor ya da emeğin hakkını veriyor. Cevabı güç bir soru. Alakasız bölümlerde okuyup alakasız işlerde çalışıyoruz. Daha doğrusu çalışmaya çalışıyoruz. Sonuç? Ya işsiz ya çalışan ama mutsuz… Bu devirde kim istediği işi yapıyor ki zaten? Pek çoklarımız öyle maalesef.
Merakımı af buyurun bir şey diyeceğim: Herkes üniversite okumak zorunda mı? Üniversite okuyunca hayatımızda ne değişiyor? Tabii ki herkes üniversite okumak zorunda değil. Alakasız bölümlerde emek harcayacağına sevdiği işi yapsa sanırım hem kendine hem de memlekete daha faydalı olur. Ve kimse de boşuna yorulmamış olur. Öyleyse bu dayatma niye? Neden yüz binlerce genç oradan oraya yer değiştirip duruyor? Bir getirisi olanlar müstesna ama ya boşuna okuyanlar? İşte onlar tam bir zaman kaybı. Emek kaybı. Keşke o gençleri ülke olarak daha verimli olacakları bir yerlere yerleştirebilseydik. Herkes üniversite bitirip amir memur olacak değil ya elbette…
Ülke olarak önce bunun bilincini kazanmamız gerekecek. O okuyor, ben de okuyacağım. Komşunun oğlu kızı okuyor, bizimkiler de okusun değil. Akademik olarak başarılı olacaksa amenna elbette koşsunlar üniversiteye. Ama zar zor okulu bitirip emeklerinin karşılığını alamayacaklarsa bence boşuna yorulup gitmesinler üniversiteye. Bu memleketin ara elemana da ihtiyacı var. Marangozlar lazım ülkeye, tamirciler lazım, berberler lazım, üreten çiftçiler lazım. Alın teri olduktan sonra her meslek kutsaldır. Öyleyse olmuyorsa kendini zorlamak, çocuklarımızı zorlamak da neyin nesi? Ha bir de şu mesele var: Ülkemizde maalesef çok çok az üniversite mezunu kendi işini yapabiliyor. Burada biraz yetkili mercilerimizin de suçu yok değil hani. Ama tüm bunları bilip görürken de sırf okumuş olmak için üniversite okunmaz. Okunmamalı.
Önceden üniversite bitirmenin bir ağırlığı vardı. Şimdi öyle değil. Çünkü herkes üniversiteli… Üstelik bir tane de değil. İki üç tanesini bitirmiş, dahası yolda. Evet, kendini geliştirmek için, farkındalığını artırmak için okuyanlara hak veririm ama sırf diploma için de okumak doğrusu bana pek mantıklı gelmedi şimdiye kadar. Yata yata okul bitiyor her türlü. Ama netice? Koca bir sıfır.
Sınav kazandırmak için yıllarca bir sürü dersi dayatır dururuz öğrencilere. Herkes aynıymış gibi aynı soruları sorar ve başarılı olmalarını bekleriz. Oysa herkes aynı değildir. Bu sistemin daha verimli olabilmesi için daha erken yaşlarda zeka türüne göre yönlendirmeler yapabilmeli eğitim sistemimiz. Bunu yaparken de her mesleğin kutsallığını yerleştirmeliyiz zihinlerimize. Herkes üniversiteli olmak zorunda değil bu ülkede. Herkes en iyi olduğu işi ve de ilgisi olduğu işi, işleri yaparsa eminim bazı şeyler daha kolay çözüme kavuşacaktır. Ne dersiniz düşünmeye değer mi yazıp çizdiklerimiz?
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Herkes okusun, sahte değil gerçek diploma alsınlar. Açık öğretim, üniversite hayatının yerini tutmaz. Üniversite okumak sadece diploma almak, İş sahibi olmak değil ki. İmkanın yoksa açıktan oku. Lakin kalite düştükçe düşüyor orası da ayrı mesele.kaliteyi artıracaksın kurumsallaşmayı sağlayacaksın.
Üniversite seni fanusunun dışına çıkarır, deryada başka balıkların da olduğunu gösterir.
Yarın bir gün en küçük esnaf ve ticari işletmelere bile diploma zorunlu olacak, olmak zorunda. Üniversiteyi çıraklık eğitim merkezleri gibi düşünmemek lazım. Berberin, bakkalın, taksicinin, inşaat işçisinin, fabrika işçilerinin bile vb üniversite okuması için elzem. Hangi bölümler açılsın, üniversite bütçelileri nasıl artırabiliriz diye düşünelim.
Topluma yanlış algı ve yönlendirme içeriyor yazınız bence. Korkmayın yapılacak işler için veya topluma çöpçü de çoban da lazım gibi düşüncelere girmeyelim. Zaten bir çok iş sahası yarı otomekaniğe geçmek üzere. Robotlar bir şekilde piyasaya girecek. Bunu da bilimle yapacaksın, elektronikle yazılımla yapacaksın. Bunun sonu da otokontrole gidecek ama hukuğu da çağa göre güncelleyeceksin.
Tüm çiftçilerin ziraat mühendisi olduğunu düşünsenize. Bu ülkede aç mı kalır gıda enflasyonuna mı yenilir o zaman.
Tüm çiftçilerin elektriğini enerjü mühendisleri elektronikçiler güneşten rüzgardan hatta soğuktan karşılasa mesela, enerji sorunumu kalır.
Havayla çalışan araba üretmek, makine üretmek çok mu zor, kablosuz elektrik iletimi mi zor? Bunlar çözülemez mi?
Toplumun nasıl yönetildiğinin sosyolojisini bilse her vatandaş siyasilerin yalanlarına, istihbaratçıların ve medya patronlarının yönlendirmelerin Kuyruk olur mu?
Devlet eğitimi teslim etti neredeyse eski çağ zihniyetine. Eski çağ zihniyeti maraba istiyor beyim. İnsanların hakkını vermemek için üç beş gökdelen sahibi fısıltı halinde dediğiniz fikirlerin yayılmasını istiyor topluma.
Herkes okuyup da ne yapacak diye düşüneceğimize, nasıl daha güzel imkanlar verebilirizi düşünsek öğrencilere, aileler bunalmaza, dertlenmese eğitim masraflarından mesela bunlara kafa yorsak daha iyi olmaz mı?
Oldu bittlerle tüm devlet politikasını tersyüz ettiler, köy okullarını kapadılar, köy enstitülerini kapadılar, yurt hizmetlerini aksattılar, üniversiteye ideolojileri soktular, üniversite hocalarını zapturapt altına aldılar. dini insanları koyunlaştırmak için kullandılar,töreyi insanları ezmek için kullandılar,
Korkuyorum üstadım, Avrupa’nın karşısında kalan kızılderililer gibi dünyanın karşısında kalmaktan korkuyorum! Siz korkuyor musunuz?
Saygılarımla…