Güneşi öp. Kuşları sev.
Akarsuyun aksinde toprağın doygunluğunu içlerinde hissedenler cemiyeti bu yazıyı terk etti. Çünkü onların hiçbir yürüyüşe ihtiyaçları yok. Onlar darp ettirmediler kalplerinin içlerini. Onların gözlerinin yuvalarda daima neşeli izlekler dolaşırdı
Henüz on yaşındaydım. Hislerimden bihaberdim. Bir mücevherin izindeydim.
Bir gün mektubun var dediler. Güldüm. Şükrettim. Aklımdan çıkmıyordu mektubumu beklerken kalbimin ve mantığımın sürüklendiği biyolojik süreçler.
Güldüm ve ağaç evime çıkıp dumanlı dağlara bir bakış attım
Hayat bizi bir yerlere götürüyorken geride kalanlar da vardı. Ve bu kuşların umurundaydı sadece. Kuşlar… Ah şu güzelim kuşlar…
Bir yerden başka bir yere yürürken asla arkana bakmamalıydım ve bir gün döneceğimi düşünmeden yürümeye devam etmeliydim. Ancak hayat şartları, koşullar buna müsaade etmedi. Bu atmosferde benim serüvenim de böyle başlamış oldu. İlk ve son kez rüzgârımı karşıma aldım ve karşıma çıkan taşları omuzlarıma yükledim. Oysa o yolda taşları omzuma yüklemek bende ortaya çıkacak bir suçluluk hissi meydana getirdi. Küçüktüm büyüdüm. Fırtınada U dönüşü yaptım inatçılığımdan. Fırtınada kendimi unuttum ama kuşları hiç unutmadım.
Hayat kritiği tipik bir deyişle hiyerarşilerin bağlamında değildi. Özgürdüm. Ama aynı zamanda düşünceli… Yasak bir pencereyi seyrettim kuşlarla. Fırsat buldukça annemin ellerinden tuttum. Evi toparladım. Kalbimin odalarını çiçeklendirdim.
Bir gün dönüş yolunda ekmeği tırtıklarken bulutların yürek sesime merhabalar demesiydi beni uyandıran.
Uyandım.
…
Çökertilmiş bir zihinle gündüz kuşağında ben de oradaydım. Hayallerin mahşeri kalabalığında biz insanlar yerimizi ayırtıyorduk ön sıradan. Önlerde en önde hissediliyordu yaz güneşinin eseri. Uzatmaları oynuyordum kendi içimde. Naif kelimelerle başlamıştım yazıyı bitirmeye. Umursamazlıklar yüzünden buradaydım. Saksıda bozulmuş çiçekler yüzünden ezberlemiştim hayatın bize sunduğu tekinsiz filmi. Filmin dönüm noktasında hep gidenler vardı. Filimde gidenlerin yerini doldurmuşlardı çarçabuk ve filimde f tipi cezaya çaptırılanlar baştan kaybetmişti yürekliği. Bazen hiçbir şey kaybetmemek için çok şey kaybetmeyi göze almalıydı kadın, adam. Kendini yararsız hissetmenin boşluğunda unutulmalıydı zamanın sarhoşluğu.
Şimdi, ışıkları içeriye sızdırmak ve güneşi öpmek vaktidir.
Mahvash / Munise Senem UÇAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.