- 670 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
FATMA HALAM İÇİN İKİNCİ YAZI
FATMA HALAM İÇİN İKİNCİ YAZI
09.04.2014
Hiç şikayet etmedi. Hep’iyiyim! dedi. İnlerken bile, sancı içindeyken bile. Doktora gitmek istemiyordu. Sancıları dayanılamayacak noktaya gelince kabul etti, ama doktordan bir şey beklemedi. Yaşamak istemiyordu artık. Bu belliydi. Yalnızlık ve kimsesizlik belini bükmüştü. Hayattan zevk almıyordu.
Kocası öleli beri iyice garipleşmişti. Aslında çocuksuzluk belini bükmüştü. Evlatlık almak istedi. Her defasında hayal kırıklığıyla karşılaştı.
Beni evlatlık almak istedi, kayınbabası karşı çıktı. En son eltisinin kızını aldı. Bebek denecek yaştaydı evlatlığı. Ona baktı. Bezledi, altını temizledi. Büyüttü. Ama ne oldu? Büyüyüp kendisini doğuran ama evlatlık veren annesini tanıdı. Onu büyüten, ona sevgisi ve emek veren anneliğini reddetti. Bu ona vurulan son darbeydi. Onu evlatlıktan çıkardılar.
Bir Ayvaz, bir Köroğlu tekrar o eski yalnızlıklarına döndüler. Dostlarına dayandı, erkek kardeşlerine dayandı. Ayakta kalmayı sürdürdü. Köye göç etti. Kayın babasıyla kayın validesinin esaretine girdi tekrar. Onların son yıllarında yanlarında ve hizmetlerinde oldu. Kendisini horlayan bu ihtiyarlara ’öf’ demedi. Kocası siyasi faaliyetlerle oyalandı O ev işleriyle.
Tarla yaptı, hayvan besledi, bahçesiyle oyalandı. Tavukları vardı, onları seviyordu.
Köy hayatına alışmıştı. Zaten köylü kızı değil miydi? Ahretliği de köye göçmüştü. Komşu olmuşlardı tekrar. Komşularıyla ünsiyet etmişti. Bizden de ümidini kesmişti.
Geçmişte enişteyle atamızda geçen bazı olaylardan dolayı evlerine gidip gelmiyordum. Bu olayın yanında siyasi görüşlerimizde de farklılıklar oluşmuştu. Bu da bizim o eski muhabbete geri dönmemizi engelliyordu.
Aradan görüşüyorduk ama eski muhabbetimiz yoktu. Bayramlarda karşılaşıyor, bayramlaşıyorduk ama eski sevgi ortamı oluşmuyordu. Gidip gelmemiz yoktu. Başlarından kaza ve büyük hastalıklar geçirmişlerdi ama haberimiz olmamıştı. Kocası emekli olmuş marangoz dükkanını kapatmışlardı. Makinaları köydeki evi dışında bitişiğe kurmuşlardı. Anlaşılan ara sıra hatır için bir şeyler yapıyordu Enişte.
Giderek bu faaliyetleri de yapamaz olmuştu. Camiden eve, evden camiye gidiyordu. Halamız evde ona hizmetkardı. Küçücük evde yaşıyor, geçinip gidiyorlardı. İbadetlerini aksatmıyorlardı. Komşuluk ilişkileri devam ediyordu.
Hayvanlarını bırakmıyorlardı, bu yüzden gece yatısına misafirliğe gidemiyorlardı. Büyük baş hayvanı elden çıkardılar, ama tavukları vardı kümeste, bu sefer kümes onları bağlıyordu. Onları da tasfiye ettiler.
Ama bu kez kocası hastalandı. Uzun zaman hafif ağrılardan şikayet ediyordu ama doktora gitmiyordu. Göbeğinden çıkan fıtık zannedilen bir çıkıntı nedeniyle hastaneye gitti. Kanser teşhisi konuldu. Ameliyat edildi, ama geç kalınmıştı. Çok sürmedi dar-ı bekaya gitti. Ona üzülmedi ama yalnız kalmıştı.
Bu yalnızlığa 6 yıl katlandı. Sonra yeğenlerinden birinin ısrarıyla erkek kardeşlerinin yanına gitti. Onlar da uzun süre tutamadılar onu. Gelinlerin onu yük kabul etmesi ve hastalıklarını bahane etmeleri, onu istenmeyen kişi haline getirmeleri sonucunda ortada kaldı. En son Abim sahip çıktı ona. Önce kendisi üstlendi bakımı, sonra oğluna verdi. Sonradan Annemle birlikte kalmalarına karar verildi. Annem de bir müddet sonra ona olan sevgimizi kıskanarak istemedi .
’Onu. ‘götürün buradan’ dedi. Tekrar kardeşlerine gitti. Bu evden eve gitmek onu üzüyordu. Her gittiği yerde sığıntı olmak üzüyordu onu. Kış günü kalorifer olmayan evlerin soğuk odalarında yatmak cigerlerini üşütmüş, sürekli öksürmeye başlamıştı.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 22.4.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.