- 334 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sünnete/Hadise Düşmanlık Kur’ana Düşmanlıktır
Geçmişte Hariciler, Mutezile ve günümüzde de‘Kur’an bize yeter.’ anlayışına sahip olanlara karşı sünnete sımsıkı sarılmalıyız. Sünneti devre dışı bırakarak hayatta boşluk oluşturmaya çalışıyorlar. Kuran bize yeter diyerek Sünnete düşman olan, Sünnet’i devre dışı bırakmaya çalışanlar büyük bir hataya düşmektedirler. Kuranı Kerimde beş vakit namazdan bahsedilmekte olup, kaç rekat ve nasıl kılınacağını ise Sünnetten öğrenmekteyiz. Sünneti devre dışı bıraktığınızda namaz gibi en önemli bir ibadeti bile yerine getirme imkânı olamaz. Buna hiç kimsenin hakkı da yetkisi de yoktur. Tabiri caizse Kuran-ı Kerim İslam’ın anayasasıdır. Sünnette yasaları hükmündedir. Mütevatir, Meşhur v.b. Hadisleri görmemezlikten gelemeyiz. Sünnet hükümleri tabi ki Kur’an hükümlerine aykırı olamaz. Kuranla çelişen zayıf ve Mevzu (uydurma) sözlerhadisler bellidir. Bunları iyi bilerek Müslümanların bilgilendirilmesi sağlanmalı, İslâm, ana kaynaklarına uygun olarak yaşanmalıdır. Peygamber ve Sünnet düşmanlığı da asla yapılmamalıdır.
Dini kuralların çok büyük oranda uygulamasını sünnetten öğrendiğimizi çok net ifade etmek isterim. Namazın kılınışı, Haccın uygulanışı, Zekât ile ilgili uygulamalar v.b. Şayet Sünnet devre dışı kalırsa çok önemli farz olan ibadetlerin bir çoğunu yerine getiremeyiz. Böyle bir durumda İslâm’ın anlaşılıp yaşanması mümkün olmayacaktır. Oryantalistlerin amacı da tamda budur. Bu tehlikeli düşünceden kesinlikle Müslümanlar uzak durmalıdırlar.
Âyet-i Kerimelerde: “Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb Sûresi âyet:21) Bu âyet-i kerimede; Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resûlullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazarî kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa amelî kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Bu gerçekler çerçevesinde, onun hayatı ve sîreti incelenmeli, bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır. “Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının. Allah’a karşı saygısızlık etmekten sakının. Kuşkusuz Allah cezalandırmada çok çetindir.” (Haşr Suresi âyet:7) “Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını kaldırır, üzerlerindeki zincirleri çözer. O peygambere inanan, onu koruyup destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura uyanlar, işte bunlardır kurtuluşa erenler.” (Araf Suresi âyet:157) “Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih Sûresi âyet:10) “Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin.” “İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.” (Enfal Sûresi âyet:20-21) “Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.” (Necm Sûresi âyet:3-4) buyurulmuştur.
Sünnet çizgisi aşırılığa izin vermez. Hariciler, Hz. Osman (r.a.)’ın şehadetiyle ortaya çıkmıştır. Fitnenin yayıldığı hicrî 37. yıldaki Sıffin Savaşı’nda sünneti devre dışı bırakan Haricîler, Hz. Ali(r.a.)’ye ‘Hüküm Allah’ındır.’ Sen ve taraftarların hakem olayını kabul ettiğinize göre size itaat edilmez diyerek ayrılmışlar, fitnenin ateşini yakmışlardır. Hz. Ali (r.a.)’de bunlar Kur’an’dan başka bir şey bilmiyorlar, bedevîdirler. az sayıda âyeti bilirler. Sahabeyi tekfir ederler demiştir. Hariciler hadisleri delil olarak kabul etmezler. Hadisler devre dışı bırakılarak sahabe üzerinde şüphe uyandırılmaya çalışıldığını haricîlerin siyasî bir mezhep olarak ortaya çıkmış ve bütün sahabeleri kâfirlikle itham etmişlerdir. Allah Resulü’nün sözleri var olduğu müddetçe toplumda Kur’an bize yeter diyenlerin başarılı olmaları mümkün değilidir.
Dün Sünnet düşmanlığı yapıldığı gibi bugünde şer odakları ve ikiyüzlü riyakârlar tarafından bu ihanet devam ettirilmek istenmektedir. Sünnet devre dışı kalırsa Kur’anın istenildiği gibi yanlış yorumlanması söz konusu olacaktır. Amaçları budur ancak kesinlikle amaçlarına ulaşamayacaklardır. Sünneti inkâr etme fitnesi Mutezîle tarafından da yapılmaya çalışılmıştır. Emevîlerin geniş bir coğrafyaya yayılması sonucunda başka din mensupları Müslüman olduğunu, kitaplarının Arapçaya tercüme edilmesiyle fikrî karışıklık ortaya çıkmış mücadele başlamıştır.
Fitne ateşinin en yoğun olduğu zamanda hadis alimlerinin devreye gerdiğini; 10 kriter belirleyip hadislerin sadece en güvenilir hiç şüphe olmayan sahih olanlarını almışlardır. Aklımıza yatarsa alırız görüşünde olanlara karşı ince bir elemeye tâbi tutmuşlar. İmam-ı Buharî 600 bin hadisten en kuvvetli 7 bin küsur hadisi eserine almıştır. Hadis’e dil uzatan, Kur’an-ı Kerim düşmanıdır. Kur’an-ı en iyi anlayıp uygulayan peygamberimizdir. Hadisler önce ezberlenmiş ve sonra da sahabe ve tabîîn tarafından yazılmıştır. Bütün Hadisler derç edilmiştir. Hadisler Kur’an’ın fıkhî yönlerini açıklar. Namazın kılınışını ve birçok ibadetin uygulamasını hadislerden öğreniyoruz. Ebu Hureyre (r.a.), en çok hadis rivayetinde bulunmakla beraber, 800 talebe yetiştirdiğini, kendisine yapılan düşmanlıkların temelinde de, Peygamberimiz ‘Kim benim sünnetimden yüz çevirirse onunla bir ilgim kalmaz’ buyurmaktadır. Sünnet itibarsızlaştırılarak, Müslümanların, Kur‘an-ı Kerim’den sonraki en sağlam kaynağı yok edilmek istenmektedir. Bu ihanete kesinlikle izin verilmeyecektir.
Avrupa’da Martin Luther King ile başlayan İngilizlerin Hindistan’ı işgal etmesiyle özel yetiştirilen kişiler aracılığıyla topluma kabul ettirilmeye çalışılan, günümüzde de aydın geçinen bazı karanlık adamlar; ‘Kur’an, Hz. Muhammed’e lafzan değil, ilham yoluyla inmiştir.’ sözleri saf insanları kullanarak ‘Uydurulan dine değil, inen dine inanın.’ ‘Peygamber postacıdır, ona tabi olmaya gerek yoktur.’, ‘Mucizeler hayal ürünüdür.’, ‘Sahabeler dini bozmuştur.’ Söylemleri, ihanetleri ile dinde şüphe uyandırmaya çalışmaktadırlar. Müslümanlar kesinlikle uyanık olup ana kaynaklardan beslenmelidirler. Kur’an neyi yapacağımızı bildirir, Sünnette Nasıl yapacağımızı öğretir. İkisi beden ile ruh, su ile toprak, etle tırnak gibidir. İkisi bir bütündür.
Kuran ve Sünnet’e uygun olarak hayat yaşayan gerçek Mü’minlerden olmamız duası ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.